Gündem

'Güya bir hukukçuyu dinledik, Anayasa profesörüymüş, ne olursan ol'

Erdoğan'dan Metin Feyzioğlu'na: Çıkar cübbeni sen de siyaseti çok seviyorsan, çık siyaset meydanına kendini ispat et

10 Mayıs 2014 17:38

Başbakan Tayyip Erdoğan, Danıştay’ı 146’ncı kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşma nedeniyle tepki gösterdiği Metin Feyzioğlu’nu eleştirerek, “Bugün güya bir hukukçuyu dinledik. Onla ilgili geniş değerlendirmeyi yarın kapanışta yapacağım. Anayasa profesörüymüş, ne olursan ol… Eğer sen bunu sindirememişsen, doğru dürüst konuşmuyorsan, bütün ifadelerini dürüst olmayan ifadeler üzerine inşa ediyorsan senden bir şey olmaz. İstediğin kadar profesör ol” dedi.

Feyzioğlu'nun 1 Mayıs'ta Şişli ve Beşiktaş'taki kutlamalara katılmasını da eleştiren Erdoğan, "Danıştay’da konuşan zat 1 Mayıs’a gidiyor. Sana ne 1 Mayıs’tan. Kadıköy Meydanı'nı söylemiyorsun, orada bir olay olmadı onu niye söylemiyorsun. Derdiniz emek bayramını kutlamak değil sadece terörize etmek. Bu kutlamayı yapmayın demedik ki, size yer gösterdik. Sen nasıl hukuk adamısın ya" diye konuştu.

Konuşmasında 17 ve 25 Aralık operasyonlarını da gündeme getiren Erdoğan, "Eğer, bu operasyonlar başarıya ulaşsaydı, inanın şu anda, bizzat şahsım, bakan arkadaşlarım, çalışma arkadaşlarım, partimizin yöneticileri, mensupları hatta gazeteciler, işadamları, Yassıada benzeri mahkemelerde yargılanıyor olacaktık" dedi.

 

Erdoğan'ın eleştirilerinin odağında cumhurbaşkanlığı seçimi için "üçgen" formülünü öne süren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de vardı. Erdoğan, "Toplayıp, çıkartıp, çarpıp 40’ı buluyorlardı. Şimdi geometreye ağırlık verdiler. Pergel, cetvel… Sanki seçime değil LYS’ye giriyorlar. Geometriden anlasalardı paralel iş tutmazlardır. İki paralel çizgi sonsuza kadar birbirine değmez, bunu görmeleri gerekirdi" şeklinde konuştu.

Başbakan Tayyip Erdoğan, NG Güral Termal Otel'de gerçekleşen Afyon kampında partisinin 22. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılış konuşmasını yaptı.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları;

Millet 17 Aralık darbe girişimine izin vermedi.  Bu darbeci zihniyet o kadar tembel ki darbe yaparken dahi yenilik yapma zahmetine girişmez. Darbeleri sadece askerler yapmaz. İnanın yaşadığımız her darbe girişiminde TSK’dan daha ziyade bazı yargı mensupları yapmıştır. Bazı medya kuruluşları ve sermaye çevresi başrol oynamıştır.

27 Mayıs'ın darbe planları ne ise 12 Eylül, 28 Şubat ve 17 Aralık ile 25 Aralık planları da aynıdır. Darbeleri sadece askerler yapmaz. 17 ve 25 Aralık operasyonları 27 Mayıs'ın benzeridir. Sokağa dökülen, tahrik edilen ve eline silah verilen gençler kullanılmıştır. CHP her darbe gişiminde perde arkasında darbe görevini üstlenmiştir. Partimizin kapatılmasındaki olayın arkasında da CHP vardır. Uluslararası malum çevreler ajanları sayesinde, kuklaları sayesinde müdahaleye destek vermişlerdir.

28  Şubat'ta şahsımla ilgili operasyonları yapanlar aynı kişilerdi. İsimlerini vermiyorum. Tüm darbelerde belirli gazeteciler, siyasetçiler darbe girişimlerinin içine çirkin bir şekilde girdiler. Yalan, hukuksuzluk gibi her türlü eylem devreye sokuldu. 27 Mayıs 1960 müdahalesi öncesi bazı çevreler darbe gerekçelerinin oluşması için çaba gösterdi.

