Mehmet YİRUN/ÇORLU (Tekirdağ), (DHA) - TEKİRDAĞ\'ın Çorlu ilçesinde, 8 Temmuz\'da meydana gelen tren kazasında eşini ve 6 aylık bebeğini kaybeden Melih Kurtuluş, \"Bu ülkenin adalet sistemine inancımız tam. Yalnız bir an önce mahkeme sürecinin başlamasını istiyoruz; çünkü bu süreç uzadıkça bize daha fazla acı veriyor. İnanıyorum ki dava süreci başladığı zaman gerçek suçlular da cezasını alacaktır. Ben adalete güveniyorum\" dedi.
Çorlu\'da 8 Temmuz\'da meydana gelen, 25 kişinin öldüğü, 340 kişinin de yaralandığı tren kazasında Melih Kurtuluş, eşi Derya ve 6 aylık kızı Beren Kurtuluş\'u kaybetti. Evinde, avukatı Yunus Tuğlu ile birlikte gazetecilere açıklamada bulunan Kurtuluş, çok zor dönemden geçtiğini ve yaşadıklarının çok ağır hasarlara neden olduğunu söyledi. Kaza sonrası eşinin ve bebeğinin hayatını kaybettiğini ve buna hala alışamadığını kaydeden Kurtuluş, \"Bizim için bu kaza süreci zor bir süreç oldu. Bu kazanın unutulmaması gerektiğini ve kamuoyunun gündeminde yer alması gerektiğini düşünüyoruz. Aslına bakarsanız bu kazanın oluşmasında çok fazla ihmal var hatta ihmaller zinciri olduğunu söyleyebiliriz. Geçtiğimiz günlerde bir alışveriş merkezinde yaşanan tren kazasında hayatlarını kaybedenlerin fotoğrafları ve kısa öz geçmişleri sergilendi. Ben bu sergiye katılamadım, hala bazı şeyleri yapmakta çok zorlanıyorum. Mesela fotoğraflara bakmak, videoları izlemek şu anda benim için mümkün değil\" diye konuştu.
\'SÜRECİN BAŞLAMASINI BEKLİYORUZ\'
Avukatları aracılığıyla haklarını aramaya koyulduklarını dile getiren Kurtuluş, \"Bu zaten hukuki ve adli sürece yansımış bir olay. Şu anda, iddianamenin hazırlanmasını bekliyoruz. Talebimiz de bir an önce kazayla ilgili iddianamenin hazırlanarak, gerçek suçluların adalet önünde cezasını almasıdır. Başka da bir amacımız yok. Yayınlanmış bir bilirkişi raporu 2 bilirkişi görevlendirilmiş, bununla ilgili isimlerini zikretmeme gerek yok. Ama bu bilirkişilerin Devlet Demir Yolları ile ticari ilişkiler içinde olduğu geçmiş zamanlarda ortaya çıktı. Bu dava sürecinde, bunları çok doğru bulmuyoruz. Yani bu kurumla maddi ilişkiler içine girmiş bu insanların bilirkişi olması ne kadar doğru ya da ne kadar tarafsız olabilir; insanların takdirine bırakıyorum. Bilirkişi raporuna itiraz edeceğiz; ama yeni bilirkişilerin de görevlendirilmesi başlı başına bir problem. Zaten olay yeri şu an yenilenmiş durumda\" dedi.
