Dünya

Gürcistan'ın unutamayacağı olay

Gürcistan'ın Osetya operasyonu öncesinde Saakaşvili'ye destek için gelen Polonya, Estonya, Letonya ve Litvanya cumhurbaşkanları büyük bir 'macera' yaşamış.

11 Eylül 2008 03:00
Gürcistan'ın Osetya operasyonu öncesinde Saakaşvili'ye destek için gelen Polonya, Estonya, Letonya ve Litvanya cumhurbaşkanları, Tiflis yolunda büyük bir 'macera' yaşamış. 

Radikal gazetesi yazarlarından Murat Yetkin, Rusya'nın itirazlarına rağmen bu eski Doğu Bloku ülkesi liderlerinin, önce Azerbaycan, daha sonra da 200 kilometrelik bir karayolculuğunun ardından Tiflis'e ulaşmalarını yazdı. Yetkin'in "Azerbaycan ve Gürcistan desteklenmeli" başlıklı yazısı şöyle:

Aktaracağım, aslında gölgede kalmayı haketmeyen müthiş bir hikâye, o yüzden yeniden anlatılmayı hak ediyor.

Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kazcynski 11 Ağustos akşama doğru komşu Estonya, Letonya ve Litvanya Cumhurbaşkanlarını da alıp Varşova’dan havalandı. Önce Ukrayna’nın başkenti Kiev’e inip Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko’yı da aldılar. Sovyet blokunun dağılmasından sonra batı safına geçen beş ülke liderinin amacı, bir an önce Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e ulaşmaktı.

Evet, Mihail Saakalşvili’nin bütün dostlarının tavsiyesine rağmen kışkırtmalara kapılarak Güney Osetya’ya askeri harekâta başlaması bir hata olabilirdi. Ama Rusya’nın Kafkaslara bütün gücüyle yüklenmesi, haritayı değiştirecek, Sovyet dönemindeki gücünü hatırlara getirecek şekilde ilerlemesi, bir anda eski hatıraları canlandırmıştı. Onlar, AB adına Tiflis’e giden Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy gibi ateşin kesilebilmesinin ötesinde Rus tanklarının Tiflis’e girmesine karşı bir nevi canlı kalkan olmaya gidiyorlardı.

Gürcü hava sahasına girdiklerinde Rus hava kontrolü tarafından, hava sahasının kapalı olduğu, Tiflis’e inemeyecekleri ve geri dönmeleri konusunda uyarıldılar. Kaczynski, Rus uçaklarının içinde beş devlet başkanı taşıyan bir Polonya uçağını düşürmeye yanaşmayacaklarını biliyordu. ‘Devam’ dedi. Ancak pilot geri dönme niyetindeydi. Kaczynski bağırmaya başladı, Litvanya cumhurbaşkanı Valdas Adamkus da ona katıldı.

Pilot geri dönmedi, ama Tiflis’e de inmedi. Doğrultusunu değiştirmeden Gürcistan havasahasından Azerbaycan havasahasına geçti. Gece havalimanına indi.


Beş cumhurbaşkanı Tiflis’e 200 kilometrelik zorlu bir kara yolculuğu ardından Azerbaycan üzerinden varabildiler. Kendi düşüncelerince Rusların daha fazla ilerlemesine karşı canlı kalkan oldular.

Gürcistan’ın Ankara Büyükelçisi Grigol Mgalobishvili, “Böyle bir olay unutulmaz” diyor; “Bu beş dostun bizdeki yeri artık ayrıdır.”

Mgaloboshvili epey dolu. Gürcü birliklerin Şinkaşvili’ye harekâtı ardından başlayan Rus
askeri harekâtıyla birlikte Ankara’dan Tiflis’e geçmiş. “Evim Abhazya’daydı. Artık oraya gidebilecek miyiz bilemiyorum” diyor.

Gürcistan gerçek bir yol ayrımında. İki yoldan birini seçmek zorunda, çünkü arada kalmaya tahammülü yok. Saakaşvili’nin ülkeye ve bölgeye pahalıya mal olan hamlesi ardından Rusya Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlığını tanıdı, bu işin sonu daha çok ilhak olacak gibi görünüyor. Ama ABD ve AB, giderek daha artan tonda sınır değişikliğine karşı çıkıyor. Gürcistan içinse, Batı’nın bir parçası olmak kadar, Rusya’nın etki alanına
teslim olmak da bir seçenek.

Bağımsız Gürcistan, Türkiye açısından yıllar sonra Rusya ile sınırları arasında bir tampon bölge, bir stratejik derinlik oldu. Yalnızca o da değil: Ermenistan’la olan sorunlar nedeniyle, en yakın müttefiklerinden Azerbaycan’la arasında stratejik bir köprüye dönüştü. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı, Hazar havzasından dış dünyaya Rusya kontrolü olmaksızın çıkan tek enerji koridorudur.

Türkiye Rusya ile ilişkilerini hep iyi ve hep dikkatli tutmak durumunda. Bunda doğalgaz bağımlılığı tek unsur değil. Arala beş yüz küsur yıllık bir diplomatik tarih, pek çok savaş ve barış dönemi var. İsmet İnönü’nün güçlü komşunla ilişkinde dikkatli olmayı vazeden sözü, Rusya ile ilişkilerin sloganı sayılmalı.

Öte yandan Türkiye hem Azerbaycan, hem de Gürcistan ile ilişkilerine deyim yerindeyse gözü gibi bakmak zorunda. Yalnız dostluk duygularıyla da değil üstelik. Uluslararası ilişkilerin temel yasası olan karşılıklı çıkarlar bakımından da...

Güçlü bir Gürcistan ve güçlü bir Azerbaycan Türkiye’nin iki güçlü müttefiki demektir.

Dün önce Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın NTV’de Murat Akgün’e söylediklerinden, sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Bakü temaslarından öğrendik ki, Gül’ün 6 Eylül’deki Ermenistan temasları ilk meyvesini vermeye başladı. Yukarı Karabağ üzerine Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan görüşmeleri eğer gerçekleşirse, bu bölgede barış, istikrar ve işbirliği adına yeni umutlar doğduğu anlamına gelir.

Böyle bir gelişmeden Gürcistan dahil bütün bölge ülkelerinin yararı vardır. Türkiye’nin Rusya ile ilişkileri zıtlaşmaya meydan vermeden dikkatle götürmesi bu açıdan da önem taşıyor.