HaberTürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca, bakanlara, "AK Parti, ismi şaibelerle anılan Süleyman Soylu'dan daha mı küçük?" diye soran eski Anadolu Ajansı muhabiri Musab Turan'a ilişkin olarak, "Turan gazeteci kimliğini kenara koyup bir AK Partili olarak protesto yaptı. Bu kadar basit. Hak verirsiniz vermezsiniz o başka. Ama cesaret gerektiren bir şeye imza attığı tartışılmaz bir gerçekti" dedi.
Karaca, "Sorusunu kayıt altına alması 'Karanlık emellerini gerçekleştirme yolunda tekinsiz bir plan'dan ziyade, 'Kendimi yakacağım bari ölümüm işe yarasın' temkininden başka bir şey gibi görünmüyordu. Ayrıca şahsın, daha önce de soru sorduğu anları ve cevapları kaydedip sosyal medyasından paylaştığı biliniyor. Herkes sosyal medyayı çalıştığı kurum ya da birim dışında kendi varlığını, kimliğini ve bireyselliğini ortaya koyduğu bir mecra olarak kullanmıyor mu? Musab Turan kullanınca mı sorun? Ama o da ne? Muhalif gazetecilere göre bir AA çalışanı böyle amatörce davranamazdı. Şahıs belli ki operasyon tetikçisi idi, çünkü bir AK Partili asla ama asla bir şeyleri protesto edemez, köpüremez, vicdanının sesine uyamazdı. AK Parti mahallesinde soluk almış kişiler zehirlenmişti, temiz havaya ihtiyaçları olmazdı. Kitleleri de bu teşhislerini alkışladı" düşüncesini dile getirdi.
Karaca, "Her fırsatta devlet için öleceğini söyleyen organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in önce parçası olduğu siyasal süreçler aleyhine şimdi bazı ciddi iddialarda bulunması da... Dün onu makbul görenlerin şimdi ortak fotoğrafları silip, bağlarını inkar edip Peker'i 'devlet başa kuzgun leşe' anlayışıyla gömmeye çalışmaları da... O videolardan etkilenip ortaya atarlı bir eylem koyan Musab'a 'Ama devletin ajansında olmaz ki bu' diye ayıplayanlar da... Gösteriyor ki, bu milletin en iyi devletin 'küçük, şeffaf ve kutsanmamış' bir devlet olduğunu anlaması için geçeceği sınavlar daha bitmemiş. Aynı şekilde farklılıklarla eşitliği aynı anda koruyan bir toplum olma yoluna girebilmek için de...." görüşünü savundu.