\'HUKUKA GÜVENİYORUZ\'
Hukuka ve adalete güvendiğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:
\"Bu ülkenin adalet sistemine inancımız tam. Yalnız, bir an önce mahkeme sürecinin başlamasını istiyoruz; çünkü bu süreç uzadıkça bize daha fazla acı veriyor. İnanıyorum ki dava süreci başladığı zaman gerçek suçlular da cezasını alacak. Bizim buradaki amacımız intikam almak değil. Bizim buradaki amacımız; adaletin yerini bulması, mahkeme sürecinin bir an önce başlayarak, gerçek suçluların cezalandırılması. Kazazedelerin oluşturmuş olduğu bir sosyal medya grubu var, ben dahil değilim bu gruba. Çünkü kazayla ilgili şeylerden mümkün mertebe uzak durmaya çalışıyorum. Böylece yeniden bazı kötü şeyleri hatırlayıp yaşamıyorum. Bu çok ağır bir süreç gerçekten atlatması kolay olmayan bir süreç. Ama diğer kazazedelerden duyduğum kadarıyla birtakım rakamların konuşulduğu, Devlet Demir Yolları\'nın kazazedeleri arayarak onlarla ilgili tazminat pazarlığı yaptığını duydum; ama bu kısmi bir bilgi. Net bir bilgim yok. Devlet Demir Yolları\'ndan sadece 1 avukat, 1 psikolog ve 1 şoför olarak bildiğim görevliler geldiler olayın hemen arkasından. Tazminatla ilgili süreçlerin başlatıldığını dillendirmek için göndermişler. Onun dışında Devlet Demir Yolları\'ndan kimse gelmedi.\"
\'CUMHURBAŞKANI\'MIZ BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ\'
Kaza sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan\'ın kendisini arayarak, başsağlığı dilediğini belirten Kurtuluş, \"Cumhurbaşkanı\'mız beni kaza sonrası arayarak başsağlığı diledi. Konuyla alakalı, ilgili bakanlara talimat verdiğini söyledi. Sağ olsun, ilgili bakanlıklar tarafından gerekli bilirkişilerin görevlendirileceğini söyledi. Ama zannediyorum ki onun bilgisi dışında gelişti bazı olaylar. Yoksa TCDD ile maddi ilişkiler içinde olan insanların açık şekilde bilirkişi olarak görevlendirileceğine ben inanmıyorum. Kazada, menfez ve hava şartları öne sürülüyor. Ancak bu menfez yerinde duruyor zaten bir yere gittiği yok. 2011 yılında bu hatta yolun yenilemesi yapılmış. Ancak demek ki yeterli kalitede bir yenileme olmamış. Bugüne kadar böyle bir yağmur yağmadı mı? İlk defa mı bu kadar yağmur yağdı da kaza oldu?\" dedi.
\'SÜREÇ, AĞIR AKSAK YÜRÜYOR\'
Melih Kurtuluş\'un avukatı Yunus Tuğlu ise tren kazasında 25 canın gittiğini ve çok sayıda yaralının olduğunu belirterek, kendilerinin hukuki mücadele için hazır olduklarını söyledi. Tuğlu, sürecin ağır aksak yürütüldüğünü, bunun da bilinçli olarak yapıldığını öne sürüp, şunları söyledi:
\"Öncelikle bu olayda bilirkişi seçiminin yanlış olduğu kanaatindeyiz. Bu konunun uzmanı olduğu söylenen, üniversitede profesör olarak görev yapan Mustafa Karaşahin isimli bir kişi, henüz daha kaza olduğu anda, kazanın sebebini Meteoroloji\'ye bağlayan bir basın açıklaması yaptı. Böyle bir açıklama, maalesef talihsiz bir açıklamaydı. Bu açıklamanın ardından tüm kamuoyu sanki bu kazada hiçbir ihmal olmamış, kaza o gün yağan yağmur nedeniyle meydana gelmiş gibi bir izlenime kapılarak öyle bir mesaj verildi. \'Bazı şeylerin şüyuu vukuundan beter\'dir denir. Bu da öyle bir konuydu. Bu konuya tabi biz yasal olarak itirazlarımızı yaptık. Ancak itirazlarımıza verilen cevaplarda, yeni bir bilirkişi raporunun süreci daha da uzatacağı veya bu raporun heyet halinde hazırlandığı ve bu heyetin ortak görüşü olduğu şeklinde itirazlarımız bu tür savunmalarla reddedildi. Bilirkişi raporunda, kazadan önceki tarihlerde motorlu araç ve yay olarak hat üzerinde kontrollerin yapıldığı belirtiliyor. Eğer böyle bir kontrol yapılmış olsa bu kaza meydana gelmezdi. Biz, bunların masa başında tutulmuş tutanaklarla yürütüldüğü ve yapıldığı kanaatindeyiz. Çünkü tüm açıklamalarla ve kaza sonrası menfezin yerinde durduğu, herhangi bir zarar görmediği ve açık olduğu tespit ediliyor. Burada hatalı olan konu menfez değil, rayların altındaki tutucuların kaybolması ya da erimesi ya da doğal olaylarla taşınması sonucu meydana geldiğini ortaya koyuyor. Bunun tespiti ise yay gezilerle çok rahat görülebilirdi. Kazadan 3 gün önce dahi burası yaya olarak gezilmişse bunun tespit edilememesi gibi bir durum söz konusu değildir.\"