15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Hava Harp Okulu'nun 70 öğrencisi, bunlardan sorumlu 3 komutan ve şoför olarak görev yapan 2 erin yargılandığı davanın üçüncü duruşmasına başlandı. Mahkeme hâkimi Hulusi Pur, sanık öğrenci Osman Yıldız'ın "Komutanınız, 'Uyuyun bir daha fırsatınız olmayabilir.' emrini verdi mi?" sorusuna "Hatırlamıyorum" cevabı vermesi üzerine ses tonunu yükselterek "Bir cümlelik emri hatırlamıyorsun. Vay bizim göklerdeki hakimiyetimiz. Size mi emanet edecektik gökleri" dedi..
Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında oluşturulan binada yer alan salondaki duruşmaya, 72 tutuklu ve 3 tutuksuz sanık ile avukatları katıldı.
Sanık öğrenci Osman Yıldız, Yalova'dan İstanbul'a gelirken vatandaşların otobüslerini durdurduğunu, komutanları Burhanettin Koyuncu'nun da kalabalığa "Çocukları Hava Harp Okulu'na götüreceğim" dediğini, ancak kendisinin terör saldırısı nedeniyle İstanbul'a götürüldüklerini zannettiğini anlattı.
Mahkeme Başkanı Hulusi Pur'un gözaltına alınma tutanaklarına bir itirazının olup olmadığını sorması üzerine Yıldız, tutanaktaki 'yakalama' sözcüğünü kabul etmediğini söyledi.
Bunun üzerine ses tonunu yükselten Başkan Pur, "Herkes oradaki yakalama sözcüğüne kafayı takmış. Kan gövdeyi götürmüş, şehitlerimiz var. Sen de kardeşin de şehit olabilirdi. Yakalama kelimelerine takılıyorsunuz. Harbiyelilerden 2 ana kuzusu şehidimiz var." diye konuştu.
"Cinler mi periler mi yaptı?"
Bugüne kadar dinlediği 60 sanığın yarısının aynı savunmayı verdiğini belirten Mahkeme Başkanı Pur'un, "Araç komutanınız Burhanettin Koyuncu HTS kayıtlarına göre, Teğmen Harun Ay ile 8, Üsteğmen Ali Akçay ile 5, Yüzbaşı Mesut Metin Kazancı ile 8, Yalova'da bulunan Tarık Özdemir ile 25 kez telefonda görüşmüş. Duymadın mı hiçbirini?" sorusuna Yıldız, "Otobüsün arkasındaydım, duymadım." yanıtını verdi.
Sanık Osman Yıldız'a sinirlenen Pur, "Ne hikmettir ki herkes otobüsün arkasında, kimse görmüyor. Bu görüşmeleri cinler mi, periler mi yaptı?" dedi.
"Size mi emanet edecektik gökleri"
Sanık Yıldız'ın, "Komutanınız, 'Uyuyun bir daha fırsatınız olmayabilir.' emrini verdi mi?" sorusuna "Hatırlamıyorum" cevabı vermesi üzerine Başkan Pur, "Bir cümlelik emri hatırlamıyorsun. Vay bizim göklerdeki hakimiyetimiz. Size mi emanet edecektik gökleri." diye tepki gösterdi.
Tutuklu sanık Tuğrul Çağrı Turgut da olay akşamı Yalova'dan "plansız eğitim" adıyla çıktıklarını, her şeyin olağan olduğunu, Osmangazi Köprüsü'nü geçtikten sonra da 3 otobüsün peş peşe durduğunu belirterek, "Gazi Binbaşı bizim araca gelerek 'Ali Üsteğmen bu araçta mı?' diye sordu. Burhanettin Koyuncu'nun olmadığını belirtmesi üzerine, Gazi Binbaşı yanlış araca bindiğini ifade ederek indi." dedi.
Sanıkların çoğunun aynı savunmalar üzerinde yoğunlaşması üzerine de düşüncelerini dile getiren Pur, "Ben 17-18 yıllık hakimim. İlk kez böyle bir şeyle karşılaşıyorum ve anlamakta zorlanıyorum." ifadelerini kullandı.
“İstanbul'a gidip atış yapacağımızı düşündüm"
Mahkeme heyeti 3 tutuklu ve bir tutuksuz sanığın savunmasının tamamlamasının ardından duruşmaya öğle arası verdi. Daha sonra devam eden duruşmada Yunus Emre Torlak savunmasını yaptı. "Hava Harp Okulunun açılımına öğrenciler arasında 'Her an her şey olabilir' denir. Her an her şeye hazırlıklı olmanız beklenir sizden" diyen Torlak, olay günü Yüzbaşı Metin Kazancı tarafından plansız eğitim denildiğini, otobüslere bindirildiklerini, kendilerine mermiler dağıtıldıktan sonra yola çıktıklarını anlattı.
