Gündem

Yolsuzluk savcısı Akkaş'a göre, polis Gezi'de orantılı güç kullanmış

İstanbul TMK 10'la yetkili Cumhuriyet savcılığınca yürütülen Gezi eylemleri soruşturması tamamlandı, 4’ü tutuklu 36 kişi hakkında 3 yıldan 58 yıla kadar değişen hapis cezası istendi

03 Ocak 2014 15:17

Savcı Muammer Akkaş'ın hazırladığı Gezi eylemleri iddianamesi kabul edildi. İddianamede, eylemlerin demokratik tepki sınırını aştığı ve polisin "orantılı güç" kullandığı ifade edildi. Savcı Akkaş iddianamede, eylemler sırasında "sivil vatandaşlar" ile "terör örgütü" üyelerinin ayrıştığı savına da yer verdi. İddianamede adı geçen 4’ü tutuklu 36 kişi hakkında, 3 yıldan 58 yıla kadar değişen hapis cezası istendi.

Hürriyet gazetesinden Ayşegül Usta'nın haberine göre, Gezi Parkı eylemlerine ilişkin, İstanbul Terörle Mücadele Kanunu'nun 10.'nun maddesinde belirtilen suçlarla ilgilenen Cumhuriyet savcılığınca yürütülen soruşturma tamamlandı. Aralarında Devrimci Karargah davasının sanıklarından Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) üyesi Ulaş Bayraktaroğlu’nun da bulunduğu 4'ü tutuklu 36 kişi hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 22’inci Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Sanıklar hakkında, 3 yıldan 58 yıla kadar değişen hapis cezaları istendi. İddianamede, sanıklara terör örgütü üyesi olmak, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurmak, terör örgütü propagandası yapmak suçları yöneltildi.

Bir süre önce yolsuzluk iddialarına ilişkin soruşturmadan alınan TMK 10’la yetkili Cumhuriyet savcısı Muammer Akkaş tarafından hazırlanan 95 sayfalık iddianamede 9 polis memuru ile Taksim’de faaliyet gösteren bir otelin müdürü de iddianamede mağdur olarak yer aldı.

 

'Demokratik tepkinin ötesine geçti'

 

Savcı Akkaş tarafından hazırlanan iddianamede Taksim Meydanı yayalaştırma projesi kapsamında Taksim Gezi Parkı’nda 28 Mayıs 2013’de başlayan protestolar, demokratik tepkinin ötesine geçerek terör örgütleri ve marjinal grupların yönlendirmesiyle terör örgütlerinin propagandalarına ve eylemlerine dönüştüğü ifade edildi. Kamu mallarına, özel mülkiyeye zarar verme, kamu görevlilerini aciz düşürme, güvenlik güçlerinin yaralanmasına sebebiyet verildiği öne sürüldü.

 

'Sivil vatandalar örgüt üyelerinden ayrıldı'

 

İddianamede, 11 Haziran 2013’de Taksim Meydanı’nda bulunan bayrak, flama ve posterlerin toplanmasına yönelik yapılan faaliyet sırasında 'terör örgütü' mensuplarının güvenlik güçlerine molotof kokteyli, taş ve sapan atmak suretiyle engellemeye çalıştıkları, Gezi Parkı katılan sivil vatandaşların Gezi Parkı’na çekilerek terör gruplarından ayrıştığı ifade edildi.

 

'Polis orantılı güç kullandı'

 

İddianamede, “Dünyada ülkemizi zor duruma sokmak, devletimizi itibarsızlaştırmak isteyen terör örgütlerinin istediği ortama son vermek, Atatürk Kültür Merkezi'nde ve Atatürk anıtındaki illegal pankart ve dövizleri indirmek amacıyla" güvenlik güçlerinin Taksim Meydanı'na girdiği ancak başlarını Devrimci Karargah örgütünün çektiği terör örgütü mensuplarının bombalı, molotoflu, havai fişekli saldırıda bulunduğu ve birçok polisin yaralandığı" belirtildi.

Defalarca uyarı anonsu yapan polisin, eylemcilere “orantılı güç" kullandığı belirtilen iddianamede, SDP  binasında yapılan aramalarda ele geçen belgelerin, “Gezi Parkı'ndaki ağaçların kesilerek yeşil alanın yok edilmemesi gibi masumane bir taleple meydanlara çıkan vatandaşları provoke ederek terör ortamı oluşturmak ve halkı kışkırtmak olduğu anlaşılmaktadır" ifadeleri kullanıldı.

 

Eylemlerin blançosu

 

İddianamede ayrıca şu ifadelere  yer verildi:

"Sol terör örgütlerinin öncülüğünde çeşitli mihrakların yardımları ile büyüyen olaylar provokatörlerin çağrıları ile gelen gruplar tarafından kitlesel bir şiddet eylemine dönüşmüştür. Sopa taş sapan havai fişek ve molotof kokteyliyle yapılan saldırıda 280 işyeri 103 polis otosu 259 özel araç, bir konut, bir polis merkezi, 5 kamu binası, 12 parti binası, reklam panoları, trafik levhaları, otobüs durakları, kaldırımlar, MOBESE kameraları, sinyalizasyon sistemleri, park ve peyzaj düzenlemeleri, aydınlatma direkleri, polis noktalarına zarar verilmiş, milyonlarca lira zarar meydana gelmiş, olaylar sırasında 915 vatandaş ve 514 güvenlik görevlisinin yaralandığı anlaşılmıştır."

Davanın ilk duruşması 15 Mayıs'ta Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde görülecek.