İsrail’in önde gelen medya kuruluşlarından Haaretz gazetesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davcutoğlu arasında fikir ayrılığına neden olan Hakan Fidan'ın MİT Müsteşarlığı’ndan istifa ederek AKP’den siyasete girme kararını “İsrail’in sırlarını İran’a satan Hakan Fidan Türkiye’nin yeni başbakanı mı olacak?” başlığıyla yorumlayan bir yazı yayımladı.
Fidan’ın istifasına ilişkin olarak Türkiye’den ve dış basından gelen yorumlara da yer verilen yazıda Erdoğan'ın 7 Şubat krizi sonrası, "Hakan Fidan benim sır küpüm, yedirmem“ açıklamasına atıf yapılarak, "Türk istihbaratının eski müsteşarı ve ‘sır küpü’ Hakan Fidan, Meclis’te bir koltuk kapmak için uğraşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek mi yoksa engel mi olacak?” ifadelerine yer verildi.
Haaretz’in, hükümet kaynaklarına dayandırdıkları iddiaya göre, “Fidan, seçimlerden sonra yeni başbakan olarak Ahmet Davutoğlu’nun yerini almak için hazırlanıyor.”
Haaretz’de yayımlanan (17 Şubat 2015) yazının tam metni şöyle:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 gün öncesine kadar Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı’nın başında olan Hakan Fidan için “sır küpü” dedi. İsrailli istihbarat yetkilileri, “İsrail’in sırlarını İranlılara satan kişi” diye konuştu. Türk yorumcular ise, “Yeni başbakan olacak” tahmininde bulundular.
Fidan, “sır küpü” tanımına uygun olarak neredeyse hiçbir zaman halkın önünde konuşmuyor, ama görünüşe göre yetkilerini genişletmek konusundaki arzusunu – Erdoğan’ın açıkça belirttiği tutumuna rağmen – eski işinden ayrılıp Haziran’daki seçimlerde mecliste bir koltuk için mücadele ederek belli ediyor.
47 yaşındaki istihbarat yetkilisini başarılı kariyerinden ve muazzam güç sahibi bir kurumun merkezinden, iktidardaki AK Parti adına siyasete atılmak amacıyla vazgeçiren şey neydi? Türk yorumcular bu soru karşısında bölünmüş durumda.
Erdoğan’ın iktidar partisinden bir kaynak Haaretz’e şunları söyledi:
“Fidan, seçimlerden sonra yeni başbakan olarak Ahmet Davutoğlu’nun yerini almak için hazırlanıyor. Meclisin sıradan bir üyesi olmayı değil, ülkenin en güçlü kişisi olmayı hedefliyor ve Erdoğan’la bu konunun kararlaştırılmış olma imkânı var elbette. Böyle bir adım, kendini Fidan’ın akıl hocası olarak gören cumhurbaşkanının mutabakatı olmadan atılmış olamaz.”
Fidan, aslında siyasete atılma arzusunu, muhtemelen birlikte Erdoğan’ın başkanlık sistemi çabalarının önüne geçmek maksadıyla açıkça destekleyen Davutoğlu’na yakın bir isim olarak değerlendiriliyor.
Davutoğlu ve Erdoğan’ın yönetim biçimi konusundaki bu anlaşmazlığı sır değil; ayrıca AK Parti içinde bu değişikliğe itiraz eden başka pek çok etkili politikacı da bulunuyor. Ancak geçmişte, cumhurbaşkanı olarak sadece törensel bir rolle yetinmeye niyeti olmadığını – ve Amerikan modelini tercih ettiğini –belirten Erdoğan, hedeflerine kendi evinde karşı çıkıldığı zaman bile ulaşabildiğini zaten kanıtladı. Dolayısıyla Erdoğan, eğer hareketlerini engellemeye başlarsa Davutoğlu’nu görevden almakta tereddüt etmeyecektir.
'Erdoğan için vazgeçilmez'
Ancak Davutoğlu’nun aksine, Fidan Erdoğan için olmazsa olmaz ve bu sadece siyaset alanında da değil. Bölücü Kürtlerin liderleriyle 2009’da müzakerelere başlamış biri ve Kürt azınlıkla uzlaşmanın gayri resmi sorumlusu olarak Fidan, Abdullah Öcalan’ın güvenini kazandı.
Kürtlerle uzlaşmak Türk hükümetinin yıllardır gerçekleştirdiği en önemli adım olabilir.
Erdoğan’ın partisindeki kaynak değişimin önemini şöyle anlattı:
“İsrail başbakanının Hamas’la müzakerede bulunmaya karar verdiğini ve böylece birdenbire İsrail’in stratejisinin dayandığı geleneksel düşünme biçimini yok ettiğini hayal edin.”
“Aniden, Kürt terörünü ortadan kaldırmak için bir pencere açıldı. Bu, etnik ve ulusal azınlıkları tanımayan Kemalist görüşe neredeyse açık bir başkaldırı teşkil ediyor.”
Fidan bu sürecin odak noktası ve başbakan olarak değil, ama sadece içişleri bakanı olarak atansa bile, bu sıfatıyla Erdoğan’ın iç politika alanındaki hayallerini gerçekleştirmesi için görevlendirilmesi muhtemel ve böylelikle pekâlâ başbakanlıktan daha fazla yetkiye sahip olabilir. Cumhurbaşkanının “kendi adamına” ihtiyaç duyduğu her alanda bir “iş bitirici” olabilir.
Ancak, University of Maryland University College Europe’da yönetim ve siyaset bilimi okuyan ve master ile doktorasını Bilkent Üniversitesi’nde “bilgi çağında diplomasi” üzerine yapan yumuşak sesli Fidan’ın da eksik yönleri var ve eleştiriden payını aldı. Örneğin, 2010’da gerçekleşen Gazze’deki filo olayının yankılarını yeterince takdir etmemenin cezasını çekti. Dahası, Türkiye’nin dış politikasında, Suriye’deki olaylarda kontrolün kaybedilmesi, Mısır ve Suudi Arabistan’la ilişkilerin kesilmesi ve Irak’taki Kürt bölgesiyle ilişkilerdeki iniş çıkışlar gibi bazı kusurlar da Fidan’a mal ediliyor.
Zaman Gazetesi ise Fidan için, “Hata, hatayı izler” yazdı, ama Zaman ve Gülen cemaatinin eleştirileri Fidan’ı, hükümeti ve özellikle hukuk sistemi ile polisi cemaatten arıtmak için bir öncü olarak gören Erdoğan’ın gözünde daha da değerli hale getirdi.
Fidan, AK Parti’nin yaklaşan seçimlerde takdim edeceği yeni bir siyasi kişiliği olmayacak sadece. Bütün parti bir revizyona maruz kalacak ve 50 ila 70 meclis üyesi yeni yüzlerle yer değiştirecek. Bu değişimlerin bazıları partinin temsilcilerinin üst üste 3 defa seçilmeme kararından; bazıları ise nüfusun yeni kesimlerini temsil etmek için daha genç kişileri alma isteğinden kaynaklanıyor.
Şu anki hükümetin kıdemli bakanlarının bazıları önümüzdeki dört yıl içinde siyasi arenadan kaybolacak. Onlarla birlikte, Erdoğan’ı kısmen dizginleyen bazı vasıtalar da yok olacak. Erdoğan şimdi, hükümet ortakları ile mutabakata gerek kalmadan anayasada değişiklik yapabilmek için partisinin meclisteki – şu an 550 koltuktan 312’sini elinde tutan – çoğunluğunu artırmaya çabalıyor.
Yazının orinal metni için tıklayın.