Ekonomi

Greferandum’da 'Hayır' ne anlama geliyor?

Yard. Doç. Dr. Oğuz Demir, Yunanistan'daki referandum sonuçlarının kısa vadedeki etkilerini değerlendirdi

06 Temmuz 2015 20:46

Yard. Doç. Dr. Oğuz Demir*

Başta Avrupa Birliği olmak üzere tüm dünyada merakla izlenen Yunanistan’daki referandumun sonuçları büyük ölçüde belli oldu. Yunan halkı AB’nin yeni anlaşma için yapılmasını istediği reform paketine hayır dedi. Bu sonucun ardından ise kafalar daha fazla karıştı. Bir sürü soru ortaya çıkmış durumda. Kısa vadede öne çıkan üç soruya ve olası yanıtlarına göz atalım. 

 

1. Referandum sonuçları etkili olur mu?

 

Bana kalırsa çok zor. Zira kreditörler halihazırda Yunanistan halkının seçimle başa getirdiği, zaten Yunan Halkı’nın beklentilerini temsil eden seçilmiş bir iktidar ile müzakereleri yürütmeye çalışıyordu. Müzakereler yeniden başlayacak olsa dahi kreditörlerin tutumunda bir değişiklik olmayacak. Düne göre referandum sonrası tek fark, SYRIZA’nın müzakerelerdeki duruşunu referandum sonuçları ile meşrulaştırmış olması ve içerden aldığı desteği arttırmış olması olacak.

Kreditörler açısından ise dün ile bugün arasında yukarıdaki perspektiften çok büyük bir fark olmayacağı anlaşılıyor. Daha önce geliştirilen kurtarma paketleri ile verilen borçların geri ödenebilmesine odaklanan kreditörlerin tavırlarını bu açıdan değiştireceklerini beklemek bir hayli zor. Bu noktada değişiklik yaratabilecek tek nokta, kreditörlerin sadece finansal değil siyasal olarak da AB’yi ayakta tutacak tavrı takınma zorunlulukları.

2005 yılında Fransa ve Avusturya temelli yaşanan Ortak Avrupa Anayasa vetosu krizinin ardından Avrupa Birliği küresel finansal kriz dahil ilk kez bu kadar derinden bir varlık sorgulama süreci içerisine girmek zorunda kalıyor. Bu açıdan belki bir yumuşama olma olasılığı tartışılabilir ancak o krizde de yaşandığı gibi Avrupa Birliği’nde bu tip süreçler çok ortaklılık nedeniyle iyi yönetilemiyor. Bu açıdan Eurogroup’un çok büyük bir olasılıkla geri adım atmayacağı anlaşılıyor. 

 

2. Yunanistan’da ne olacak? Euro’dan çıkış mümkün mü?

 

Yunanistan’da yıllık ekonomik katma değerin yüzde 83’ü hizmetler sektöründe yaratılıyor. Sanayinin ekonomideki payı bu anlamda yüzde 13 ve tarımsal üretimi ekonomideki payı ise sadece yüzde 4. Kıyaslama için şunu söyleyebiliriz benzer sorunları yaşayan İtalya’da hizmetler ekonominin yüzde 74’ünü, sanayi yüzde 24’ünü ve tarım ise yüzde 2’sini  oluşturuyor[1]. Yani özellikle sanayi üretiminin tüm Avrupa içerisinde en düşük olduğu ülkelerin başında geliyor Yunanistan. Turizm sektörü ise bu anlamda Yunanistan için büyük önem taşıyor. Turizm sektörü dışında gıda ve tütün, tekstil, kimya, metal ürünleri gibi sektörler öne çıkıyor Yunanistan’da.

Daha birçok veriyi burada sıralamak mümkün. Bu verilerin bize söylediği en hayati unsur ise şu. Yunanistan bu referandum sonucunda hala kreditörlerle anlaşamazsa - anlaşma için az önce de söylediğim gibi temel bir değişiklik olmayacağı görülüyor- ve mevcut para birimi olan Euro’dan çıkıp Drahmi’ye geçmesi durumunda ciddi bir devalüasyon ile karşı karşıya kalacak.

Kemer sıkma politikaları ile ücretleri düşen, işsiz kalan hatta son sermaye kontrolleri ile bankalardan para dahi çekemeyen Yunan halkı belki bu karar sonrası Drahmi’ye geçiş ile birlikte bu sorunlardan kurtulacak. Yani ücret ödemeleri yapılacak, işsizlik SYRIZA’nın kamudaki istihdam politikaları ile azalacak.  Ancak bir çok temel ihtiyacını ithal eden ve para birimi çok büyük bir devalüasyona uğrayacak olan bir ülke bu ithal ürünler için ödeme yapacak dövizi nereden bulacak sorusu hala yanıtsız. Bu sorular bence temelde Yunanistan’ın Euro’dan çıkışı kararını da neredeyse imkansız hale getiriyor.

 

3. Şimdi ne olacak?

 

Elbette yanıtı oldukça zor bir soru. Ancak burada kritik bir açıklamaya tekrar kulak vermek lazım. AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker referandumun hemen öncesinde müzakerelerin sadece 60 milyon Euro’luk bir madde üzerinde tıkandığını söylemiş ve SYRIZA’yı uzlaşmaz bir tavır takınmakla suçlamıştı.

SYRIZA ve Tsipras, referandum ile bir yandan içerdeki desteklerini arttırmayı başarmış olabilir ancak öte yandan müzakerelerde atacakları adımlar açısından ise bir anlamda kendi ellerini bağlamış durumdalar. Bu noktadan sonra Euro’dan çıkış senaryosu ve bu senaryonun daha fazla konuşulacağı oldukça net bir şekilde görünüyor. Zira referandum sonuçları ile birlikte artık Tsipras’ın geri adım atma manevra alanı neredeyse kalmadı.

Sonuç olarak bu sürecin zaten kazananı olmayacaktı, olmadı da...


[1] Dünya Bankası 2014 yılı verileri. Türkiye’de bu rakamlar meraklısı için yüzde 64, yüzde 27 ve yüzde 9. Avrupa Birliği ortalaması yüzde 74, yüzde 24 ve yüzde 2. 

*AB Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü
İngilizce İktisat Bölümü Öğretim Üyesi 
İstanbul Ticaret Üniversitesi