Güneş ile neler yapılabileceğini kanıtlamak için, gücünü güneşten alan Solar Impulse adındaki uçakla dünyanın çevresinde tur atan ve böylece tarihe geçen iki pilottan biri olan Andre Borschberg İstanbul’daydı. Borschberg, özellikle beş gün, beş gece süren etapta yaşadığı zorlukları anlattı. Borschberg’e göre elektrikli uçak devrimine 10 yıl kaldı.
Hürriyet'ten Merve Erdil'in haberi şöyle:
Güneş enerjisi kullanarak, bir damla yakıt harcamadan dünya turunu başarıyla tamamlayan Solar Impulse 2 uçağının mucidi ve pilotu Andre Borschberg ile İstanbul’da bir araya geldik. 17 ay süren yolculukla 43 bin kilometre yol yapan Solar Impulse 2, dünyanın çevresini sadece güneş enerjisi kullanarak kat eden ilk uçak olarak tarihe geçti. Projede diğer pilot Bertnard Piccard ile dönüşümlü olarak uçan Andre Borschberg, Solar Impulse’da neler yaşadıklarını anlatırken, en zorlu kısımlardan birinin beş gün beş gece boyunca hiç mola vermeden ve tek başına Pasifik Okyanusu’nu geçmek olduğunu söyledi. “Burada artık teknoloji bir limit olmaktan çıkıyor, limit insanoğlu oluyor” diyen Borschberg, “Hiç durmadan beş gün, beş gece uçtum ve yalnızdım. Tek başına bir uçağı uçururken konsantre olmanız gerekiyor. Fazla uyuma imkânınız yok. Amacımız teknolojiyle neler yapılabileceğini göstermekti. Bu açıdan da Solar Impulse başarıya imza attı. Gelecekte yolcu uçakları elektrikle uçacak. Çevre kirletilmeyecek” şeklinde konuştu.
"İkinci ülkem Türkiye"
Borschberg ile buluştuğumuzda Türkçe “Merhaba” diyerek selam verdi ve eşi Yasemin’in Türk olduğunu anımsatarak, “Türkiye benim ikinci ülkem. Buraya ilk olarak 40 yıl önce geldim ve çok seviyorum. Şimdi biraz Türkçemi de geliştirmeye çalışıyorum, Türkiye’ye her gelişimde günde 1 saat Türkçe dersi alıyorum” sözleriyle güzel bir sürpriz yaptı. Türkiye ile böyle yakın bir bağı olmasına rağmen uçuş rotasında Türkiye’nin yer almadığını hatırlattığımızda, “Mısır üzerinden gittik. İnşallah bir sonraki sefere elektrikli uçakla bunu yaparız. Solar Impulse 2 de elektrikliydi fakat bu sefer herkes için iki koltuklu veya dört koltuklu bir elektrikli uçak olabilir. Eğer bunu yaparsak, bu sefer Türkiye’de de duracağıma söz veriyorum” dedi.
"Drone gibi uçaklar"
Elektrikli uçakların gürültü kirliliğini azaltacağını ve enerji tasarrufu açısından daha fazla tercih edileceğini söyleyen Borschberg, “10 yıl içerisinde orta veya daha büyük elektrikli uçakların yapılmasını bekliyoruz. Elektrikli uçaklara hava ulaşımında yaygın olarak rastlanacak. Örneğin; normal bir otomobil araba motorunun enerji verimliliği yüzde 30 ama elektrikli motorun verimlilik oranı yüzde 95” dedi. Elektrikli uçakların havacılık dünyası için bir devrimin başlangıcı olduğuna inandıklarını, lakin uçakların daha farklı dizayn edilmesi gerekeceğini söyleyen Borschberg, drone örneğini verdi. 300 dolara satın alınan bir drone’nun milyonlarca dolarlık bir helikopterden türbülanslara daha dayanıklı olduğunu söyleyen Borschberg, “Drone’ların dengede durmalarını sağlamak için elektrikli motorları kullanıyoruz. Bu küçük drone’lar gibi kalkabilen bir uçak düşünün. Ve sonra normal kanatlı bir uçak gibi uçuyor. Bunlar, insanların üzerinde çalışmaya başladığı yeni tasarımlar ve gerçekleşecekler. Biz de bu teknoloji üzerinde çalışıyoruz. Yeni planım bu. Solar Impulse’ın ardından yeni bir projeden heyecan alamam diye düşünüyordum ama elektrik enerjisi teknolojileriyle neler yapılabileceğini gördüm ve havacılığı değiştireceğini düşünüyorum” dedi.