 

'Yassıada'daki gibi yargılanacaktık'

 

Eğer, bu operasyonlar başarıya ulaşsaydı, inanın şu anda, bizzat şahsım, bakan arkadaşlarım, çalışma arkadaşlarım, partimizin yöneticileri, mensupları hatta gazeteciler, işadamları, Yassıada benzeri mahkemelerde yargılanıyor olacaktık

 

‘Anayasa profesörüymüş, ne olursan ol’

 

Bugün güya bir hukukçuyu dinledik. Onla ilgili geniş değerlendirmeyi yarın kapanışta yapacağım. Anayasa Profesörüymüş, ne olursan ol… Eğer sen bunu sindirememişsen, doğru dürüst konuşmuyorsan, bütün ifadelerini dürüst olmayan ifadeler üzerine inşa ediyorsan senden bir şey olmaz. İstediğin kadar profesör ol. Bunlarda saygı denilen bir şey de yok. Bir yere davetlisiniz, yasal olarak konuşma hakkı yok. Teamül olarak geliyor, Danıştay’ın Başkanı 25 dakika konuşuyor, ev sahibi. Bu beyefendi orada 1 saat konuşma yapıyor ve Danıştay’ın kuruluş yıldönümünde baştan aşağı siyasi bir konuşma yapmak suretiyle, kendine göre bir tatmin… Çıkar cübbeni sen de siyaseti çok seviyorsan, çık siyaset meydanına kendini ispat et.

 

'Bir kısım şakşakçılar da orada'

 

Herkes orada. Bir kısım da şakşakçılar var. Onlar da alkışlıyor. Onlarla da tatmin oluyor. Tahammül tahammül. Sen bir saat konuşacaksın. Bu millet seni dinlemeye mecbur mu? Böyle bir şey olabilir mi? Van’la ilgili tamamen yalan bir ifade kullanıyor. Van’da kriacılara ev vermedik. Bir defa konuyu iyi öğren. Van’da 18 bin konut yaptık. Önclikli olan ev sahipklerinin konutlarını vermek. Artan konutları da kiracı olarak sattık.

Kiracılardan konut sahibi olmak isteyen olursa gider TOKİ’den alırlar. Zaten kirada oturuyordu, şimdi yine kirada oturur. Biz kimseyi açıkta bırakmadık. Orada hükümetimizi utanmadan sıkılmadan yargılıyorsun. Gel bir sor bakalım. Buraya neler yapıldı. Gitmiş konteynırı gezmiş. O konteynırın oraya gelmesi bile önemli bir adımdır.  Bugün de bir tiyatroyu Danıştay’da seyrettik. Danıştay Başkanı gayet 4dörtlük bir konuşma yaptı. Eleştirilerini edep, adap içinde verdi. Yeri geldi kendilerini de eleştirdi. Arkadan bu çıkıyor bir saat konuşuyor. Bu edebe adaba sığmaz. Bunlar devlet protoolünden de bihaber. 

 

‘Gülen dava açtıysa tam istikamet üzerindeyiz’

 

Pensilvanya’daki zat 12 Eylül’ün darbeci generallerinin hızır gibi yetiştiğini söylüyordu. Ne zamandan beri cennetten yer parselleyip dağıtmaya başladın ya. 17 ve 25 Aralık’ta da bu zat darbe girişimine dahil oldu. Teknik nakavt diyor ya. Hakim de kiralayacaksın diyor. Kendisi diyor. İddiaların üstünü örtmüyor, peşini bırakmıyoruz. Biz bunların inlerine kadar gireceğiz. Bu ifadeden dolayı dava açmış. Açmışsa tam istikamet üzereyiz.

 

‘Danıştay’da konuşan zat 1 Mayıs’ta, sana ne 1 Mayıs’tan’

 

Tertemiz hayat şeridimizin üzerinde hiçbir leke bırakmayacağız. Ak ile kara ortaya çıkacak. Muhalefetin çirkin tavırlarına rağmen görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Özellikle gençler dinlesin. Gençler sokağa döküldüler tahrik edildiler 12 Eylül’de. Aynı karanlık el herkese silah veriyordu. Birbirlerine kurşun sıktırıyorlardı. Hürriyet şehidi verilen kurbanlardan bahsettim. Çevre, sokak için, ağaç için sokağa çıktığını zanneden bunu bilsin lütfen. Bizzat CHP, bizzat İsmet İnönü iftiralarla gençler sokağa çıkarılıyordu. 1 Mayıs’ta da bunu yaptılar. Kameraların önünde. Biri de geldi TOMA’nın önüne yattı. Polise taş attılar.  Polis gerçek mermi kullandı diyor yalan söylüyor.  Ölümlere zemin hazırlayacaktı. Elinde gösterdiği mermiler patlamamış kullanılmamış mermilerdi. Bu kadar cahil ve yüzsüzler, yüzü kızarmıyor. Danıştay’da konuşan zat 1 Mayıs’a gidiyor. Sana ne 1 Mayıs’tan. Kadıköy Meydanı'nı söylemiyorsun, orada bir olay olmadı onu niye söylemiyorsun. Derdiniz emek bayramını kutlamak değil sadece terörize etmek. Bu kutlamayı yapmayın demedik ki, size yer gösterdik. Sen nasıl hukuk adamısın ya.

