Gündem

Cemaat açıkladı: Gülen 'zalimin işini kolaylaştırmamak' için Türkiye'ye dönmüyor

‘Karanlık günler, aydınlık sabahların müjdeleyicisidir’

24 Aralık 2014 19:18

Gülen cemaatinin kurumsal yüzü olarak bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ndan (GYV) yapılan açıklamada, “Mevcut uluslararası hukuk normları açısından İnterpol Genel Sekreterliği’nin Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında kırmızı bülten çıkarması ve ABD’nin de iade talebini kabul etmesi mümkün değildir” denildi.

Açıklamada, “Zira evrensel hukuka ve anayasaya aykırı bir kanunla oluşturulduğu sivil toplum kuruluşları ve saygın hukukçularca ifade edilen bir mahkemeden, idarenin tazyikiyle alınan kararın tüm dünyada ülkemizi gülünç duruma düşürdüğü aşikârdır. Algı yönetimi amacıyla, bu girişimden sonuç alınamayacağı bilinmesine rağmen kasten bu yolun seçilmesi, yapılan bu işlemin hukuki değil propaganda malzemesi olduğunu açıkça göstermektedir. Bunun seçimler öncesi; ‘ABD’den istedik ama iade etmediler, demek ki onların adamı’ propagandası yapabilmek için organize edildiği çok açıktır” ifadelerine yer verildi.

GYV'nin açıklamasında, "Bir hukuksuzluklar rejimi olmaya başlayan bu ülkeye, çok sevdiği halde ve hakkındaki kesinleşmiş beraat kararına rağmen dönmeyen Hocaefendi’nin, 'zalimin işini kolaylaştırmama' felsefesi ile taçlanmış artık klasikleşmeye başlayan basiret ve ferasetini teslim etmek gerekmektedir. Muhterem Gülen Hocaefendi, ABD yerine ülkemiz gibi anti-demokratik ülkelerden birisinde kalıyor olsa idi, kendisine ne tür zararlar verdirileceği izahtan varestedir" denildi.

GYV’den yapılan açıklamanın tam metni şöyle:

 

Gazeteci ve Yazarlar Vakfı’ndan Açıklama

 

Dönemin başbakanı Erdoğan’ın daha bir sene öncesine kadar Fethullah Gülen Hocaefendi’nin yanına Bülent Arınç’ı gönderip “Bir ricanız var mı?” diye mesajlar yolladığı, stadyumlardaki on binlerin önünde Sayın Fethullah Gülen’e “Türkiye’ye geri dön, bitsin bu sıla hasreti” dediği herkesin hafızasındadır.

Ne var ki iktidarın dört bakanının istifa etmesi ile sonuçlanan yolsuzluk ve rüşvet davaları sonrasında birden bire dönemin Başbakanı ve şimdinin Cumhurbaşkanı, Sayın Gülen’i hiç bir delile dayanmadan medya önünde lince tabi tutmuş ve son olarak da yargısız infazla terörist ilan etmiştir. Şimdi ise Sayın Gülen hakkında kırmızı bülten çıkartılma gayretlerine girilmiştir.

Gerçekliğine ve ciddiyetine vicdanlı ve demokrat hiç kimsenin inanmadığı bu iddia ve benzerleri için siyasi iktidar, gerekli hukuki altyapıyı hazırlama projeleri olduğunu itiraf etmiş, alelacele, anayasaya aykırı olduğu tüm muteber hukukçularca kabul edilen kanunlar çıkartmış, yargıyı kendine bağlamış, bağımsızlığı şaibeli mahkemeler kurmuştur. Sonunda Sayın Gülen için bir dizi filminden terör örgütü lideri icat etmeye çalışmış ve hakkında yakalama kararı çıkarttırmıştır.

Mevcut uluslararası hukuk normları açısından İnterpol Genel Sekreterliği’nin Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında kırmızı bülten çıkarması ve ABD’nin de iade talebini kabul etmesi mümkün değildir.

 

Algı yönetimi amacıyla Anayasa ihlal ediliyor

 

Zira evrensel hukuka ve anayasaya aykırı bir kanunla oluşturulduğu sivil toplum kuruluşları ve saygın hukukçularca ifade edilen bir mahkemeden, idarenin tazyikiyle alınan kararın tüm dünyada ülkemizi gülünç duruma düşürdüğü aşikârdır. Algı yönetimi amacıyla, bu girişimden sonuç alınamayacağı bilinmesine rağmen kasten bu yolun seçilmesi, yapılan bu işlemin hukuki değil propaganda malzemesi olduğunu açıkça göstermektedir. Bunun seçimler öncesi; “ABD’den istedik ama iade etmediler, demek ki onların adamı” propagandası yapabilmek için organize edildiği çok açıktır.

Bu hukuksuzluğu, dünya demokrat kamuoyu sürpriz olarak karşılamamıştır. Yolsuzluklar ifade özgürlüğü çerçevesinde konuşulmasın diye pervasızca Twitter ve YouTube’u yasaklatan, Gezi’deki barışçıl eylemlere polis şiddeti ile müdahale edip, ölümlere ve yaralanmalara sebep olan, Berkin Elvan’ı terörist ilan eden ve annesini meydanlarda yuhalatan, Beşiktaş Çarşı grubunu bile darbeci ilan edecek kadar hukukun üstünlüğüne olan saygısını kaybetmiş bir idareden başkası da beklenemezdi.

Bir hukuksuzluklar rejimi olmaya başlayan bu ülkeye, çok sevdiği halde ve hakkındaki kesinleşmiş beraat kararına rağmen dönmeyen Hocaefendi’nin, “zalimin işini kolaylaştırmama” felsefesi ile taçlanmış artık klasikleşmeye başlayan basiret ve ferasetini teslim etmek gerekmektedir. Muhterem Gülen Hocaefendi, ABD yerine ülkemiz gibi anti-demokratik ülkelerden birisinde kalıyor olsa idi, kendisine ne tür zararlar verdirileceği izahtan varestedir.

 

Karanlık günler, aydınlık
sabahların müjdeleyicisidir

 

Umulur ki yakın gelecekte, Türkiye de demokrasinin, adaletin, hukukun üstünlüğünün, hesap verilebilirliğin, şeffaflığın, insan haklarının, insan onuruna uygun eşit vatandaşlığın, özgürlüklerin ve huzur içinde bir arada yaşamanın Batıdakinden bile daha iyi uygulandığı bir ülke haline dönüşür ve kendi vatandaşını zulmü ile hicret etmek zorunda bırakmak bir yana, başka milletlerin mazlumları için de emin bir sığınak olur.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı olarak demokrasi, hukukun üstünlüğü, ekonomi ve uluslararası toplumla yaşadığımız bu sıkıntılı süreci atlatacağımıza inancımız tamdır. Onursal Başkanımız Muhterem Fethullah Gülen’in neredeyse 50 yıldır toplumsal barış, şiddet karşıtlığı, her türlü ayrımcılıkla mücadele gibi evrensel değerler etrafında verdiği mesajlar doğrultusundaki gayretlerimizin artarak devam edeceğini ulusal ve uluslararası kamuoyuna saygı ile deklare ediyoruz.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı