Gündem

Gezi'de eylemleri izleyen araştırma görevlilerine soruşturma

Marmara Üniversitesi yönetimi, Gezi eylemleri sırasında protestoları izleyen Hukuk Fakültesi araştırma görevlilerini fişlemiş

12 Mayıs 2014 19:53

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki araştırma görevlileri Dr. Figen Algül ve Can Özbaşaran’ın görevlerine ‘Gezi sırasında greve katıldıkları gerekçesiyle‘ son veren Marmara Üniversitesi yönetiminin, Hukuk Fakültesi’nde de benzer bir ‘uygulama‘ya gittiği ortaya çıktı. Üniversite yönetimi, Gezi eylemleri sırasında karşıt öğrenci grupları arasında çıkan gerilimi izleyen beş araştırma görevlisi hakkında soruşturma açtı.

 

Ortak payda, Eğitim-Sen üyeliği

 

Taraf’tan Tuğba Tekerek’in haberine göre, araştırma görevlilerinden ikisi hakkında “Öğrencilerle görüştüler” diye kamu görevinden atılma cezası isteniyor. Soruşturulan görevlilerden bir diğeriyse o gün okulda bile değildi. Araştırma görevlilerinin ortak özelliğiyse, Eğitim-Sen üyesi olmaları.

Habere göre, soruşturma konusu olan gerilim, Gezi eylemlerinin park ve Taksim Meydanı’ndaki polis müdahalesi sonrası tüm ülkeye yayıldığı 31 Mayıs günü Hukuk Fakültesi’nde yaşandı. Soruşturma dosyasındaki kamera kayıtlarına göre, öğrenci grupları yerleşkenin orta bahçesinin iki yanında toplanmış, iki grubun arasına çevik kuvvet dizilmişti. Bu sırada, Hukuk Fakültesi’nden araştırma görevlileri Dr. Tolga Şirin, Eren Paydaş, Hülya Dinçer ve Oğuz Dorken de olayları çevik kuvvetin yanında, iki öğrenci grubuna metrelerce uzak bir yerden izledi. Gruplar arasında fiziksel temas yaşanmazken, araştırma görevlileri 10 dakika sonra bahçeden çıktı; bu sırada Tolga Şirin cep telefonuyla 20 saniyelik video kaydı aldı.

 

'O gün okulda bile değildi'

 

Ancak daha sonra bir grup öğrencinin ‘taş, sopa, şişe ve kemerle saldırdılar’ iddiasıyla beş araştırma görevlisi hakkında soruşturma açıldı. Üstelik soruşturma açılanlar arasında o gün okulda bulunmayan, Dr. Ceren Akçabay da vardı. Akçabay’ın diğer araştırma görevlileriyle ortak özelliği, Eğitim-Sen üyesi olmaktı.

 

İddialar bir bir çürütüldü

 

Rektörlük ilgili dosyayı 11 Şubat’ta YÖK’e sevkederken, üç araştırma görevlisi hakkında cezaya gerek olmadığına karar verildi. Öte yandan, araştırma görevlileri soruşturma sırasında öğrencilere saldırdıkları iddiasını kamera kayıtlarıyla çürüttü; araştırma görevlilerinin öğrencilere saldıran grupta yer aldığını söyleyen bir özel güvenlik görevlisi de  savcılıktaki ifadesinde ‘görgüye dayalı bir tanıklığı olmadığını’ söyledi.

 

'Avukatlık yapamayabilirler'

 

Ancak Tolga Şirin ve Eren Paydaş için kamu görevinden çıkarılma cezası isteniyor. Gerekçe olarak da, ‘olaylar yatıştıktan sonra öğrencilerle görüşmek‘, ‘olayları cep telefonuyla kaydetmek‘ ve ‘öğrenci ve üniversite mensuplarını eğitimi sekteye uğratacak bir disiplinsizliğe tahrik ve teşvik etmek‘ gösterildi. YÖK 22 Mayıs’ta görüşeceği dosyada cezayı onaylarsa, Şirin ve Paydaş devlet ve vakıf üniversitelerinde çalışamayacak; avukatlık da yapamayabilecek.

 

‘Öğrencilerle görüşsek ne olur?’

 

Tolga Şirin yaşadıklarına şu sözlerle tepki gösterdi: “Yalan tanıklıklarla, komplo üreterek ¨Taş, sopa, kemerle saldırmışsın¨ diye soruşturma açılıyor, bir lekeleme harekâtı gerçekleştiriliyor. Bu tutmayınca “Ama solcularla görüşmüşsün” denerek ceza isteniyor. O gün herhangi bir öğrenci grubuyla görüşmedik, görüşüp görüşmediğimizi sormaya bile tenezzül etmediler. Ayrıca görüşsek ne olur?“

 

‘Makbul akademisyen tanımına uymayanlar tehdit görülüyor’

 

Eren Paydaş da, “… Daha önemlisi, ülkede yeni makbul akademisyen tanımına uymadığı düşünülen herkesin tehdit altında olduğunun ortaya çıkması. Başımıza gelenler, iktidarla bütünleşen ve keyfî yönetilen bir üniversite modelinin habercisi” dedi.