Gündem

Göç ortaklıklarının faydaları neler?

Almanya bir yandan düzensiz göçü önlemek, diğer yandan da kontrollü bir vasıflı iş gücü göçünü sağlam temellere oturtmak istiyor. Bunun için de bazı ülkelerle "göç ortaklığı" adı verilen ikili anlaşmalar imzalıyor.

13 Şubat 2024 11:30
Almanya bir yandan düzensiz göçü önlemek, diğer yandan da kontrollü bir vasıflı iş gücü göçünü sağlam temellere oturtmak istiyor. Bunun için de bazı ülkelerle "göç ortaklığı" adı verilen ikili anlaşmalar imzalıyor.Alman hükümetinin en yoğun enerji ve mesai harcadığı konuların başında göç geliyor. Özellikle aşırı sağcı AfD (Almanya için Alternatif) partisinin, göç ve yabancı karşıtı söylemleriyle puan kazanmaya, toplumu kutuplaştırmaya çalıştığı bir ortamda bu konu hayli yorucu ve yıpratıcı olabiliyor. Hükümet yine de düzensiz göçü önlemeye ve nitelikli iş gücü açığını kapatmak için yasal göçü sağlam temeller üzerine oturtmaya yönelik adımlar atmaktan geri durmuyor. Bunun son örneği, Almanya Kalkınma Bakanı Svenja Schulze'nin Fas ziyareti sırasında yaptığı açıklamaydı. Ocak ayı sonunda Rabat'a giden Schulze, Fas ile bir "göç ortaklığı" anlaşması imzalanacağını duyurdu. Alman Bakan, bu açıklamadan birkaç gün sonra ise 6 Şubat'ta, Nijerya Devlet Bakanı Nkeiruka Onyejeocha ile birlikte Nyanya kentinde bir göç danışma merkezinin açılışını yaptı. Geçen yıl Mayıs ayında da Almanya Başbakan Olaf Scholz, Afrika ülkelerinden daha fazla vasıflı iş gücünün Almanya'ya gelmesini arzu ettiklerini belirtmiş, bu çerçevede Kenya ile "göç ortaklığı" kurduklarını açıklamıştı. Alman hükümeti, Nijerya, Kolombiya, Hindistan, Kırgızistan, Özbekistan, Gürcistan ve Moldova ile de benzer anlaşmalar imzaladı ya da imzalamak üzere. Bu tür anlaşmalar aslında yeni değil. Avrupa Birliği (AB) göç ortaklığı programı Migration Partnership Facility kapsamında, 15 yılı aşkın bir süredir göç konusunda yaklaşık 50 farklı ortaklık bulunuyor. Peki bu ortaklıklar ile geri dönüş ya da göç anlaşmaları arasındaki fark nedir? Daha fazla vize, daha iyi iş birliği Alman hükümetinin göç anlaşmalarından sorumlu özel temsilcisi Joachim Stamp'a göre "göç ortaklıkları, genel konseptin bir bileşeni" hükmünde. Stamp'ın da bağlı bulunduğu Almanya İçişleri Bakanlığı'nın web sitesinde bu ortaklıkların, "düzensiz göçü azaltmak ve yasal göçü güçlendirmek için bir paradigma değişikliği" içerdiği belirtiliyor. Genel göç anlaşmalarının aksine, göç ortaklıkları daha çok istihdam piyasası, eğitim ve vasıflı iş gücü gibi alanlarında, karşılıklı güvene dayalı değişim ve iş birliği mutabakatları olarak tanımlanıyor. Arkasında yatan temel felsefe ise şöyle özetleniyor: "Düzensiz göçle sadece mücadele edilmemeli, bunun yerini düzenli göç almalıdır." Berlin merkezli Alman Bilim ve Politika Vakfı (SWP) göç uzmanı Steffen Angenendt de göç ortaklıklarının "son derece önemli ve vazgeçilmez" olduğunu düşünüyor. Ancak bu anlaşmaların, "Büyük mülteci hareketleri açısından her derde deva olmadığını" da vurguluyor. DW'ye konuşan Angenendt, geçmişte bu alanda atılan