Gündem

Gökgöl Mağarası için UNESCO önerisi

Gürkay GÜNDOĞAN-Cüneyt ÖZFİDAN/ZONGULDAK,(DHA)- BÜLENT Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği öğretim üyesi Doç

27 Ekim 2018 15:47

Gürkay GÜNDOĞAN-Cüneyt ÖZFİDAN/ZONGULDAK,(DHA)- BÜLENT Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği öğretim üyesi Doç. Dr. Yeşim Büyükmeriç, Türkiye\'nin 3 bin 350 metre uzunluğuyla 10\'uncu büyük mağarası olan Zonguldak\'taki Gökgöl Mağarası\'nda 372 milyon yıl öncesinde yaşayan mercan fosillerinin tespit edildiğini söyledi. Mağaranın jeosit alanı olarak koruma altına alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Büyükmeriç, \" Mağara, mercan fosilleriyle UNESCO miras listesine alınmalı\" dedi. 
Zonguldak\'ta 26 yıldır mağara araştırmacılığı yapan Engin Zaman, \'Zonguldak mağaraları\' adı altında bir belgesel çekmek için çalışmaya başladı. 8 uzman akademisyenle çalışan Zaman, mağaralardaki sarkıt ve dikitlerin yanı sıra mağaraların jeolojik tarihlerini de araştırmasına dahil etti. Zaman, yakında çekimleri başlanacak belgeseli için Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği öğretim üyesi Doç. Dr. Yeşim Büyükmeriç ile birlikte Gökgöl Mağarası\'nda incelemelerde bulundu. Mağarada yapılan bilimsel çalışmalarda, 372-358 milyon yıl öncesini tanımlayan \'geç devoniyen dönemi\' ve 358-340 milyon yıl öncesini tanımlayan \'erken karbonifer\' dönemlerine ait ve günümüzde nesli tükenmiş omurgasız deniz canlılarının fosillerine rastlandı. Engin Zaman, mağaranın sadece sarkıt ve dikitleriyle değil, jeolojik tarihe de ışık tuttuğunu belirterek, \"Biz yaklaşık 3 yıl önce yapımcımız Güngör Makar ile Zonguldak Mağaraları belgeseli üzerine çalışmaya başladık. Zonguldak\'taki mağaralarımız dünya bilim camiası için çok önemli. Dünya jeolojisini anlayabilmek için, geçmiş dönemlerde dünyanın yaşamış olduğu evreleri anlayabilmek için çok önemli. Mağaralar yer altı cennetleridir bir anlamda. Buradaki bir takım mercanlar, yapısal değişikleri bilimsel olarak ortaya koymaya çalışacağız. Zonguldak mağaraları müthiş bir potansiyele sahip. Biz belgeselde bu potansiyeli ortaya koymaya çalışıyoruz. Yeni bulduğumuz bulgularla dünya bilim camiası bu belgeselde gerçekten yeni şeyler öğrenecekler. Bilime çok ciddi anlamda katkıda bulunacak bu belgesel.\" dedi.
MİLYONLARCA YIL ÖNCESİNE AİT FOSİLLERİ BARINDIRIYOR
Doç. Dr. Yeşim Büyükmeriç de Gökgöl Mağarası\'nda ki mercan fosillerini incelediklerinde, iki farklı jeolojik döneme ait iki farklı mercan topluluğunu tespit ettiklerini söyledi. Ayrıca milyonlarca yıl önce jeolojik çağlar boyunca gerçekleşmiş olan 6 büyük toplu yok olma olayının izlerini bu mağarada görebildiklerini ifade eden Doç. Dr. Büyükmeriç, şöyle dedi: \"Burada mercan dediğimiz canlılar omurgasız hayvanlara ait canlı türleridir. O dönemlerde yaşamış olan mercanların bugün nesilleri tükenmiş durumda. Bugün bildiğimiz denizlerdeki mercan türleri tamamen farklı. Yani bir dönem yaşayan canlı topluluklarına tanık oluyoruz, onların yok olmasına tanık oluyoruz, sonra yeni mercan türlerinin ortaya çıkmasına tanık oluyoruz ve yine yok olmalarına tanık oluyoruz bu mağarada. Bu hepsinin bir arada görüldğü ender yerlerden biri burası. Bu nedenle bu tür jeolojik unsurları barındırdığı için fosil topluluklarını ve fosillerinin yok olduğu dönemleri barındırdığı için özel bir duruma sahip. Türkiye\'de benim bildiğim kadarıyla benzer bir yer daha yok. Buda buranın jeosit olduğunun ispatı oluyor.\"
\'DÜNYA MİRAS LİSTESİNE ALINMALI\'
Mağaranın jeolojik anlamda bilim insanları arasında dünya çapında çok önemli yere sahip olduğunu düşündüğünü söyleyen Doç. Dr. Yeşim Büyükmeriç, \"Birçok kanıtı barındırıyor bu mağara. Mercan fosilleriyle UNESCO miras listesine alınmalı. Burası jeosit olarak ilan edildikten sonra UNESCO\'ya başvurulduğu takdirde dünya çapında korunmaya alınacaktır mutlaka. Ben bilim insanı olarak bunu gözlemliyorum. Mağara içerisinde bulundurduğu milyonlarca yıllık deniz canlısı fosilleriyle bu bölgenin tanıtılmasına çok büyük katkı sağlayacak hem de bu bölgenin bilim insanları arasında duyurulmasına ve dünyanın ilgisini çekecek donanıma sahip. Jeosit ve jeoturizm kavramları hem tanıtımı hem korumayı içine alıyor. Bu anlamda Türkiye\'de yine özel bir konuma sahip ve yeniliklere açık. Yeni güzel bulguların insanlara ve dünyaya duyurulması gerekiyor\" diye konuştu.

FOTOĞRAFLI