Milliyet yazarı Güneri Cıvaoğlu, tepki çeken AKP'nin başta köpekler olmak üzere sokak hayvanlarının 30 gün içinde sahiplenilmemesi halinde “uyutulması" nı öneren yasa çalışmasına ilişkin Avrupa ülkelerinin bu konuda ne yaptıklarını inceledi. Avrupa'da "sokak hayvanları sorununu" çözmüş bir ülke olarak gösterilen Hollanda'daki uygulamalardan bahseden Civaoğlu, " Hollanda da senato ve parlamentoda da temsil edilen “D Partij Voor de Dieren (Hayvan İçin Parti)” adlı bir siyasi parti dahil bulunuyor. Bizde de hayvan hakları için sivil toplum örgütleri bir “siyasi parti” kurarak seslerini Meclis kürsüsünden de duyurmaları yararlı olabilir." dedi.
Cıvaoğlu'nun köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Hollanda, Avrupa sokaklarında “sahipsiz köpek sorununu çözmüş bir ülke” olarak gösterilmekte. 19. yüzyıl da kuduz saldırılarına karşı toplu öldürmeler Hollanda sicilinde “kara sayfa…”
Günümüzde ise iktidarların “kısırlaştırma odaklı bir program izlediği” söylenebilir. “Topla, kısırlaştır, aşıla ve aldığın yere bırak” formülü programın omurgası. Kısa vadeli değil uzun bir zaman dilimine yayılarak uygulandı. Sokak hayvanlarına “kısırlaştırma, aşı ve çeşitli veterinerlik hizmetleri” verilmekte.
Uluslararası çapta bazı hayvan hakları savunucusu örgütlere göre “Hollanda modeli tek etik ve başarı getiren yol…” Barınaklara götürülen sokak hayvanlarını sahiplenmek isteyen kişiler bir süre bekleme listesinde yer alıyor.
Hayvan satın almalarına vergiler yüksek oranlarda arttırılmış durumda.
Amaç… Barınaklardaki hayvanların satın alınmalarını zorlaştırmak sahiplenmeye yönlendirmek.
Ayrıca… Hollanda polisi bünyesinde sadece hayvanlara karşı işlenen suçları takip eden bir birim bulunuyor. Birkaç yüz kişilik bu özel polis gurubu 144 nolu telefondan şikayetleri alıyor. Hayvanlara yönelik suçları işleyenler yüksek para cezaları ve 3 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalabiliyor.
Hollanda da senato ve parlamentoda da temsil edilen “D Partij Voor de Dieren (Hayvan İçin Parti)” adlı bir siyasi parti dahil bulunuyor. Bizde de hayvan hakları için sivil toplum örgütleri bir “siyasi parti” kurarak seslerini Meclis kürsüsünden de duyurmaları yararlı olabilir."