Gündem

Gezi davasında Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verildi

Karar oy çokluğuyla alındı

21 Mart 2022 10:03

Çarşı davasının ayrıldığı Gezi davasının duruşmasında 1602 gündür aşkın süredir tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın tutukluğunun devamına ve duruşmanın  2 Nisan 2022 günü görülmesine karar verildi. Karar oy çokluğuyla alındı. 

Karara bir hâkimin düştüğü muhalefet şerhinde, “Sanığın savunmasının alınmış olması, delillerin toplanmış olması, dosya kapsamı, delil durumu, dosyanın geldiği aşama, bu aşamadan sonra sanığın delil karartma ihtimalinin olmaması, sanığın tutuklulukta geçirdiği süre, tutukluluğun bir tedbir oluşu, tutuklulukta istenilen amaca 5271 sayılı CMK’nın 109. Maddesinde belirlenen adli kontrol tedbirlerinden bir veya birkaçının uygulanması ile ulaşılabileceği değerlendirilerek, sanığın durumuna göre ölçülü olmayan tutukluluğun devamı yönündeki çoğunluğun görüşüne katılmayarak, sanığa uygulanacak ölçülü bir veya birkaç adli kontrol tedbiri ile tahliyesi görüşündeyim” denildi. Başkan Özdemir, esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmadıkları için sanıklara ve müdafiilerine "son kez süre verilmesine" karar verdiklerini belirtti.

CHP Milletvekilleri Özgür Özel, Turan Aydoğan, Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, Onursal Adıgüzel ve Mahmut Tanal ile HDP Milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Saruhan Oluç, Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, TİP milletvekili Ahmet Şık duruşmayı izlemeye gelen isimler arasındaydı.

Karar sonrası açıklama yapan avukat Evren İşler,Bugüne dair söylenmesi gereken en önemli söz şu Gezi 9 senedir yargılanıyor ama aslında yargılama faaliyeti yapılmıyor. Soyut istinatlarla başlatılan soruşturmalar, düzenlenen iddianamelerle yargılama süreci yaşanıyor. Toplanılması gereken bir tek delil dahi toplanmamış." dedi.

İşler,  "İstinaf mahkemesinin işaret ettiği, yapılmasını zorunlu gördüğü eksiklikler dahi giderilmeden bir anda hızlıca karara gitme yöntemi seçildi. Siyasi yönlendirmelerle yürütülen yargılama sürecinde yeni bir siyasi dönemece geldiğimizi görüyoruz. Esas hakkında mütalaa metnine baktığınızda da aslında yeni bir tarih tezini, siyasi iktidarın Gezi’ye, toplumsal muhalefete nereden baktığını bir kez daha görmek gerekir. Hiçbir yargılama faaliyeti yapılmadan göstermelik ara kararlarıyla ilerleyen bir yargılama faaliyetinden bahsediyoruz.  Gezi umutlu direniştir." diye konuştu. 

"Haksızlığa uğradığı ispat edilmiş ve karar verilmiş Osman Kavala ile ilgili gereğinin yapılmaması kabul edilemez"

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Biz bu filmi daha önce iki kez izledik. Daha önce Gezi beraat etmişti. Kendisini her şeyin üzerinde gören birisinin, Recep Tayyip Erdoğan’ın aklında, zihninde Gezi mahkûm edildiği için Gezi üçüncü kez yargılanıyor. İnsanların masumiyetlerini ispat etmeleri için daha ne yapmaları gerekir bilmiyoruz. Hâkimlerin beraat verdiği bir davada sanıkların beraat edemediği bir ülke noktasına getirdiler Türkiye’yi." ifadesini kullandı. 

Hâkimlerin serbest bıraktığı Osman Kavala’nın üstünde 7 saat demir kapılar hukuksuzca kapanıyor, başka bir dava açıyorlar, o davadan tutukluyorlar. Bu keyfiyetten başka bir şey değildir. Bu Türkiye’y, dünyaya rezil etmektir. AİHM’in kararları uluslararası anlaşma gereğidir. Haksızlığa uğradığı ispat edilmiş ve karar verilmiş Osman Kavala ile ilgili gereğinin yapılmaması kabul edilemez." düşüncesini dile getirdi. 

4 Mart’ta esas hakkında mütalaasını sunan savcı, Kavala ve Mücella Yapıcı hakkında “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti.Mütalaada, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi hakkında ise darbeye teşebbüs suçunu “yardım eden sıfatıyla” işledikleri gerekçesiyle 20 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Mütalaada ayrıca yurt dışında bulunan sanıklar Henri Barkey, Pınar Öğün, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Mehmet Ali Alabora, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi hakkındaki dosyanın ayrılması talep ediliyor.

Duruşma salonunda yaşananlar 


Osman Kavala Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla cezaevinden duruşmaya katıldı. 