Torlak, “İstanbul'a gidip atış yapacağımızı düşündüm. Osmangazi köprüsünü geçince trafik yoğunlaştı. Herhalde bir terör saldırısı var ama korkmamızı istemedikleri için söylemediklerini düşündüm. Sonra trafik tamamen durdu. Sonra sabaha kadar uyuduk" dedi.
"Çeyrek darbe oldu"
Hava aydınlandığında halktan bir grubun otobüse binmek istediğini, komutana nereye gittiklerini sorduklarını söyleyen Torlak, "Kazancı Yüzbaşı, öğrenci olduğumuzu, birliğe gideceğimizi söyledi. Halk inanmadı. Bazı arkadaşların kimliğine baktılar. Sonra polisler geldi. Bir polise ne olduğunu sordum. O da 'çeyrek darbe oldu' dedi. Anlamadım ne olduğunu. Daha sonra karakola gittik, gözaltı tutanağı okundu." diye konuştu.
"Milli Piyango sana mı vurdu?"
Cezaevinde bir hafta kaldıktan sonra tahliye edildiğini, ancak daha sonra polisler tarafından "Sen sehven tahliye edilmişsin" denilerek gözaltına alındığını anlatan Yunus Emre Torlak, nöbetçi mahkemece serbest bırakılmasına karar verildiğini, ancak ikamet ettiği Kırıkkale'de karakola imza verdiğini ifade etti.
Torlak, Mahkeme Başkanı Hulusi Pur'un “Milli Piyango sana mı vurdu yani?" demesine gülerek karşılık verdi. Torlak, Mahkeme Başkanı'nın ailesiyle ilgili soruları üzerine babasının astsubay olduğunu darbe teşebbüsünden sonra ihraç edildiğini, ancak sebebini bilmediğini söyleyerek “Ne benim, ne ailemin FETÖ ile ilgisi yok. Nasıl bizler ihraç edildik ve daha sonra bu karardan dönüldüyse, babam için de böyle olacağına inanıyorum" dedi.
"Garip bir durum sezmedim"
Mahkeme Başkanı Pur, “Bu olayın terör saldırısı olmadığını nasıl anlamadın?" diye sorması üzerine Torlak, "Efendim biz, o esnada kapalı bir kutu içindeydik. Terör saldırısı olduğunu sandım, garip bir durum sezmedim" diye cevap verdi.
"Romanım, FETÖ ile ilgim olmaz"
Tutuksuz sanıklardan şoför Vural Tunçkıran da “Benim asıl mesleğim hurdacılıktır. 2015'te sözleşmeli er sınavını kazanıp Hava Kuvvetleri'ne kabul edildim. Olaydan üç gün önce Yalova'ya gönderildim. Öğrencileri havuza götürüp getiriyordum. Olay günü akşam saatlerinde acil çağrı yapıldı. Herkes otobüslere bindi. Komutan Burhanettin Koyuncu'ya nereye gideceğimizi sorunca 'öndeki nereye giderse' dedi. İstanbul'a girdik. Etrafımızı halk sardı, komutan öğrencilerin birliğe götürüldüğünü söyledi. Daha sonra polisler geldi, karakola götürüldük. 5,5 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildim" dedi. Tunçkıran, mahkeme başkanının darbeyi anlayıp anlamadığına, komutanlarının telefonlarla görüşmelerini duyup duymadığına ilişkin sorularına ise "Ben ihraç edildikten sonra hurdacılığa geri döndüm. Ekmeği kazanıp geldim. Yalan borcum yok. Ben Romanım, FETÖ ile ilgim olamaz" diye konuştu.
"Hepiniz aynı şeyi söylüyorsunuz"
Mahkeme Başkanı Hulusi Pur, bazı tutuklu askeri öğrencilere yönelttiği etkin pişmanlıktan faydalanmak için 'FETÖ' ile ilgili bildiklerini paylaşabilecekleri ve bulundukları araçta komutanlarının konuşmalarını duyup duymadıklarına ilişkin sorularına “FETÖ ile ilgim yok. Komutanların ne konuştuğunu duymadık" şeklinde benzer nitelikte cevap vermesine “Hepiniz aynı şeyi söylüyorsunuz. Cümle dizilişleriniz bile aynı. Bu tesadüf mü? 17-18 yıllık hakimim, çözemedim. İlk kez böyle bir şeyle karşılaşıyorum. Anlamakta zorluk çekiyorum" diyerek tepki gösterdi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, sanıkların "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek'', ''cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya TBMM'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek" ve "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması isteniyor.
İddianamede ayrıca öğrenci ve rütbeli askerlerin "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla, diğer 2 erin ise "örgüte üye olmadan örgüt adına suç işlemek" suçundan beşer yıldan onar yıla kadar hapis cezasına mahkum edilmesi talep ediliyor.
Soruşturma kapsamında, 69 öğrenci ile 3 rütbeli tutuklanırken, bir öğrenci ile 2 er adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.