Gündem

Hablemitoğlu beni uyardı, kendi öldürüldü

Ergenekon'da sorgulanan Gürses, Hablemitoğlu'nun kendisini uyardığını ancak, 15 gün sonra kendisinin öldürüldüğünü söyledi

06 Ocak 2009 02:00
“Ergenekon” davasının 36. duruşmasında, sanıklardan Doç. Dr. Emin Gürses'in çapraz sorgusu yapıldı. 
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuklu sanıklardan Doç. Dr. Emin Gürses'in emniyet, savcılık ve mahkemede verdiği ifadeler, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün tarafından okundu.

Duruşmada çapraz sorgusu yapılan Gürses, bir telefon konuşmasında tehdit içerikli ifadelerinin olduğunun hatırlatılması üzerine, “Konuşmamda söylediğim gibi... Bu zaman dönecek, bu operasyonları yapanlar içeri girecek, biz dışarıda olacağız” dedi.

Savcılıkta 8 saat ifade verdiğini ve zabıt katibinin 3 sayfalık bir tutanak düzenlediğini ileri süren Gürses, tutanakta hatalar olduğunu iddia etti.

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, sanıklardan Ümit Sayın'a cezaevinde dikte ettirildiği öne sürülen dilekçeye ilişkin bir sorusu üzerine Gürses, “Cezaevinin kamera kayıtlarına bakarsanız, müdüre sorarsanız bu konuyu öğrenirsiniz. Bunu en iyi müdür bilir. Ben Hayrettin Ertekin ile Sayın'ı bahçede bir şeyler yazarken gördüm, ama ne yazdığını bilmem. Ümit Sayın durumunu anlattı. Ona sormak lazım” diye konuştu.

'Veli paşayı her gördüğüm yerde elini öperim'

Gürses, Veli Küçük'ü tanıdığı tarihe ilişkin farklı beyanları bulunduğu anımsatılarak bu kişiyi tam olarak ne zamandan beri tanıdığının sorulmasına karşılık, insanları ne zamandır tanıdığının kendisi için önemli olmadığını belirterek, “Bunun notunu tutmadım. İyi ki de tutmamışım. Not tutanlar hep burada” dedi.
Bir telefon konuşmasında Küçük'e kefil olmayacağı yönündeki beyanı hatırlatılarak bunun sebebi sorulan Gürses, “Küçükler büyüklere kefil olmaz. Bizim usulde böyledir. Bunun için böyle dedim. Ama ben Veli paşayı her gördüğüm yerde elini öperim. Bu suç, filan diyorlar, kimse benim kimin elini öpeceğime karışmasın” yanıtını verdi.

Küçük'ün “büyük işler yaptığı” yönündeki beyanını açıklaması istenilen Emin Gürses, Bakü'den “Kaçkınlar” adı verilen ve Ermeniler nedeniyle kendi yerlerinden kaçmış olan 1 milyon kişinin çok zor şartlarda yaşadığını, Küçük'ün bu kişilere yardım etmek için de çalıştığını anlatarak, hayır işlerinin kendisi tarafından “büyük işler” olarak görüldüğünü söyledi. 

'ABD, Veli Küçük'ün üzerini çizdi' 

Savcı Pekgüzel'in, “Veli Küçük'ün üzerinin çizildiği yönündeki” beyanını anımsatarak bu konuya açıklık getirmesin istediği Gürses, Küçük'ün dünya Azerilerinin başkanı olduğunu, Amerika'nın Azerileri ayaklandırmaya çalıştığını, bunun için irtibat kurmak istediği Küçük'ün reddetmesi nedeniyle “üzerinin çizildiğini” savundu.
 
Savcı Pekgüzel, Gürses'e, kendisine yöneltilen bir soru üzerine başörtüsünün serbest bırakılmasını tavsiye ettiğini, ardından da “Bırakacaksın millet yesin bir birini. Bakalım Tayyip altından nasıl çıkacak” diye konuştuğunu belirterek, burada ne demek istediğini sordu.
Sanık Emin Gürses de, bir üniversitede biri başörtüsünü savunan 2 Kürtçü grupla ilgili bir soru üzerine bu konuşmayı yaptığını ve başörtüsünün serbest bırakılması halinde bu grupların bir araya gelmeyeceğini ifade ettiğini savundu.

'Hrant Dink'i diaspora öldürttü'


Sevgi Erenerol ile yaptığı bir görüşmeye ilişkin soru üzerine de Emin Gürses, “Sevgi bana orada diyor ki, 'Hrant Dink'in öldürüldüğünün iyi olduğunu söyleyenler var'. Ben de Sevgi'ye diyorum ki, 'Ne diyorsun Sevgi. Hrant Dink'i diaspora öldürttü'. Biz bunu konuşuyorduk” dedi.

