Ekonomi

Güngör Uras: Hükümet ve Merkez krize davetiye çıkardı

Güngör Uras, hükümetin ve Merkez Bankası'nın yaptığı açıklamaların piyasaları paniğe sevk ettiğini yazdı.

26 Temmuz 2011 03:00
T24 - Güngör Uras, hükümetin ve Merkez Bankası'nın yaptığı açıklamaların piyasaları paniğe sevk ettiğini yazdı. "Kendi krizimizi kendimiz doğurma becerisini gösterdik. Nur topu gibi bir krizimiz oldu" diyen Uras cari açıktaki tartışmalara da açıklık getirdi.

Uras'ın Milliyet gazetesinde "Hükümet ve Merkez krize davetiye çıkardı" başlığıyla yayımlanan bugünkü (26 Temmuz 2011) yazısı şöyle:



Milliyet’te bu köşede “Cari Açık” sorununun döviz kuru sorunu olduğuyla ilgili ilk yazım yaklaşık 8 yıl önce, 29.9.2003 tarihinde yayımlandı. O günlerde 1 dolar 1.38 TL’den satılıyordu.

Bakınız o tarihte Milliyet’teki yazıda neler yazmışım: “Yılın ocak - temmuz dönemini kapsayan 7 aylık “Cari İşlemler Hesabı” açıklandı. Türkiye’nin döviz giderinin, döviz gelirinden 4.5 milyar dolar daha fazla olduğu ve 7 ayda 4.5 milyar dolar cari açık verdiğimiz görülüyor. Yılın ilk 7 aylık döneminde döviz hesabının 4.5 milyar dolar açık vermesi “kötü bir haber”dir.

Hatırlayınız: Döviz hesabı, 2000 yılının ilk 7 aylık döneminde 5.8 milyar dolar açık verdi. Açık yıl sonunda 9.8 milyar dolara ulaştı. Bunu görenler, “Türkiye’nin döviz açığı büyüdü... Bu açığı kapatmak için Türkiye ya döviz fiyatını artırır ya da ekonomi krize girer” diyerek dövize hücum etti.

Bu hücum nedeniyle ekonomi krize girdi, döviz fiyatı da arttı. Yılın ilk 7 ayındaki 4.5 milyar dolarlık döviz açığı (olan biten ciddiye alınmaz ve gereken yapılmaz ise) bu yılın sonunda 8 milyar dolar seviyesine yaklaşacak...


Aslında bu sorun 2003 yılında başladı

İnşallah 2000 yılı benzeri sorunlar ortaya çıkmaz, ama Türkiye’nin (veya Türkiye gibi milli geliri 180-200 milyar dolar olan bir ülkenin) 8 milyar dolarlık (Milli Gelirin yüzde 4’ü dolayında) bir döviz açığını “taşıyabilmesi”, bu açıkla “yaşayabilmesi” çok güç veya imkânsızdır.

Bizi “rehavete” iten, “tehlikeyi görmemizi önleyen”, döviz büfelerindeki ve Tahtakale’deki dövizin bolluğudur. Bolluğu yanında da ucuzluğudur.”

Demek ki, “N’oluyor da böyle oluyor?” diyerek şaşırmaya ve talaşa lüzum yok.
Cari açık sorunu bugünün sorunu değildir. 2000 krizini çıkaran sorundur. 2003 yılında tırmanışa geçerek bugüne kadar yaşayan ve büyüyen bir sorundur.


'Cari açık' sorunu

Gerçekçi olalım: Cari açık sorunu bir döviz kuru sorunudur. Bu sorundan kurtulmanın yolu dövizin “gerçekçi kur” fiyatından işlem görmesini sağlayacak “gerçek” bir serbest döviz kuru politikası uygulamaktır.

Bizde Merkez Bankası enflasyonunu aşağıya çekmek uğruna döviz kurunu dolaylı biçimde kontrol altında tutmaya çalıştığı ve Hükümet de bundan hoşlandığı için, gerçekçi kurdan giderek uzaklaştık.

Gerçekçi kurdan uzaklaşınca:

- Cari açık giderek büyür. (Büyüdü)

- Gerçekçi döviz kuruna geçiş zorlanır. (Bugün bu zorlukla karşı karşıyayız.)

2003 yılında dolar 1.38 TL’den satılırken, 7 aylık cari açık 5.8 milyar dolara yükseldiğinde, doların gerçekçi kur çizgisi (örneğin)  1.45 idi. Dolar fiyatının 1.45 TL’ye çıkması ile cari açık makul bir boyuta inerdi.  Daha sonra da denge kurulurdu. Doların 1.38 TL’den 1.45 TL’ye çıkması da ekonomiyi sarsmaz, oyuncular bu artışı hazmedebilirdi.

Geldik 2011 yılına. Son açıklanan bilgilere göre sadece mayıs ayında cari açığımız 7.7 milyar dolar oldu. (Dikkat buyurunuz: Cari açık konusunda ilk uyarı yazısı Milliyet’te yayımlandığı 2003 yılı sonunda gerçekleşen açık 6.4 milyar dolar iken, 2011 yılında tek ayda 7.7 milyar dolar açık verir hale geldik.)


