Gündem

GYV: Cemaati, şiddet olaylarının planlayıcısı gibi göstermek akla ziyan bir iftiradır

Gülen cemaatinin kurumsal yüzÜ olarak bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Kobanê eylemleriyle ilgili açıklama yaptı

10 Ekim 2014 17:17

Gülen cemaatinin kurumsal yüzü olarak bilinen, Fethullah Gülen’in de onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Kobanê saldırıları ve Türkiye'de yaşanan sokak olayları ile ilgili açıklama yaptı. GYV, Gülen cemaatinin "Kobanê olaylarını körüklemekle" suçlanmasına tepki gösterdi. Vakıf'tan yapılan yazılı açıklamada, "Hizmet Hareketi’ni, şiddet olaylarının planlayıcısı gibi göstermek akla ziyan bir iftiradır" ifadeleri kullanıldı.

"Geçmiş yıllarda yaşadığımız anarşi ve terör günlerini hatırlatan ve vahim olayları büyük bir endişe ile izlemekteyiz" denilen açıklamada, "tahrik edici üslup milletimize yapılacak en büyük kötülüktür" ifadeleri yer aldı.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın kamuoyuna yaptığı yazılı açıklama şöyle:

'1970’lerin karanlık anarşi ve terör günlerini hatırlatan vahim olayları büyük endişe ile izlemekteyiz. Yaşanan şiddet ortamında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ve şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyoruz.

İnsanlığa karşı suç işleyen ve adını istismar ettiği İslam’ın barışçıl mesajını kirleten IŞİD’in, Suriye ve Irak'taki tüm halklara dönük vahşi eylemleri ile son olarak Kobani’yi hedef alan saldırıları dehşet vericidir ve telin edilmelidir.

Sınırımızın hemen ötesindeki insanları bekleyen, Allah korusun, muhtemel kötü akıbetin ülkemizdeki vicdan sahibi herkesi harekete geçirmesi ve barışçıl miting, protesto, gösteri hakkının kullanılması insani duyarlılığın gereğidir.

Haklı bir dava, şiddete bulaşır, provokatörlerle arasına mesafe koyamaz, derin istihbari yapıların kışkırtmalarına kapılıp yakıp-yıkma ile anılmaya başlarsa, haksız duruma düşer. Bu, ayrıca asla aksamaması gereken çözüm sürecine de zarar verir ve toplumun farklı kesimleri arasındaki kin, nefret, ayrışma, duygusal kopuş ve kutuplaşmaya sebep olur. Küçük bir kesimin illegal eylemlerinden büyük çoğunluğu barışçıl olan Kürtlerin sorumlu tutulması da iç barışa zarar verir.

Yetkili ve sorumlu makamlarda bulunanların sağduyu çağrısı yerine, sosyal barış ve hukuka aykırı açıklamalarda bulunması, tahrik edici bir üslup kullanması milletimize yapılacak en büyük kötülüktür. Yetkililer, siyasiler, liderler ve kanaat önderlerinden beklenen toplumun her kesimini sükûnete davet etmek ve terör örgütlerinin eylemlerini masum gösterecek her türlü ifadeden kaçınmaktır.İlgili tüm taraflar, Kobani'deki insani sorunu siyasi emelleri için kullanmaksızın ve pazarlık konusu yapmaksızın çözümü yönünde ulusal ve uluslararası hukukun tanıdığı tüm imkânlar dâhilinde azami gayret sarf etmesi kaçınılmazdır.

Yıllardır hiçbir ayrımcılık yapmadan, toplumsal barışa ve eğitime katkı sağlamaya çalışan okul, dershane, öğrenci yurdu gibi Hizmet Gönüllülerinin açmış olduğu kurumlar da maalesef bu süreçte saldırıya uğramıştır. Buna rağmen, başından beri çözüm sürecini, bazı soru işaretlerine rağmen destekleyen ve yıllardır birçok toplumsal problemin yanı sıra Kürt sorununun çözümü için de çalışmalar yapan, bünyesinde yüzbinlerce gönüllü Kürdü ihtiva eden, Kuzey Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde herkesçe takdir edilen pek çok okulu olan Hizmet Hareketi’ni, şiddet olaylarının planlayıcısı gibi göstermek akla ziyan bir iftiradır.

Hukuksuzluk, şiddet ve terör hiçbir problemi çözmez, aksine derinleştirir.

1970’lerin şiddet sarmalına dönmek, ülkemizde demokrasinin rafa kalkmasına sebep olabilir ve herkes bundan büyük zarar görür. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlük, çoğulculuk, insan hakları ve eşit vatandaşlık ilkeleri ile iç huzurunu sağlayamayan toplum ve devletlerin hemen yakın coğrafyamızdaki iç karartıcı örnekleri, hepimiz için birer ibret vesikası olmalıdır.

Hiçbir ayrım yapmaksızın bütün vatandaşların haklarını garanti eden AB ve AIHM normlarına uygun, sivil bir anayasa ve gerçek bir demokrasi dışındaki tüm arayışlar çıkmaz sokaktır.'

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.