Gürses, bir telefon görüşmesinde gözaltına alınıp alınmayacağı konusunda beyanlarda bulunarak gözaltına alınması durumunda “Bizimkiler ABD ve İsrail konsolosluğunu havaya uçururlar” dediğinin hatırlatılması üzerine, “Onlar sizinkiler değil, bizimkilerdir. MİT, Emniyet hepsi bizimkilerdir. Bana bir şey olursa onlar koruyacaklar beni” diye konuştu.

Emin Gürses, bunun üzerine savcı Pekgüzel'in, “Sizi gözaltına alacak olan emniyet değil mi?” sorusuna karşılık da, “Beni Emniyet almadı. İstihbaratın içinde bulunan bir ekip aldı. Ben daha önceden anlattım bunu” cevabını verdi. 

'Hablemitoğlu beni uyardı...'

Öldürülen Necip Hablemitoğlu'na ilişkin bir soru üzerine de Gürses, “Necip Hablemitoğlu, öldürülebileceğim konusunda beni uyarmıştı. 15-20 gün sonra kendi öldürüldü. Bilgisayarından bazı bilgilerin kayıp olduğu söyleniyordu. Konuşmamda, Necip'in Çevik Bir'e, o dönem ki MİT Müsteşarına yakın olduğunu, nasıl öldürüldüğünü sordum” diye konuştu.

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, “Kuvayı Milliye örgütlerinin içine CIA'in sızdığı, Taner Ünal ve Mehmet Fikri Karadağ'ın böyle kişiler olabileceği” yönündeki beyanlarını sorması üzerine Gürses, bunları da basından takip ettiğini, daha sonradan Karadağ'ı tanıdığını ve kendisinden özür dilediğini kaydetti.

'Mustafa Kemal'in örgütünde çalışıyorum'

Gürses, savcı Pekgüzel'in herhangi bir istihbarat örgütünde çalışıp çalışmadığı yönündeki sorusuna da, “Allah'a çok şükür Mustafa Kemal'in örgütünde çalışıyorum” yanıtını verdi.
İngiltere'de CIA'ya ait kart alıp almadığı sorulan Gürses, Londra'da iken konferans salonlarında karşılaştığı çeşitli istihbarat örgütlerinden aldığı kartları Türk istihbaratına verdiğini anlattı.

Perinçek salonda bağırdı
 
Savcı Nihat Taşkın da, Emin Gürses'e, İşçi Partisine (İP) üye olup olmadığını sordu. Gürses, söz konusu partiye üye olmadığını belirterek, “İnşallah olur. Türkiye'de parti üyeliğim olmadı” dedi.
Savcı Taşkın'ın, “aramalarda evinde ele geçirilen Doğu Perinçek'in kitle çalışması raporuna ilişkin” sorusu üzerine oturduğu yerden ayağa kalkan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, “İP yasa dışı bir örgüt mü?” diye bağırdı. Perinçek'in avukatları da savcının bu sorularına tepki göstererek, “Burada yargılanan İP midir? Partinin ve Perinçek'in kamuoyuna açıklanmış faaliyetleri gizli örgütmüş gibi ima ediliyor” görüşünü dile getirdi.
Daha sonra Gürses, İP'te yasal bir görevinin olmadığını, görev verilirse kabul edeceğini söyledi. 

Hrant Dink'i kim uyardı? 

Savcı Nihat Taşkın, Gürses'e, bir gazeteciyle yaptığı röportajı anımsatarak, “Hrant Dink'i kim uyardı? Bu bilgileri neye dayalı söylüyorsunuz?” sorusunu yöneltti.
Emin Gürses, söz konusu röportajın olduğu gazeteyi mahkeme heyetine göstererek, “Burada hepsi yazılmış. Bunları televizyonda da söylemiştim. Ya gazete takip etmiyorsunuz ya da Gürses'i siz ciddiye almıyorsunuz” diye konuştu.

Savcı Taşkın'ın bu sorusuna Gürses'in avukatı Filiz Esen, yargılamayla ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle itiraz etti. Taşkın'ın Gürses'e yönelttiği Necip Hablemitoğlu'na ilişkin sorulara da avukatları itirazda bulundu.

Mahkeme Heyeti Bakanı Köksal Şengün de, “Savcı bey olayımızla ilgili değil” dedi. Taşkın'ın bu konunun Kemal Kerinçsiz ve Sevgi Erenerol arasındaki telefon görüşmelerinde geçtiğini belirtmesi üzerine Şengün, “Sayın savcı, yargılama iddianamedeki sevk maddeleriyle sınırlı. O beyanlar ayrı bir tahkikatın konusu olabilir. O tahkikatta gündeme getirilir” diye konuştu.

'Danıştay saldırısı 10 milyar dolarlık yatırım işi'

Savcı Taşkın'ın, “Alparslan Arslan'ın bahsettiği Salih Kunter, Bulgaristan'a gidilmesi ve para konularıyla ilgili ne biliyorsunuz” sorusu üzerine Gürses, şöyle konuştu:
“Bunları televizyona çıktım, açıkladım. Savcıları uyardım. Şu hattı takip edin diye. Avukatım bana söylemişti. 'Saldırının arkasında türban meselesi değil, 10 milyar dolarlık yatırımın yasa dışı bulunup Danıştay'da iptal edilmesi yatıyor', dedim. Bilgi verdim, görevimi yaptım. Tetikçilerin ötesine bakın diye her zaman söylüyorum. Hablemitoğlu ile ilgili de savcılar çağırırsa tekrar açıklamada bulunurum.” 

İP'liler salonu terk etti

Savcı Nihat Taşkın, Gürses'e, sırasıyla Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Hasan Atilla Uğur, Sinan Aygün ve Durmuş Ali Özoğlu'nu tanıyıp tanımadığını sordu. Gürses de bu sorulara, “Hayır” yanıtlarını verdi.

Bu sırada İP'li sanıklardan Nusret Senem, oturduğu yerden “Soruşturma mı, kovuşturma mı? Savcı soruşturma yapıyor” diyerek bu soruya tepki gösterdi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, bunun üzerine Senem'i oturduğu yerden konuşmaması konusunda uyardı.
Senem'in oturduğu yerden yüksek sesle ve tepkili bir şekilde konuşmaya devam etmesi üzerine Başkan Şengün, dışarı çıkartılacağı konusunda tekrar uyarıda bulundu.
Senem, tepkisini sürdürünce salondan dışarı çıkarıldı.
Bu sırada tutuklu sanıklardan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in de aralarında bulunduğu partili diğer sanıklar ile yine tutuklu sanıklardan Erol Ölmez de salondan çıktı. 

'Hablemitoğlu'nu ABD izliyordu'

Söz alan tutuklu sanık Ergün Poyraz da, “Necip Hablemitoğlu cinayetini çözmek için Amerika'nın Ankara Başkonsolosluğu'na 'Hablemitoğlu'nu niye takip ettirdiniz, niye evini gözlemek için araba kiraladınız' sorularının sorulması gerekir. Bu sorulursa cinayeti yapanları, tetiği çekenlere kadar söylerim. Hablemitoğlu'nun Çevik Bir ile ilişkisi yok” dedi.

“Mahkemenin tarikatçıların intikam sahası haline geldiğini” öne süren Poyraz, “Tarikatçı hakim, tarikatçı savcı” sözlerini sarf ettiği sırada Başkan Şengün tarafından, bu şekilde konuşmaması konusunda uyarıldı.

'Soruları emniyet mi yolluyor?'

Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz de, savcılarca mahkemenin izin vermediği soruların bile yöneltildiğini ifade ederek, “Kolluk sorgu sistemini buraya getirdiler. Az önce önlerine bir faks geldi. Emniyet soruları buraya yolluyor” iddiasında bulundu.

'Don' tartışması

Tutuklu sanık Mehmet Zekeriya Öztürk de, “Emin Gürses bir telefon konuşmasında orgeneral Necati Özgen'in beni bir toplantıdan kovduğunu söylüyor. Gürses, benim CIA olduğumu söylüyor. Onu Antalya'da bir toplantıda gördüm, 'niye böyle konuşuyorsun' dedim. Bana, 'senin giydiğin donda ay yıldız var' dedi. Ben de ona seninkinde anglosakson var, dedim” diye konuştu.
Buna tepki gösteren Gürses, “Yalan söyleme, onu sen dedin. Bu yalan söylemeye başladı. 'Devlet hepimizin donunu verdi' diyordu. Donumda ay yıldız var diyen kendisidir” ifadesini kullandı.

Vedat Yenerer'den dava

Öte yandan, tutuklu sanıklardan Vedat Yenerer de, Ümraniye'de ele geçirilen bombaların yasaya aykırı imha edilmesi kararı nedeniyle İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Ahmet Civelek ve İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında soruşturma açılmasına izin vermeyen Adalet Bakanlığının bu kararının iptali için Ankara İdare Mahkemesi'ne dava açtı.

Yener'in avukatı Vural Ergül'ün hazırladığı dava dilekçesinde, şikayet ettikleri hakim Civelek ile savcı Öz'ün, açık yasa hükümlerine rağmen, soruşturma sürecinde yasaya aykırı olarak Ergenekon iddianamesi daha tanzim edilmeden bombaların imhasına ilişkin karar verdiklerini savundu. Dilekçede, Adalet Bakanlığının, yasaya aykırı karar ile imha edilen delillere ilişkin sorumluluğunun hesabının sorulmasını sağlaması gerektiği öne sürüldü.