Hayret etmeye gerek yok

Şimdi bütün bu olan biteni unutarak “Aaaaa... Nereden çıktı bu cari açık sorunu? Neden döviz fiyatı durup dururken tırmanışa geçti ki?” diyerek hayret etmeye de telaşa da, paniğe de gerek yok.
Bu sorunu soğukkanlı davranarak, paniğe uğramadan, aklımızı kullanarak çözmeye mecburuz.
Önce verileri ortaya koyalım.

- Evet, cari açık sorunu vardır. Ama bu sorun bugünün sorunu değildir.

- Cari açık sorununun kesin çözümü gerçekçi döviz kuru uygulamasıdır.

- Faiz yüksek oldukça ülkeye döviz girişi sürer. Döviz girdikçe döviz ucuza satılır. Döviz ucuza satıldıkça cari açık büyür. Ülke önce cari açık verip sonra döviz aramaz. Döviz girdikçe ve ucuz oldukça döviz harcanır. Cari açık büyür.

- Döviz gerçekçi kurda oturunca döviz talebi dengelenir. Ülkenin döviz ihtiyacı azalır. Cari açık kendiliğinden hazmedilebilir -makul boyuta iner.

- Ekonomide yanlışlar var ise, normal dengeler bozulmuş ise, “düzeltme” sarsıntı getirir. Düzletmenin getireceği sarsıntıya “kriz” denilir.

- Cari açığa neden olan döviz kurunda, cari kur ile gerçekçi kur arasındaki fark büyüdü. Büyüyor. Bu fark küçük iken düzeltme daha az hasar yaratır. Fark büyüdükçe hasar boyutu artar. (Tekrar hatırlatmakta yarar var: Düzeltme 2003’te yapılsa idi etkisi başka olurdu, bugün düzeltmenin etkisi başka olur.)

- Döviz kurunda gerçekçi kur ile cari kur arasındaki fark büyüyünce düzeltmenin çok dikkatli, kademeli bir şekilde, kontrollü bir şekilde, zamana yayılarak yapılması gerekir.


Olanı biteni iyi değerlendirelim

Şimdi de olan biteni değerlendirelim.

- Merkez Bankası ve Hükümet cari açık sorununu görmeye başladı. Cari açığı küçültmek istiyor, ama döviz kurunun aşırı ölçüde yükselmemesini istiyor. Bu nedenle gerçekçi kur uygulamasına gitmeden sorunu başka tedbirlerle çözme arayışını sürdürüyor.

Merkez Bankası ve Hükümet neden gerçekçi kur uygulamasına bir türlü geçemiyor? Neden döviz fiyatındaki artıştan korkuyor?

Anadolu’da bir laf vardır “Bekâra eş boşamak kolay gelir” derler. Boşanmaya kalkanlar da “Ah kardeşim boşanmasına boşanacağım da... Evde evlad-u ayal var... Onlar ne olacak?” diye sızlanırlar.

Cari kur ile gerçekçi kur arasındaki fark açıldıkça ülkede döviz ile borçlananların döviz riski artar. Şu anda kişilerin, şirketlerin, bankaların döviz borçları var. Sadece şirketlerin net döviz borçları 100 milyar dolar dolayında. Döviz fiyatı yüzde 20 arttığında bu borç 20 milyar dolar artıyor. Şirketler sarsılır ise, aktifinde bu şirketleri taşıyan banka sistemimiz de sarsılır. Kapı gibi dediğimiz bankalar ayakta durmakta zorlanır.


Piyasayı dalgalandıracak açıklamalar

Merkez ve Hükümet üst üste hata yaptı:

-Durup dururken Hükümetten üst üste piyasayı huzursuz edecek açıklamalar yapılmaya, hiçbir yararı olmayacak tedbirlerden söz edilmeye başlandı.

- Merkez Bankası işe yaramayacak, tersine piyasayı dalgalandıracak tedbirlerden sonra piyasayı paniğe sevk edecek açıklamalar yaptı.

Böylece kendi krizimizi kendimiz doğurma becerisini gösterdik. Nur topu gibi bir krizimiz oldu. Şimdi Hükümet ve Merkez Bankası tedbir üzerime tedbir alarak eski günlere dönüş çabasına girdi. Daha önce de yazdım. Sakala bir defa bit girmeye görsün. Girdi mi, sonunda sakalı kesmeye mecbur kalırsınız.


Piyasayı rahatlatmak gerekiyor

Bugün yapılması gereken, paniğe dayalı olarak döviz kurunda ortaya çıkan hızlı değişimi kontrol altına almaktır.

Değişimi, düzeltmeyi hazmedilebilir boyuta indirmek ve zamana yaymaktır.

Çok kullanılan örnek ile cahil bir çocuğun diş macunu tüpünü gereksiz yere sıkarak tüpten dışarıya çıkardığı macunu geriye çekmek imkânsızdır.

İlk yapılacak iş, cahil çocuğun tüpü daha fazla sıkarak içindeki macunları boşaltmasını önlemektir.