Hakan Özyıldız*
Strateji ve Bütçe Başkanlığı, 2018 yılı Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) Raporunu yayınladı. KÖİ projeleri, verilen garantiler, bütçeye gelen yükleri, köprü ve otoyol geçiş ücretleri gibi başlıklarla sıkça gündeme gelmeye başladı. Dolayısıyla, konuya ilgi duyanlar bu raporu dört gözle bekleniyordu.
Rapor beklentileri karşılıyor mu derseniz cevabım hayır.
İçerik tamamen dünyada ve Türkiye’deki KÖİ uygulamalarının güzellemeleriyle dolu. Avrupa ülkeleri arasında en yüksek yatırım tutarı bizde. Gelişmekte olan ülkeler arasında da Brezilya, Hindistan ve G. Kore ile beraber ilk sıralardayız.
Bizdeki projelerin sektörel dağılımı ve büyüklükleri de tek tek ele alınmış. Bu alanda detaylı sayılacak bilgiler var.
Rakamsal büyüklere gelince. Rapor “Uygulama sözleşmesi imzalanan 242 projenin toplam sözleşme değeri (yatırım tutarı + kamuya ödenecek miktar) 139,8 milyar ABD Doları olup 71,3 milyar ABD Doları ile en büyük pay havaalanı projelerine aittir.”diyor.
Sözleşme değerlerine, sektör ve yatırım modelleri bazında detaylı bir tabloda yer verilmiş. Havaalanlarından sonra 28,7 milyar ABD Doları ile enerji geliyor. Karayollarını sözleşme değeri 21,2 milyar ABD Doları iken, sağlık sektörününki 11,3 milyar ABD Doları.
Raporda yer detaylı tabloda toplam yatırım tutarı, 63,8 milyar dolar olarak yer alıyor.
Detayların yer aldığı tabloda “kamuya ödenecek miktar” tanımı yerine “işletme hakkı devri” tanımı kullanılmış. İşletme hakkı devri, “bir kişinin sahip olduğu işletme hakkını başkasına devretmesidir”. Diğer bir deyimle, o işletmeden elde edebileceği gelir ve karlardan vazgeçmesidir. Rapora göre 64 milyar dolarlık yatırımların “işletme hakkı devri bedeli” yaklaşık 76 milyar dolar. Geniş bir bakış açısıyla bakarsak, kamu bu projeleri kendi yapıp işletseydi elde edeceği 76 milyar dolarlık gelirden vaz geçerek, 64 milyar dolarlık yatırım yaptırıyor.
Ama bu bilgiler sektörel bazda farklılıklar içeriyor. Örneğin sağlık sektöründe11,3 milyar dolarlık “yatırım tutarı” var, hiç “işletme hakkı devri” bedeli yok. Çünkü sağlıkta KÖİ yap-kirala-devret modeli var. Devlet bütçeden kira ödeyecek.
Buna karşılık, havaalanlarınınyatırım tutarı 18,6 milyar dolar iken, işletme hakkı devri bedeli 52,7 milyar dolar. Vaz geçilen gelir oldukça fazla.
Benzeri bir durum enerji projelerinde de var. 9,3 milyar dolarlık yatırım için 19,4 milyar dolarlık işletme hakkı devri bedeli hesaplanmış.
Raporun bende hayal kırıklığı yaratmasının nedeni, verilen garantilerin ve risk olasılıklarının olmaması.Yatırımlar resimleriyle raporda yer alırken, bu projeler için verilen garantilerden hiç söz edilmemesi büyük bir talihsizlik olmuş. Birisi bu tablodan yola çıkıp, kamunun üstlendiği risk 76 milyar dolar dese doğru olur mu?
Bu çok önemli. Çünkü, koşullar oluşursa kamunun üstleneceği garantiler neler? Bunların risk hesapları yapılınca bütçeye yük gelme olasılığı ne kadar? Hazine’de çok gelişmiş risk modelleri var. Umarım onlar bu hesapları yapıp, karar alıcılara sunmuşlardır. Ama kamuoyunun bilgisi yok.
Raporun diğer dikkat çekici bölümü sonundaki değerlendirmeler. Orada, “ulaştırma, sağlık ve enerji alanlarında kullanılan yöntemin önümüzdeki dönemlerde farklı sektörlerle birlikte kentsel altyapı ve küçük ölçekli projelerde de kullanılması beklenmektedir.” deniyor.
Kentsel alt yapı deyince ilk aklıma su ve kanalizasyon geliyor. Sanırım bir önceki yazımdaki ironi, kısmen gerçekleşecek gibi.
TIKLAYIN: "Kamu Özel İşbirliği uygulaması belediye düğün salonlarına kadar inmiş"
*Bu yazı hakanozyildiz.com'dan alınmıştır.