Türkiye Gıda Sanayii İş Sendikası, İstanbul Halk Ekmek fabrikası işçilerinin baskı ve sindirme politikasına maruz kaldığını ileri sürdü. Konu hakkında basın açıklamasında bulunan sendika, söz konusu durumu görüşmek için fabrika yönetiminden randevu aldıklarını ancak müdürün kendileriyle görüşmediğini ifade etti. Açıklamada, "Müdür, makam arabasını saklayarak, başka bir araçla adeta kaçarak fabrikayı terk etti" denildi.
Öte yandan Gıda-İş, bu sırada Öz Gıda-İş Sendikası yöneticileri tarafından taciz edildiklerini iddia etti.
Gıda-İş'in söz konusu basın açıklaması şöyle:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulu bulunan İstanbul Halk Ekmek AŞ iş yerinde örgütlü Hak-İş Konfederasyonu'na bağlı Öz Gıda-İş Sendikası'nın iş yeri temsilcileri ve üyeleri sendikamızla görüşme talebinde bulunmuş, gelen talep üzerine işçilerle toplantılar gerçekleştirilmiştir.
Yapılan toplantılar sürecinde sendikamıza üye olmaya başlayan İstanbul Halk Ekmek fabrikası işçileri üzerinde müdürler ve sendikanın yöneticileri tarafından baskı ve sindirme politikaları uygulanmaya başlandı, yapılan bu keyfi tutumu görüşmek üzere fabrika yönetiminden sendikamız tarafından randevu istendi.
11 Eylül Çarşamba günü görüşme yapmak üzere Cebeci işletmesine gittiğimizde ise fabrika genel müdürü bizimle görüşmedi, makam arabasını saklayarak, başka bir araçla adeta kaçarak fabrikayı terk etti. Görüşme talebimiz gerçekleşmeyince fabrikanın dışında üyelerimizi beklerken, daha önce fabrikanın içine girmiş olan Öz Gıda-İş Sendikası yöneticileri tarafından taciz edildik, sözlü sataşmalara ve hakaretlere maruz kaldık.
Yaşanan bu gelişmeler iktidar medyası tarafından “Gıda-İş ve CHP birlikte İstanbul Halk Ekmek Fabrikası'nı bastılar” başlığıyla haberlere konu edildi. (13 Eylül 2019 Takvim gazetesi ve a haber) Yalan ve yanlışlarla dolu haberler üretildi. Ama bizler yandaş medyayı tanıyoruz. Bugüne kadar gerçekleri nasıl çarpıttıklarını biliyoruz. Yalan, yanlı ve gerçek olmayan haberler yapan havuz medyası karşısında meşru ve hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz.
Sendikamız, sermayeden, siyasi partilerden bağımsız bir sendikadır. Hiçbir siyasal anlayışın gölgesinde örgütlenen bir sendika olmamıştır. Ancak ülkemizde demokrasi, barış, kardeşlik, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesinde, işçi sınıfının hak ve çıkarlarının korunması, geliştirilmesi mücadelesinde, tüm demokrasi güçleriyle yan yana gelmeye azami çaba göstermiştir ve göstermeye devam edecektir. Bu demokrasi güçleri içinde siyasi partiler de vardır ve olmaya devam edecektir. Biz mücadele ederken önce işçi sınıfına ve kendimize güveniyoruz.
Hiçbir belediye başkanının nüfuzunu ve siyasi partileri kullanmadık ve kullanmayacağız. Oysa bu konuda Öz Gıda-İş Sendikası'nın yöneticileri kırk dereden su getirip yıkansa yine temizlenemez, işbirlikçiliklerini gizleyemez. Bunun için uzağa gitmeye gerek yok. Öz Gıda-İş yöneticileri bize “Yüz binlerce sendikasız işçi varken, neden sendikalı iş yerlerine geliyorlar?” diye soruyor. Bizler, işçilerin talebinin olduğu her yere gitmeye devam edeceğiz. Çaykur’da çalışan binlerce işçi bu sürecin tanığıdır. Çaykur işçilerinin nasıl bir baskıyla Öz Gıda-İş Sendikası'na geçirildiği, bu sendikanın mevcut siyasal iktidar ve kurumları eliyle nasıl örgütlendiği, hangi siyasi partilerin gölgesinde yattığı ve büyüdüğü ortadadır. Binlerce Ülker işçisinin sendikanın ve patronun baskısı altında hangi koşullarda çalıştığını, iş yerinde sendikanın işverenle nasıl işbirliği yaptığını en iyi Ülker işçileri bilir. BİSKOT, UNO, Reform Gıda, Dankek iş yerlerindeki işçilerin neler yaşadığını en iyi işçiler bilir. İstanbul Halk Ekmek Fabrikasının işçilerinin, yıllardır işveren baskısı altında ve sendikanın yarattığı korkuyla nasıl üye kaldığını İstanbul Halk Ekmek işçileri bilir.
İşçileri sadece aidat veren üyeler olarak gören, işçilerin sırtından geçinen, şatafat yaşayan, işçileri örgütlemek yerine önce işverenlerden icazet alan sendikal anlayışı yakından tanıyoruz ve biliyoruz. Bu nedenle havuz medyası ve Öz Gıda-İş sendikasının yöneticilerinin bizim hakkımızda söylediklerinin kıymeti harbiyesi yoktur. Bizim için asıl olan İstanbul Belediyesi Halk Ekmek işçilerinin iradesidir. Fabrikada işçilere küfür ve hakaret eden yöneticilerin önünde eğilen Öz Gıda-İş Sendikası yöneticileri, işçilere verebilecekleri bir şey kalmadığını biliyor, bu yüzden sendikamıza saldırıyor ve dikkati başka yerlere çekmek istiyor.
Öz Gıda-İş Sendikasının resmi internet sitesinde yayımladığı açıklamada, 12 Eylül cuntası tarafından çıkarılan sendikal barajlar adeta savunulmuş, böylece gerçek niyetleri açığa çıkmıştır.
2013 yılında çıkartılan 6356 sayılı Sendikalar Ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası ile 24 bin üyemiz bir gecede yok sayılmış, sendikamız barajın altına düşürmüştür. Bu sürecin ise Öz Gıda-İş eliyle yapıldığı bilinen bir gerçektir.
Türkiye’de demokrasiyi, adaleti ve hukuku savunmayan, sendikal hak ve özgürlükler için mücadele etmeyen bir sendikal anlayışın, işçi sınıfına vereceği bir şey yoktur. İçinde bulunduğumuz siyasal iklimin olanaklarını kullanarak hormonlu büyümüş bir sendikal anlayış er ya da geç yenilmeye ve yok olmaya mahkûmdur.
Sendikamız hiçbir koşulda, çıktığı yoldan geri dönmeyecektir.
Seyit ASLAN DİSK/Gıda-İş Genel Başkanı