Gündem

Gezi'de başlayan aşk, Gezi'de dünya evine girecek

Gezi Parkı Direnişi sırasında revirde tanışanNuray Çokol ile Özgür Kaya, 20 Temmuz Cumartesi akşamı Gezi Parkı’nda, bütün çapulcuların davetli olduğu nikah töreniyle evleniyorlar

19 Temmuz 2013 20:15

Gezi Parkı Direnişi sırasında revirde tanışan “Çılgın Hemşire” lakaplı 32 yaşındaki Nuray Çokol ile “Yeşil Tişörtlü Adam” lakaplı 34 yaşındaki aktivist Özgür Kaya, 20 Temmuz Cumartesi akşamı tanıştıkları ve birlikte omuz omuza mücadele ettikleri Gezi Parkı’nda, bütün çapulcuların davetli olduğu nikah töreniyle evleniyorlar.

Mustafa Küçük'ün hurriyet.com.tr'de yayımlanan haberine göre, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün kıyacağı nikahta, çiftin şahitliklerini Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal ile Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Adnan Türkkan yapacak. Nikah sonrası çift ve davetliler, evlendirme dairesinin sahneye çevrilen otoparkında Yaşar Kurt, Boğaziçi Caz, Bulutsuzluk Özlemi ve Sokak Sanatçıları’nın vereceği konserle eğlenecekler.

 

Biri doktorluğu, biri hemşireliği bıraktı  

 

Hemşire Nuray Çokol, kan görmeye dayanamadığından ve doktorların hemşirelere hizmetçisi gibi davranmalarına katlanamadığından hemşirelik yapmayı reddetmiş ve konservatuar okuyarak oyuncu olmuş. Özgür ise Tıp Fakültesi’ni terk edip, elektrik elektronik konusuna merak sarmış bir aktivist.

 

Evini revire çevirdi

 

Hemşire Nuray, Gezi Parkı’na 600 metre mesafede oturuyor. 31 Mayıs sabahı Gezi Parkı’nda “İnsan öldürüyorlar” çığlıklarıyla güne uyanmış. Bir buçuk saat önce ayrıldığı parkın basılması sonrası çılgına dönmüş. Koşarak parka gitmek istemiş ancak annesi izin vermemiş. Bunun üzerine ‘Madem ben oraya gidemiyorum yaralıları buraya getirim’ deyip evini revire ilk çeviren kişi olmuş. Ertesi gün de annesini memlekete gönderip soluğu Gezi Parkı’nda almış.

 

'Göz teması kurmadan, karşılık beklemeden'

 

Özgür ve Nuray günlerce revirde iki üç cümleyi geçmeyen diyaloglarla flört ettiklerinin farkında bile olmamışlar. Özgür’le nasıl tanıştığını hatırlamayan Nuray, “Birbirimize üç metre mesafede saatlerce yaralılara yardım ederken birkaç cümleyi geçmeyen diyaloglarımız oluyordu. Bütün yorgunluğum bir yana kendimi ilk kez bu kadar yararlı hissettim. Kan revan içindeki insanlara yardım ederken de hiç kan tutmadı. 'Acaba bugün kahve içti mi?’ diye düşündüğüm an gidip, kahveyi yapıyor yanına bırakıp işime devam ediyordum. Göz teması bile kurmadan, hiçbir karşılık beklemeden” diyor.

 

'Bir şeye ihtiyacı olan var mı?'

 

Revirde yoğun günlerin yaşandığı, uykusuzluk ve yorgunluğun had safhada olduğu bir sırada Özgür’ün, “Bir şeye ihtiyacı olan var mı” diye bağırması, sinirleri zayıflamış ve yorgun düşmüş olan Nuray hemşirenin gayri ihtiyari olarak ‘Sevgiye ihtiyacım var’ demesiyle doruk noktaya ulaşmış. İşte o anda Özgür, Nuray’ın yanına gidip sarılmış. Özgür, bu sarılmanın bir erkeğin bir kadına sarılması gibi olmadığını, sonra da bunun bir geleneğe dönüştüğünü ve herkes birbirine sarılmaya başladığını söylediler. 

 

'Beş yıl sürse de buradayım'

 

Bir haftalığına Gezi Parkı’nda kalmaya gelen Özgür sonra Bulgaristan’a işinin başına dönmeyi planladığını belirterek, “15 yıldır hiçbir örgüte bağlı olmadan bir çok devrime katıldım, sahra hastanelerinde gönüllü sağlıkçı olarak çalıştım. Eğer Lübnan’da ölseydim b. yoluna gitmiş olurdum ama Gezi’de ölmek beni hiç korkutmazdı. Bir hafta diye geldiğim Gezi’de atmosfer beni o kadar etkiledi ki ilk günden söz verdim kendime. Beş yıl sürse de buradayım” diyor.

 

'Yeşil tişörtlü adam'

 

Nuray’ın bir yerden bulup üzerine geçirdiği reflektörün arkasında Sinem yazması nedeniyle uzun süre herkes revirde Nuray’ı Sinem diye çağırmış. Özgür’ü ise direniş boyunca üzerinde bir üniforma gibi giydiği yeşil tişörtü yüzünden herkes “Yeşil Tişörtlü Adam” olarak seslenmiş. Yoğun yağan bir yağmur sonrası Nuray Hemşire, sırılsıklam olan Özgür’e, “Derhal çıkar o tişörtü, senin hasta olmaya hakkın yok” demiş. Tişörtü Nuray’a veren Özgür, “O benim için çok değerli aman kaybolmasın” demeyi de ihmal etmemiş.

 

Başucundaki tişört

 

15 Haziran’da polisin Gezi Parkı’na müdahale etmesi sonrası Özgür, Nuray’a “Sen kaç ben sonra geleceğim” demiş sonra da alabildiği kadar sağlık malzemeleriyle birlikte parkı son terk edenlerden olmuş. Nuray, yine revire çevirdiği evinde yaralılara müdahale ederken Özgür de sokaktaki yaralıları güvenli bulduğu otellere taşımış. İlerleyen saatlerde Özgür Nuray’ın evinin yolunu tutmuş. Eve girince telefonu çalmış ve rahat konuşmak için Nuray’ın yatak odasına girmiş farkına varmadan. Yatağın başucunda gördüğü yıkanıp, kurutulmuş yeşil tişörtü görünce, o an anlamış. Sonra da bir bahaneyle Nuray’ı odaya çağırıp o an aşklarını itiraf etmişler ve bir daha hiç ayrılmamaya karar vermişler.