Gündem

Güvenlik kuruluşları hesap verebilir olmalı

Türk medyasının sivilleşmesi ve demokrasiye katkısı Bilgi Üniversitesi'nde masaya yatırıldı. TESEV tarafından organize edilen 'Medya: Gerçeğin Peşinde' konferansında

26 Ekim 2008 03:00
Türk medyasının sivilleşmesi ve demokrasiye katkısı Bilgi Üniversitesi'nde masaya yatırıldı. TESEV tarafından organize edilen 'Medya: Gerçeğin Peşinde' konferansında güvenliğin bir insan hakkı olduğu kaydedildi.

Güvenliğin, yurttaşların talebi ve hakkı olduğuna dikkat çeken Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı Başkanı Can Paker, "Güvenlik sağlayan kurum ve kuruluşlar yani güvenlik sektörü de saydam ve hesap verebilir olmalıdır." dedi.

Bu açıdan basının çok önemli olduğunu söyleyen Paker'e göre medya, güvenliğe büyük katkı sağlıyor. Üzerindeki gizlilik perdesinin aralanmasına neden oluyor.

Programda, Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar ve Star Gazetesi Genel Yayın Müdürü Mustafa Karaalioğlu ile birlikte çok sayıda katılımcı yer aldı.

Güvenlik kuruluşları hesap verebilmeli

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker, güvenliğin, yurttaşların talebi ve bir insan hakkı olduğunu hatırlatarak, "Güvenlik sağlayan kurum ve kuruluşlar yani güvenlik sektörü de saydam ve hesap verebilir olmalıdır." dedi. Bilgi Üniversitesi'nin Santralistanbul kampüsünde düzenlenen "Medya: Gerçeğin Peşinde?" başlıklı konferansta, Türk medyasının sivilleşmesi masaya yatırıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Paker, "Medya, güvenlikte en büyük katkıyı sağlar. Güvenlik üzerindeki gizlilik perdesinin aralanmasına neden olmuştur." sözleriyle basının önemine dikkat çekti. Paker, özgür medyanın yurttaşların haber ve bilgi alma özgürlüğünün de garantisi olduğunu belirterek, "Türkiye, toplumun önündeki sorunları gerçek bilgilere dayalı bir şekilde ve açık yüreklilikle tartışacaksa, medya bu yolda önemli katkılar sağlayacaktır.

Medya siyasal angajman ve partizan kutuplaşmalardan uzak şekilde, bağımsız ve tarafsız bir sivil aktör olarak rolünü üstlenmeli." diye konuştu. Konferansa katılan Zaman Gazetesi muhabiri Erkan Acar, akredite sorununun yaşattığı problemlere dikkat çekti.

Acar, "Akredite olmadığımız için askerî toplantılara giremiyoruz. Bu durum diğer arkadaşlara karşı dezavantaj yaşatıyor." dedi. Polisin yürüttüğü operasyonları basınla birlikte devam ettirdiğini vurgulayan Acar, bunun Ergenekon sonrasında sıkıntı oluşturduğunu belirtti. Fatih Vural, İstanbul

İsmet Berkan (Radikal): Yaptığımız gazeteler sokaktan kopuk
Yaptığımız gazetelerle, sokaktaki insanlar arasında derin bir uyumsuzluk var. Mesela bizim gazetemiz bile toplumu 'laik-antilaik' diye ayrıştırsa da, toplumda bunun karşılığı yok. Bir Marslı ansızın Türkiye'ye gelse, gazete ve televizyonları izlese ne düşünür? Birbirinin gözünü oymaya çalışan insanları düşünür; ama sokağa çıksa böyle bir şey yok.

Yasemin Çongar (Taraf): Aktütün, gazetecilere ders olmalı
Medya iktidarla arasına bir mesafe koymalı; ama Türkiye'de bunu yapmak zor. Biz, teröre yönelik ordunun operasyonlarını inceledik. Bunu sergileyen gazeteciler vardı; ama gazeteler yoktu. Aktütün baskını, gazetelerin iktidarla mesafesi noktasında bir ders niteliğindeydi.

M. Karaalioğlu (Star): Medya, 28 Şubat'ta utanç yaşadı
Türk medyası Susurluk ve Ergenekon'da başarılı oldu; ancak 28 Şubat sürecinde utanç yaşandı. Medya, Türkiye'nin değişmesinde en önemli aktör. Sebebi diğer kurumların gücünü demokratlıktan almamaları. Merkez siyasetin dili o kadar keskin ki; bu, medyaya da yansıyor. Vatanperverlik-vatan hainliği, hırsızlık-dürüstlük sıradan kullanılır oldu.

Umur Talu (Sabah): Medya, kapitalizme teslim oldu
Gazeteci olarak demokratlığımız yaya kaldırımında gidiyor. Medyamız kapitalizme teslim oldu. Emin Çölaşan'ın Aydın Doğan'a demediğini bırakmadığı kitabı bizzat Aydın Doğan'a ait D&R mağazalarında satıldı. Aydın Doğan, bu kitaptan iyi para kazandı. Piyasa böyle bir şey...