"Doğayla birlikte uçuyoruz"
Uçaktaki hislerini ise Borschberg, şöyle anlattı: “Bir kere bir uçağın içinde uçabilmek bir armağan. Kokpitten kanatlara doğru bakıyorsunuz. Güneşi ve güneş ışınlarının kanata yansımasını görüyorsunuz. Ve o an sadece bu ışınların size uçmak için yeterince enerji verdiğini düşünüyorsunuz. Hatta gece hiç güneşin olmadığı ve tamamen karanlık olduğunda da uçacak kadar enerji veriyor. Artık sınırlar kalmıyor. Devam ettikçe edebilirsiniz. Tamamen doğal ve doğayla birlikte uçuyorsunuz. İşte bu his inanılmaz. Bir de tarihte bir ilk. Birçok bakımdan bu bir keşif uçuşuydu ve keşfetmek her zaman son derece ufuk açıcı olur, çünkü ne olacağını tam olarak bilmiyorsunuzdur. Yani bir bilinmeyene doğru gidiyorsun. Bir şey beklerken, başka bir şekilde gerçekleşiyor ve bu nedenle beklenmedik durumu hoş karşılayabilme zihniyetiniz olması gerekiyor. Ve bu da inanılmaz bir his. Hayat beklenmedik olaylardan oluşur. Hayatınızı planlarsınız, aşk hayatınızı, iş hayatınızı… İyi şeyler olur ama zor anlar da vardır. Eğer zor anları da içtenlikle karşılayabilirseniz, size bu durumu aşma olanağı tanır. Ve bu, sadece bir pilot için bir ders değil, yaşam için bir ders olan bir zihniyettir.”
Borschberg ile İstanbul’da Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği tarafından düzenlenen 9. Kurumsal Sosyal Sorumluluk Pazaryeri’nde bir araya geldik.
Solar Impulse ne yaptı?
Solar Impulse 2, Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dhabi’den start aldı. Yüzeyindeki 17 bin fotovoltaik hücre ile tüm enerjisini güneşten alan uçak, 17 noktaya iniş kalkış yaparak toplam 40 bini aşkın kilometre yol yaptı. Bir damla yakıt harcamadan gerçekleştirilen bu uçuş, dünyaya daha yeşil teknolojilerin gelecek için umut kaynağı oldu. Güneş enerjisi sadece uçağı çalıştırmakla kalmadı, uçağın geceleri de yoluna devam edebilmesi için pillerini de şarj etti.
Bir seferde 20 dakikaşık uyku
Solar Impulse 2 ile yolculuğun en zor yanları uçuş kabininin bir telefon kulübesi kadar küçük olması, pilotların yüksek irtifada oksijen maskesi takmak zorunda olması ve yalnızca 20 dakika aralıklarla uyuyabilmeleriydi. Uçuşları hakkında da bilgi veren Borschberg, “Kokpitte yoga ve meditasyon yaptım. Bir seferde 20 dakikadan fazla uyumak istemiyordum, geceleri 20 dakikalık dinlenme zamanı vardı. Bazı gecelerde 1 veya 2 defa, daha fazla değil. En uzun dinlenme süresi 3 saatti. Ve bu beş gün boyunca devam etti. Uçuşu 5 gün, 5 gece yaptığımda, uçağa binmeden önceki gece uyumadım. Çünkü akşam saat 11’de başlıyorsun, 3’te kalkıyorsun, belki 1 saat uyuyorsun. Daha fazla değil. 1 saat uyuyorsun ve önünde 5 gün ve 5 gece var. Ardından iniyorsun ve basın toplantıları gibi bir sürü şey oluyor. Normal durumda bunu yapamazsın ve açıklaması zor ama kesinlikle bizi izleyen insanlardan aldığım enerji devam edebilmemi sağladı” şeklinde konuştu.