adımlara da atıfta bulunuyor: "Bugüne kadar yapılan benzer anlaşmalar, genellikle ya yetersiz kaldı ya da beklenen etkiyi yapmadı. AB'nin 2007'den bu yana imzaladığı tüm göç ortaklıkları, öncelikli olarak düzensiz göçü azaltmayı hedefliyordu. Ancak buradaki temel sorun, ortak ülkelerin çıkarlarının her zaman ihmal edilmiş olmasıydı." İhmal edilen konular arasında, AB ülkelerinde çalışmak ya da eğitim almak için düzenli göç fırsatlarının genişletilmesi de yer alıyor. Angenendt'e göre, bu çıkarlar dikkate alınmadığı sürece, muhatap ülkelerin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirme konusundaki siyasi iradeleri de düşük olacak. İç savaşın olduğu ülkeler için uygun değil Daha net bir ifadeyle göç ortaklıkları, mülteci hareketlerini sadece sınırlı ölçüde azaltmaya yardımcı oluyor. Zira Almanya'daki mültecilerin çoğu, iç savaşın hüküm sürdüğü ya da insan haklarının ağır şekilde ihlal edildiği ülkelerden geliyor. Hükümetin göç anlaşmalarından sorumlu özel temsilcisi Joachim Stamp, "Bu nedenle Suriye ve Afganistan gibi ülkelerle bir göç ortaklığı geliştiremeyiz. Bunun yerine Alman hükümeti, bu ülkelerden mülteci kabul eden komşu ülkeleri desteklemeye çalışıyor" diyor. Türkiye'den gelen sığınmacılarda artış Federal Göç ve Mülteciler Dairesi'ne (BAMF) göre, Almanya'ya sığınan düzensiz göçmenlerin büyük çoğunluğu, yıllardır Suriye ve Afganistan'dan geliyor. Ayrıca Türkiye'den gelen sığınmacıların sayısı, son üç yılda bariz bir şekilde artarak yüzde 19'luk bir orana ulaştı. Almanya'nın göç ortaklığı imzaladığı ülkelerden Gürcistan ise bu listenin en alt sıralarında yer alıyor. Stamp, katıldığı bir televizyon programında, halihazırda göç otaklığı anlaşmaları imzalanan ya da kısa süre içinde imzalanacak ülkelerle ilgili şu bilgileri verdi: "Gürcistan ile anlaşmaya varmayı başardığımız için çok memnunum. Önümüzdeki haftalarda Moldova ile da benzer bir anlaşma imzalayacağız. Buna ek olarak, Fas ile Ocak ayı sonunda duyurulan göç ortaklığı da halihazırda uygulanıyor." Kontrolsüz göç yerine yasal göç Düzensiz göçle en yoğun mücadele eden AB ülkelerinden biri de İtalya. Bu kapsamda Roma hükümetinin, ülkeye göçü azaltmak için Arnavutluk ile imzalamaya çalıştığı anlaşma, her ne kadar "göç ortaklığı" olarak adlandırılsa da aslında bu şemaya pek uymuyor. Anlaşmaya göre AB üye adayı Arnavutluk'ta, bu bahar göçmenlerin kabul edileceği iki merkez kurulacak. Hatta bazı söylentilere göre sığınmacılar iltica başvurularını bu merkezlere yapmaya başladı bile. Almanya Kalkınma Bakanı Svenja Schulze, ülkede kalma hakkı olmayan göçmenlerin sınır dışı edilmesi gerektiğini savunsa da İtalya Başbakanı Meloni'ye kıyasla daha yumuşak bir üslup benimsiyor. Şubat ayı başında Nijerya'nın Nassarawa eyaletinde bir göç danışma merkezinin açılışında konuşan Schulze, şunları söyledi: "Göç, hayatın bir gerçeği. Bununla tüm tarafların, göçmenlerin, menşe ülkelerin ve göçmenleri kabul eden toplumların yararına olacak şekilde başa çıkmak zorundayız. DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim?