Gülseli KENARLI – İdris TİFTİKCİ / İSTANBUL, (DHA) CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, “Kutuplardaki balinaların sayılarını düşündükleri kadar Somali’de açlıktan ölen çocukları düşünmediklerine bizzat şahit olduk. Demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi kavramların sadece kendi çıkarlarına hizmet ettiği sürece anlamlı olduğunu defalarca gördük.”dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomi ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 34. Toplantısı\'na katıldı. İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen toplantıya Erdoğan’ın yanı sıra İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Yousef Al-Othaimen da katıldı.
Erdoğan toplantıda, 1. Dünya Savaşı’na dikkat çekerek, “Özellikle içinde yer aldığımız coğrafya, savaşın mağduriyetini, yıkıcı etkilerini en fazla yaşayan yerlerin başında geliyor. 1. Dünya Savaşı\'nın sonuçlarıyla doğrudan bağlantılı sorunlara çözüm üretmemiz ancak bu problemlerin kaynağını iyi tespit ve teyit etmemizle mümkündür. Büyük savaşın 100. yıldönümünü bir anma merasiminden ziyade, bir anlama, idrak etme, özellikle bir fırsata dönüştürmemiz gerekiyor. Müslümanlar olarak, bilhassa da binlerce yıldır aynı coğrafyada kaderleri birbirine örülmüş milletler olarak hiç bir komplekse kapılmadan bunu yapabilmemiz son derece önemlidir. Çünkü tarih, bizler için asla olmuş bitmiş olaylar bütünü değil, kuvvet, cesaret, ilham ile beraber ders aldığımız bir ibret vesikasıdır\" dedi.
“PRANGALARDAN KENDİMİZİ KURTARARAK MESELEYE YAKLAŞMAMIZ, HAYATİ ÖNEME SAHİPTİR”
Erdoğan, “Geçmişte yaşanmış her hadise, acı, tatlı her vaka, Müslümanlar için iyi okunması, iyi analiz edilmesi, üzerinde hassasiyetle düşülmesi gereken bir olaylar silsilesi. Öte yandan tarih, kendini ancak sarih bir zihne, sarih bir çabaya açar. Bize dayatılan bakış açılarıyla tarihi okumak anlamaya değil, mevcut ön yargıları büyütmeye yarayacaktır. Kendi tarihimizi oryantalist bir anlayışla ele almak, ancak Müslümanlar arasındaki çatışmalardan beslenenlerin işini kolaylaştıracaktır. Kalıpların ve ön yargıların zihinlerimize vurduğu prangalardan kendimizi kurtararak meseleye yaklaşmamız, hayati öneme sahiptir” şeklinde konuştu.
“HALA BİZ SEYİRCİYİZ”
Erdoğan, şunları söyledi:
“Her ne kadar 100 sene önce bitmiş olsa da 1. Dünya Savaşı\'nın bu coğrafyada bıraktığı enkaz tam anlamıyla kaldırılmadı. Müslümanlar, beşeri, siyasi, ekonomik ve toplumsal alanda hala 1. Dünya Savaşı\'nın yol açtığı sıkıntılarla yüzleşiyor. Emperyalist niyetlerle savaşı Ortadoğu ve Afrika\'ya taşıyanlar bugün huzur ve refah içinde hayatlarını sürdürürken, Müslümanlar bir asır sonra dahi, onların yol açtığı çatışma ve gerilimlerin bedelini ödüyor. Coğrafyamızı lime lime edenler, bugün farklı birlikler, ortaklıklar üzerinden dayanışmalarını perçinlerken, biz hala birbirimize düşüyor, giderek daha çok parçalanıyoruz. Burada çok açık ve net olarak ifade etmek isterim ki Suriye\'den Irak\'a, Yemen\'den Filistin\'e kadar tüm bölgede yaşadığımız krizin gerilimin, kan ve gözyaşının temelinde büyük savaş ile yapılan dizayn vardır. Bugün Yemen\'de milyonlar aç, açık yaşıyorsa bunun sorumlusunu farklı yerlerde aramaya gerek yok. Sorumlusu kim? Yine biziz. Yani müslümanlar, yani sözde müslümanlar. Deri, kemik kalmış o çocukların hali, o fakir garip gurabanın hali, bütün bunlar karşısında hala biz seyirciyiz.”
