İnan Ketenciler
Ankara’daki Gezi Parkı protestolarında biber gazı kapsülüyle vurularak sağ gözünü kaybeden Çankaya Belediyesi işçisi Muharrem Dalsüren’i vurduğu öne sürülen polis, 4 Temmuz’da yapılan suç duyurusuna rağmen hala tespit edilemedi. Dalsüren’in avukatı Oya Aydın, müvekkilinin vurulduğu Sakarya Caddesi’nin onlarca MOBESE kamerası tarafından izlendiğini belirterek, Ankara Emniyeti’nin ihmalkar davrandığını savundu. Avukat Aydın, MOBESE görüntüleri ve Dalsüren’i vurduğu öne sürülen polisin kimlik bilgilerinin gelecek haftaya kadar savcılığa gönderilmemesi halinde görevi ihmalden suç duyurusunda bulunacaklarını ifade etti.
Oğlu yanındayken gözünden vuruldu
Çankaya Belediyesi’nde temizlik işçisi olarak çalışan Muharrem Dalsüren, 3 Haziran’da Ankara’daki Gezi Parkı eylemlerine destek gösterileri düzenlenirken Sakarya Caddesi üzerinde 11 yaşındaki oğluyla birlikte görevini yapıyordu. Üzerine zimmetli malzemeleri bir depoya bıraktıktan sonra yeniden dışarı çıkan Dalsüren, bu sırada caddeden geçmekte olan Akrep aracındaki bir polis tarafından biber gazı kapsülüyle gözünden vuruldu.
2 operasyon daha geçirecek
Kafatasının sağ kısmında çökme meydana gelen Muharrem Dalsüren, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yoğun bakım ünitesine kaldırıldı. Sağ gözünü kaybeden Muharrem Dalsüren, 1 hafta yoğun bakımda kaldıktan sonra taburcu edildi. 3 Haziran’dan bu yana iki kez ameliyat edilen Dalsüren’in tedavisi devam ediyor. Dalsüren’in tedavisi, yılsonuna kadar 2 operasyon daha geçirdikten sonra tamamlanacak.
‘Sağımdan kimse yürümesin istiyorum’
Gözünü kaybetmesinin kendisini psikolojik olarak olumsuz etkilediğini belirten Muharrem Dalsüren, yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Taburcu olduktan sonra belediye tarafından gece bekçisi olarak görevlendirildim. 40 yaşıma kadar çift gözle yaşadıktan sonra hayatıma bu şekilde devam edeceğimi kabul etmekte zorlanıyorum. Psikolojim bozuldu. Yolda yürürken sağ tarafımda kimsenin olmasını istemiyorum. Çünkü sağ tarafımı hissetmiyorum. Eşimin ve arkadaşlarımın solumdan yürümesini istiyorum.”
‘Gezi protestoları haklı bir tepkiydi’
Polis tarafından hedef gözetilerek vurulduğunu düşünen Muharrem Dalsüren, Gezi Parkı protestolarıyla ilgili olarak ise şunları söyledi: “Benim belediye görevlisi olduğum belliydi. Gaz bombalarının 45 derece açıyla atıldığı söyleniyor. Ama ben direkt hedef alındım. İnsanlar sokağa çıkmakta haklıydı, hükümete karşı birikmiş bir öfkeleri vardı. Gezi Parkı protestoları, hükümete karşı bugüne kadar biriken bir öfkenin patlamasıydı.”
‘Emniyet bir türlü tespit edemedi’
Dalsüren’in avukatı Oya Aydın ise, 4 Temmuz’da savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, memur suçlarına bakan savcının 12 Temmuz’da Ankara Emniyeti’ne, MOBESE kayıtları ile Dalsüren’i vuran polis memurunun kimliğinin tespit edilerek kendisine gönderilmesi talebiyle bir yazı gönderdiğini ifade etti. Adli tatilin bitmesinin ardından 3 Eylül’de savcı Hakan Büyükaba ile görüşen avukat Oya Aydın, Emniyet’ten bilgilendirme gelmemesi nedeniyle savcıdan tekit yazısı yazmasını talep etti. Tekit yazısı üzerine Ankara Emniyeti’nden savcılığa gönderilen yazıda, “konuyla ilgili araştırmanın sürdüğü, yapılan incelemelerin ardından gerekli bilgilerin savcılık makamına iletileceği” belirtildi.
‘Görevi ihmalden suç duyurusunda bulunacağız’
Dalsüren’in vurulduğu Sakarya Caddesi’nin Ankara’nın en işlek caddelerinden birisi olduğunu söyleyen Oya Aydın, “Yaşanan olay bir faili meçhul değil, gündüz vakti ve görgü tanıkları var. Sakarya Caddesi, Çankaya Belediyesi’nin olduğu, barların bulunduğu ve neredeyse her köşenin MOBESE kameralarıyla izlendiği bir yer. Bir cadde neredeyse 20 kamerayla takip ediliyor. Emniyet’in MOBESE kayıtlarını ve o gün orada görevli olan polis memurlarının kimlik bilgilerini göndermeyerek ihmalkarlık yaptığını düşünüyorum. Geciktirerek unutturmak istiyorlar. Diğer vakalarda da benzer olaylar yaşandı. Olay basına yansımadan Emniyet harekete geçmiyor. Savcılar da tekit yazılarını geciktirerek, bu ihmale ortak oluyor. Soruşturmanın yürütülmesi için gereken görüntü ve bilgiler gelecek hafta da savcılığa ulaşmazsa, Ankara Emniyeti’ne görevi ihmalden suç duyurusunda bulunacağız” diye konuştu.
Gezi olaylarında yaralananlar için platform
Öte yandan Muharrem Dalsüren, Gezi Parkı olaylarında gözünden ve vücutlarının çeşitli yerlerinden yaralananlar adına bir platform kurmaya hazırlanıyor. Türk Tabipler Birliği raporunun aksine Gezi Parkı olaylarının başlamasından bu yana 11 değil 20’ye yakın kişinin gözünü kaybettiğini savunan Dalsüren, bireysel hareket ederek sesini duyuracağına olan inancını kaybettiğini ve bu nedenle bir platform kurma kararı aldığını ifade etti. Dalsüren, 20’ye yakın kişiyle irtibata geçtiğini, yaralananlardan bazılarının platform kurma fikrine olumlu yaklaştığını, bazılarının ise “başlarına bir şey gelmemesi için” böyle bir oluşumda yer almayacağını söylediğini belirtti.