TÜRKİYE\'DE ÜRETİMİN GELECEĞİ
Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin ‘Üretimin geleceği’ konulu oturumu Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın’ın moderatörlüğünde, Akkök Holding İcra Kurulu Başkanı Ahmet C. Dördüncü, BASF Türkiye CEO’su Buğra Kavuncu, Betek Boya Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Genel Müdürü Temel Kotil ve SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov’un katılımıyla gerçekleşti.
Yatırımlara dair konuşan Akkök Holding İcra Kurulu Başkanı Ahmet C. Dördüncü, “Yatırıma ihtiyaç var mı, elbette ihtiyaç var. Çünkü istihdam için, ülkenin büyümesi için, refah seviyemizi ilerletmek için yatırıma ihtiyaç var. Tabii ne tür yatırımlara ihtiyaç var derken, biraz orada daha seçici olmak gerekiyor. Sanayinin geçirdiği Türkiye’deki evrelere bakacak olursanız, bir zamanlar hiçbir şey yoktu, ne üretirseniz satabiliyordunuz. Biz bu dönemleri yaşadık. Bu evrelerin içinde ilerledikçe biraz daha kaliteye, maliyete bakar olduk bunun sebebi rekabet ortamı oluştu ülkede. Bu şekilde satmaya başladık, fakat kalite ve maliyet de artık olmazsa olmazlardan. Diğerlerinden çok fazla sizi ayırt eden bir şey değil. Rekabet ortamının getirdiği bir şey” dedi.
“Biz kendi tasarruflarımızdan yatırım yapamıyoruz, başkalarının tasarruflarını getirerek Türkiye’ye yatırım yaptırıyoruz” diyen Ahmet C.Dördüncü, “Dışarıdan tasarrufları getirirken de Türkiye’nin cari açığına geliyoruz, dışarıdan para getirince ister istemez buna sebep oluyoruz. İthalat ve ihracatımızda farklar var. İthalat rakamlarından pek bahsetmiyoruz. Türkiye’deki cari açık gayrisafi milli hasılanın yüzde 5,5-6 seviyesinde bu çok büyük bir kırılganlık arz ediyor, bugünlerde yaşıyoruz. Dolar da 4 liranın üzerine çıktı, bütün bunlarda ise en önemli unsurlardan bir tanesi cari aşık. Cari açığın Türkiye’de 2 ana unsuru var. Bir tanesi enerji. Türkiye bu anlamda maalesef fakir bir ülke, yurtdışından ithal etmek zorundayız, üzerinde çalışmamız gereken daha çok tasarruf etmemiz gereken bir nokta. 2. cari açık kimya sanayinde. 2017’de kimya sektöründe aldığımızda sattığımız arasında 25 milyar dolarlık fark var. Kimya sanayisi denilince, bizde hakikaten tahmin edilmeyecek kadar ileri seviyede fikri mülkiyet birikimi var. Dolayısıyla biraz daha üzerine varılacak olsa kimya sektöründeki bu cari açığın belirli ölçülerde azaltılması, kimya sektörüne yapılacak yatırımların çok önemi var. Kimya sektörüne girelim deyince, kimyada nereye gireceğiz. Türkiye’nin en önemli sorunlarından bir tanesi, değeri artık fazla olan ürünlere giriyor olmamız. Değer zincirinde o zincirin bütün değerlerinden faydalanıyor olmamız lazım. İlk başta yaptığınız yatırımlar en yüksek yatırımlardır, oralardaki getirileriniz görece daha azdır ama oradan çıkan ürünleri tüketiciye yaklaştırdığınız zaman değerde daha çok farklı olur. Kumaşı satmakla, gömlek ve pantolon satmak daha karlı bir iştir. Katma değeri daha çok olan ürünlere, değer zincirinin en sonuna dek gidecek ürünlere yatırım yapmalıyız diye düşünüyorum” diye konuştu.
BASF Türkiye CEO’su Buğra Kavuncu ise, üretim tesislerini değerlendirerek, “Türk sanayisi endüstri 4.0’a hazır mı, dijitalleşmeye hazır mı? Türkiye’nin önündeki problemleri aşabilmesi için katma değerleri yüksek olan ürünleri üretebilmesi lazım. Birçok etken ile birlikte en önemli faktör bizim hala katma değerleri yüksek olan ürünleri üretecek noktaya gelmemiş olmamızdır. Dijitalleşmenin önemine bakarsak; fabrikalarımızda beklenmeyen duraklamalarda ortaya çıkan ciddi kayıplar var. Bu kayıpları beklenmeyen duraklanmaları, hatta iş kazalarını önlemek mümkün. İş kazalarında maalesef karnemiz çok kötü. Dünya sıralamasındaki bu algımızın da bozulması lazım. Dolayısıyla fabrikaların önden görebilmesi ve anlamı çok büyük. Sanayimiz bunun farkında bu değişimi, dönüşümü yapmak zorunda olduğunun farkında fakat bu treni kaçırmamamız lazım. Dijitalleşmenin dünyayı daha güzel hale getireceğini düşünüyorum. Dünyayı kirleten atıkların oluşmasını engelleyecek daha verimli bir dünya olacak. Fakat dijitalleşmenin getirdiği bir takım riskler var, işsizlik gibi. Dijital bilgiyi elinde tutan güç odakları oluşmaya başlayacak. Dijital diktatörlük olmaması için devletin de regülasyon ile ilgili tedbirleri alması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Betek Boya Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu da Türkiye’nin cari açığına değinerek “İnşaat boyaları sektöründe geldiğimiz durum itibariyle, hiçbir ithal ürüne ihtiyacı yok. Biz yüzde 26 Alman ortağımızın karşı çıkmasına rağmen 1 milyon metrekarelik potansiyeli olan sektörde 15 milyon metrekarelik yatırım yaptık. Amacımız ısı yalıtım seferberliğini başlatmak, sektörümüzü büyütmek ve sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın lideri olmak. 6,5 milyar liralık tasarruf edildi, KDV’yi düşersek 5 milyar liralık cari açığın azalmasına vesile olduk. Yaşadığımız süreçte globalleşme, dijitalleşme, bütün dünyada ülkeler arası sınırın kalktığı ülkelerin ve bireylerin diğer ülkeler tarafından etki altında kalınabilir hale geldiği süreçteyiz. Sürpriz gelişmelere ve fırsatlara hazır olabilmeliyiz. Sürpriz tuzaklara da dayanıklı olabilmeliyiz. İşimizi geçmişten daha iyi yapmalıyız. Bunu yapmak için de her sene daha az kaynakla daha çok iş yapmamız lazım. Kaynaklarımızı sanayicilik altyapısını geliştirmekte kullanıyoruz. Almanlara anlatamadığım bir konu var ki, 45 gün 2 ay ile hammadde tedarikimizi yapıyoruz. Esnaf bankalarla sıcak ilişki içerisinde değil, ben Almanlara bunun neden böyle olduğunu anlatamadım. Bir türlü nedenini çözemediler. Bizim becerileri yüksek bankacılık sektörü dağıtım kanalları esnafımızı finanse edebilir, risk yönetimini daha iyi yapabilir. Tek başımıza yetenekle uluslar arası rekabette başarılı olamayız güçlerimizi birleştirmeliyiz. Sınırlı sermayemizi bunu sanayiciliği teknolojiyi, AR-GE’yi geliştirerek uluslar arası rekabete daha hazır olmamızı bekliyorum” açıklamasını yaptı.
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Genel Müdürü Temel Kotil de Türkiye’deki mühendislerin yetersiz kaldığını belirterek, “Türkiye’de iyi mühendisler var, ancak bir noktada kalıyor. Türkiye’mizde bunlar olmadığı için kendi otomobilimizi, kendi uçağımızı yapamadık. Dünyada en iyi bu işi kim biliyorsa bulup getirmemiz gerekiyor ve biz getiriyoruz da. O kadar yüksek maaşlar vermek de gerekiyor. Türkiye bugüne kadar çok güzel şeyler yaptı, ikincilikler, birincilikler ama asıl para yüksek teknolojide. Uçan bir cisim ile uçmayan arasında fiyat farkı 10. Harcanan mühendislik parası 500 milyon ile 5 milyar dolar arasında para harcıyorsunuz. Ama o kadar da pahalı satıyorsunuz. Benim buradaki tavsiyem Türkiye, teknolojide oyuncu olmalı. Amerika ise Amerika. Almanya ise Almanya. Rekabet edecek bir ürün çıkarması gerekiyor. Boeing, Airbus’tan daha fazla projelerim var ama eksiğimiz bu işi yapmış insanlar. Bu işi yapmış çok insanımız yok, bizde eğitim uçağı tasarlamış kişimiz yok, savaş uçağı tasarlayan kişimiz yok kendimiz yetiştirelim dersek bizim ömrümüz yetmez. Bilgiyi ithal edelim, makineyi burada üretelim inşallah” dedi.
SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov de “Türkiye’ye 19,5 milyar dolar yatırım yapmışız son yıllarda. PETKİM’i özelleştirince iş bitmedi, PETKİM’i her yıl yatırım yaptık. Türkiye’nin cari açık hesabını kapatmak için tüm yatırımlarımızı bu yere çekiyoruz. Tek bir PETKİM’den 50 milyon dolar tasarruf yaptık, projelerimize devam ediyoruz. Türkiye’ye bir iki yıl için gelmedik, Türkiye bizim dünyaya kapımızdır, uzun soluklu bakıyoruz. Petro-kimya ve enerji sektöründe yatırımlar yapılacak. Türk bankalar 16 yıllık kredi vermekte çekiniyor. O paralar yabancı bankalara gitti. Biraz farklı görüntü olmalı, büyük endüstriyel projelerin geri verme zamanı 15-16 yıl olmalı” diye konuştu.