\"BİZE DÜŞEN MAZİDEN İLHAM ALARAK ÇOK DAHA AYDINLIK BİR GELECEĞİ İNŞA ETMEKTİR”
“Batı başkentlerinde kotarılan, Lawrence gibi karanlık tiplerle hayata geçirilen bu dizaynın en büyük mağduru maalesef Filistinliler. Milyonlarca Filistinli kardeşimiz, sadece topraklarını kaybetmemiş, aynı zamanda dünyanın en ağır haksızlıklarına da maruz bırakılmışlardır\" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
\" İşte 1948\'in Filistin\'i ve 2018\'in Filistin\'i. 1948\'in İsrail\'i, işte 2018\'in İsrail\'i. Tam tersi bir şu anda yüzölçümünü görüyorsunuz. Buralara nasıl geldik? Tüm insanlık bunlar karşısında ne yaptı? Bölgemizin tarihi ile sosyal ve beşeri dinamikleriyle bağdaşmayan politikalar elbette sadece Filistin\'de değil, diğer yerlerde de acıya, yıkıma ve kardeş kavgasına sebebiyet vermiştir. 1. Dünya Savaşı ile beraber Batılı ülkeler, asırlardır kendi bünyelerini kemiren hastalıkları Ortadoğu\'ya ihraç etmişlerdir. Bu alışverişte onların payına güvenlik ve refah düşerken, öteki tarafa çatışma ve sefalet kalmıştır. Kuşkusuz, tarihi geriye doğru saramayız. Maziyi inkar etmek, yaşanmış hadiseleri yok saymak da mümkün değildir. Öyleyse Müslümanlar olarak yapmamız gereken nedir? 1. Dünya Savaşı\'nın 100. yıldönümünde yapmamız gereken tarihten ders almak, ders çıkarmaktır. Bize düşen maziden ilham alarak çok daha aydınlık bir geleceği inşa etmektir. \'Bir damla petrol, bir damla kandan daha kıymetlidir\' mantığı ile hareket edenlerin kurduğu tuzaklara artık düşmemeliyiz. Sınırları kanla çizilmiş olan bu coğrafyada, gönüllerimize yeni hudutlar yeni duvarlar örmemeliyiz. Farklılıklarımızı kaşıyarak bizleri birbirimize kırdırmaya çalışanların oyunlarına artık gelmemeliyiz.”
“KUTUPLARDAKİ BALİNALARIN SAYILARINI DÜŞÜNDÜKLERİ KADAR…”
Erdoğan, şöyle devam etti:
“Sorunun bizzat müsebbiplerinden deva ummak, beyhude bir uğraştır. Son bir asırda içimizi yakan pek çok hadisede maruz kaldığımız bir çok haksızlıkta yabancı devletlerden medet ummanın faydasızlığını gördük, yaşıyoruz. Filistin meselesinden, iç savaşlara kadar her konuda çözüm için kapısını çaldığımız uluslararası kuruluşlar bizi hayal kırıklığına uğratmadı mı? Daha biz oralardan ne bekliyoruz? Ne umuyoruz? Onlar bizim hayrımıza hiçbir zaman çalışmayacaktır. Bilhassa Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gibi kağıt üzerinde küresel barış ve istikrarı sağlamakla mükellef yapıların daha çok daimi üyelerinin çıkarlarını korumak için çalıştığını çok yakından tecrübe ettik. Bir ülkenin iki dudakları arasına mahkum bir dünyayı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde görüyoruz. Bütün dünya, 194 ülke oraya bağlı, 5 tane daimi üye ve onların bir tanesi ne derse herkes onu yapmaya mecbur, mahkum. Siz bir şey yapamazsınız. Bu kuruluşlardan ve sözüm ona büyük devletlerden bölgesel barışa katkı beklediğimiz her krizde ne yazık ki elimiz boş dönüyoruz. Kutuplardaki balinaların sayılarını düşündükleri kadar Somali’de açlıktan ölen çocukları düşünmediklerine bizzat şahit olduk. Demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi kavramların sadece kendi çıkarlarına hizmet ettiği sürece anlamlı olduğunu defalarca gördük. İşte Akdeniz’de, işte Ege’de o göç esnasında ölen insanlarla ilgili onların derdi var mı? Paranın, petrolün, elmas ve altının kıymet verdikleri pek az değer olduğunu artık gayet iyi biliyoruz.”
“ARTIK YENİ BİR DÜNYA VAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak sık sık dile getirdiğimiz \'dünya beşten büyüktür\' itirazın gerisinde işte bu acı tecrübeler, işte bu hayal kırıklıkları, işte bu çifte standartlar bulunuyor. Artık biz 1. Dünya Savaşı sonrasının dünyasında yaşamıyoruz. Artık yeni bir dünya var. Birleşmiş Milletlerin ne kadar üyesi varsa, bunların dönerli olarak yirmişerli olacaksa yirmişerli, daha fazla olacaksa daha fazla, hepsinin daimi üye olma hakkı tanınmalıdır” dedi.