Uluslararası Af Örgütü Onursal Başkanı ve eski Direktörünün de aralarında bulunduğu 11 insan hakları savunucusunun yargılandığı davanın yarın görülecek duruşmasında kararın açıklanması bekleniyor. Hak savunucuları, suçlu bulundukları takdirde 15 yıla kadar hapis cezasına mahkum edilebilir.
3 Temmuz sabahı görülecek duruşma öncesinde Uluslararası Af Örgütü’nden yapılan açıklamada, temelsiz terör suçlamalarıyla karşı karşıya kalan 11 hak savunucusunun beraatinin, adil olabilecek tek karar olduğu belirtildi. Kasım 2019’da görülen 10. duruşmada savcı, 11 hak savunucusundan beşinin beraatını, diğer altısının ise mahkum edilmesini istemişti.
TIKLAYIN - Komplo teorileri, ajanlık, örgüt; ne ararsan "yok”: Büyükada davasında sona doğru
Davada yargılanan insan hakları savunucularından Uluslararası Af Örgütü’nün eski Direktörü İdil Eser, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu dava; tıpkı diğer insan hakları savunucularına, gazetecilere, avukatlara, akademisyenlere ve aktivistlere açılan diğer davalar gibi en başından itibaren siyasi bir davaydı. Bu yargılamalar, suçlanan kişileri susturmayı ve toplumun geri kalanına şu mesajı iletmeyi amaçlıyor: İnsan hakları için mücadele ediyor ve gerçekleri söylüyorsanız, başınıza geleceklerden siz sorumlusunuz. En iyi senaryonun gerçekleşmesini umuyoruz, ancak en kötüsüne de hazırız.”
Uluslararası Af Örgütü’nün eski Yönetim Kurulu Başkanı ve şimdiki Onursal Başkanı Taner Kılıç, 14 aydan uzun bir süre cezaevinde tutulduktan sonra, Ağustos 2018’de adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Diğer sekiz insan hakları savunucusu ise yaklaşık dörder ay cezaevinde tutulduktan sonra Ekim 2017’de tahliye edildiler. Ancak Türkiye’deki diğer binlerce kişi, muhalefete yönelik yoğun ve geniş kapsamlı baskılarla halen cezaevinde.
Uluslararası Af Örgütü’nün görevine henüz başlayan Avrupa Direktörü Nils Muižnieks, “Bu karar yalnızca 11 insan hakları savunucusu ve aileleri için değil, Türkiye’de ve dünyada insan haklarına değer veren herkes için önemli bir karardır. Her nerede yaşıyor ve hangi devlet tarafından yönetiliyor olursanız olun, bir gün haklarınızın savunulmasına ihtiyacınız olabilir” dedi. Muižnieks, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“3 Temmuz’da tüm dünyanın gözleri İstanbul’daki mahkeme salonunda olacak. Beraat dışındaki her karar, barışçıl sivil toplum aktivizmine inanan herkes için tüyler ürpertici bir karar olacaktır. Fakat Büyükada Davası’nda yargılanan arkadaşlarımız ve meslektaşlarımız neyle karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, Türkiye’deki herkese adaletin sağlanması için tüm gücümüzle mücadele etmeyi sürdüreceğiz.”
3 Temmuz’da, saat 10:00’da başlayacak olan duruşma İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Saat 09:00’da Çağlayan Adliyesi’nde insan hakları örgütleri ortak bir basın açıklaması gerçekleştirecek.
Af Örgütü'nün uluslararası temsilcileri Covid-19 kısıtlamaları nedeniyle duruşmayı bizzat izlemek üzere İstanbul’da bulunamayacak, ancak Uluslararası Af Örgütü Türkiye üyeleri gelişmeleri dünyanın dört bir yanındaki hareketimize aktarmak üzere mahkeme salonunda hazır bulunacaklar.
Ne olmuştu?
Kasım 2019’da görülen duruşmada Savcı; Taner Kılıç’ın “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan, İdil Eser, Özlem Dalkıran, Günal Kurşun, Veli Acu ve Nejat Taştan’ın ise “silahlı terör örgütlerine bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan mahkum edilmesini istedi. Nalan Erkem, İlknur Üstün, Şeyhmus Özbekli, Ali Gharavi ve Peter Steudtner’in ise beraatini talep etti.
Şubat ayında görülen son duruşmada, yedi insan hakları savunucusu ve avukatları son savunmalarını yaptı. 3 Temmuz’daki duruşmada ise diğer dört insan hakları savunucusu ve avukatları, kararın açıklanması öncesinde son savunmalarını sunacaklar.