 

‘Taksim’de rezil oldular’

 

Bütün bunlara rağmen bekledikleri ilgiyi Taksim’de bulamayınca rezil oldular. Meydanlarda yakıp yıktıklarıyla kaldılar. İftiraların benzerlerini Menderes’e attılar. Kars’ı, Ardahan’ı Ruslar'a sattığını söylediler iftira attılar. Aynı şeyleri yapıyorlar. 27 Eylül’de 300 gencin kıyma makinelerinden geçirilip hayvanlara yem yapıldı diye yalan söylediler. Yalan attılar, tutmadı. 5 tane Hürriyet şehidi gösterdiler. Tanktan tanka atlarken öldü, biri darbe esnasında yanlışlıkla ateş alan silahla ölmüştü. Bu 5 kişiyi 27 Mayıs’tan sonra reklam ettiler. Bu CHP sandıktan çıkamaz, ne yaparsanız yapın çıkamayacaksınız. İşte gezide yaşananları hatırlıyorsunuz.

 

‘Onlar için en iyi genç ölü genç’

 

Bu ülkede öyle medya kuruluşları var ki, öyle siyasetçiler var ki onlar için en iyi genç ölü gençtir. Onlar dirileri değil ölüleri severler. Çok iyi bilirler bunu yapmayı. 30 yıl boyunca bu malum medya, malum siyasetçiler ölüm üzerinden rant elde etmek istediler. İşte bu 23 Nisan’da güya dağa kaçırılan çocuklar var ve bunların birçoğunun annesi feryat ediyor. Bize yakarışta bulunuyor…Bölücü terör örgütünün böyle bir derdi var mı?

Oradan geçiniyorlar çünkü… Utanmadan sıkılmadan bizi diktatör olmakla, demokrasi düşmanı olmakla itham ettiler. Gidin 27 Mayıs öncesine bakın. Bize ne söyleniyorsa hepsi merhum Menderes’e de söyleniyor. Aynı kelimelerle, aynı manşetler nasıl taaruz etilerse bize de öyle taaruz ediyorlar. CHP özgürlüklerin düşmanıdır. Medyaya en ağır baskıları uygulayan CHP’dir. Her zaman CHP’dir. Bu ülkenin tarihinde tek bir diktatör vardır, CHP’dir. CHP şu anda tarihi rolünü oynuyor şu anda. Bu algı operasyonlarına boyun eğmeyiz. Bazı ülkeler medyada özgürlük yok diyorlar.

Kusura bakmayın siz kendi ülkenize bakın. Türkiye en çok gazetesi olan ülke. Sizin ülkenizde manşetten başbakana küfür etsinler de, eleştirsinler de görelim. İngiltere liderinin gezip gezip basın özgürlüğünden şikayet ettiğini gördünüz mü? Bir tane itiraz duydunuz mu?

İngiltere’de bir öğretmen hakaret ettiği için hapis cezasına mahkum edildi. Kimse kusura bakmasın. Burası bir muz cumhuriyeti değildir.

 

'İktidara geldikten 2 ay sonra darbeler hazırlandı'

 

AK Parti olarak bu ülkeden 12 yıl içinde tarihi reformlar gerçekleştirdik. Sadece 2 ay sonra darbeler hazırlandı. Hukuktan taviz vermedik.

Kadınların baş örtüsüyle kamuda çalışacakları hayal bile edilemezdi artık çalışıyorlar. Merve Kavakçı kardeşimizi parlamentodan atmadılar mı?

Darbeler artık tarihini kapatmıştır. İhtilal ruhunun cenaze namazının kılındığı tarihtir 27 Mayıs.

 

Geometriye ağırlık verdiler, sanki lys'ye girecekler

 

Bunlar sekiz seçimde karşıya karşıya geldiler bizimle. 8 seçimde de biz bunlara aritmetik dersi verdik ama çaktılar.

Toplayıp, çıkartıp, çarpıp 40’ı buluyorlardı. Şimdi geometreye ağırlık verdiler. Pergel, cetvel… Sanki seçime değil LYS’ye giriyorlar.

Geometriden anlasalardı paralel iş tutmazlardır. İki paralel çizgi sonsuza kadar birbirine değmez, bunu görmeleri gerekirdi.