Mahkeme başkanı, esas hakkındaki mütalaanın celse arasında sunulduğunu söyledi. Söz hakkı verilen duruşma savcısı mütalaayı tekrar ettiğini belirtti. Emniyet Müdürlüğü avukatı, tüm sanıkların cezalandırılmasını istedi.

Yargılanan kişilerden Can Atalay, usul ile ilgili, "Biz ısrar etmeseydik heyetiniz bozmaya ilişkin beyanımızı bile almayacaktı. Bozmaya ilişkin beyanlarımızı ısrarla 'savunma' diyerek aldınız.  Yargılama faaliyeti olarak ne yaptınız? Çarşı davasıyla ilgili kurduğunuz ara karar, adli tıpa yazdığınız yazı, bozmaya ilişkin beyanlarımızın alınması, Kavala'nın tutukluluk durumuna ilişkin olarak avukatların beyanı... Sadece bunları yaptınız." beyanında bulundu. 

"2014'te kulağımıza ulaştırılan duyumlara rağmen bu ülkeden gitmedik"

Atalay şunları söyledi: 

"Birazdan söyleyeceğim taleplerin reddi olamaz. Biz süre talep etmiyoruz. Biz Gezi'yi savunduk, savunmaya devam edeceğiz. 2014'te kulağımıza ulaştırılan duyumlara rağmen bu ülkeden gitmedik.

Biz bu yargılamayı uzatmıyoruz. Önceki duruşmada bize yurtdışına çıkış yasağının konulmamasını "ahlaksız teklif" olarak nitelemiştim. Bunun manası "Gidin, elimizi rahatlatın, hızlıca karara gidelim" demekti. Biz bunu elimizin tersiyle iteriz.

"Biz çiğ yemedik, o yüzden karnımız ağrımıyor"

İnsan utanacağı hiçbir şey yapmamalı. Biz çiğ yemedik, o yüzden karnımız ağrımıyor.

"Bir düğmeye basıldı, Gezi davası bozuldu"

Bir düğmeye basıldı, Gezi davası bozuldu. Bir düğmeye basıldı, Yargıtay 16. Ceza Dairesi kendi dosyasında bulunmayan, Gezi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirterek Çarşı davasını bozdu. 30. ACM alelacele dosyayı size gönderdi.

Bir üyenizin şerhiyle dosyalar birleştirildi, bir düğmeye basıldı, esas hakkında mütalaa açıklandı. İstinaf kararı gerekleri yerine getirilmeden nasıl hükme gidiyorsunuz? Yargıtay 16. Ceza Dairesinin bozma kararı ne oldu?

Biz nereye gitsek peşimizden gelen savcı Edip Şahiner ve temsil ettiği siyasi kadro bu sefer çok daha ince (!) çalışmış, iddianamenin ve ilk esas hakkında mütaalanın yüklerinden kendilerini kurtarmaya çalışırken tarafımızca suçüstü yakalanmıştır.

"Canınızın istediğini canınız istediği zaman söyleyip istemediği zaman vazgeçip başka bir şey söyleyemezsiniz!"

Yağma yok! Canınızın istediğini canınız istediği zaman söyleyip istemediği zaman vazgeçip başka bir şey söyleyemezsiniz! Ceza yargılaması işkence ile delil elde etme dönemini yaşandı, ceza yargılamasının anahtarının AKP seçkinleri tarafından Fethullahçı çeteye anahtar teslim emanet edildi, delil imal edildi. Bu yargılama ile “delilsiz” delile ihtiyaç duyulmayan yargı dönemi mi başlıyor?

Ortada delil yok, akla ziyan komplo teorileri var. Heyetiniz eğer bir provokasyon arayacaksa birilerinin bizi (o da sadece bir kaç kere) telefonla aramasına değil Fethullahçı çete mensubu polis şeflerinin halka zulüm provokasyonuna bakmalıdır!

"Biz bu ülkeden gitmeyeceğiz, biz bu ülkeye yüreğimizle bağlıyız"

İddianamenizde iddialar sıralanmış ama bunlarla ilgili usulü işlemler tamamlanmadan nasıl mütalaa aldınız, biz nasıl savunma vereceğiz? Yargılatmayı uzatma iddiasını kabul etmiyoruz. Biz bu ülkeden gitmeyeceğiz. Biz bu ülkeye yüreğimizle bağlıyız.

"Mütaalanın 6. sayfasında bahsedilen 5 DVD’yi kim gördü, kim inceledi?"

Mütaalanın 6. sayfasında bahsedilen 5 DVD’yi kim gördü, kim inceledi? Bu görüntüleri kim kaydetmiş? Bu görüntüler hangi hukuki dayanak ile elde edilmiş de biz ona delil diyoruz? Bu dijital delillere sonradan müdahale olup olmadığına baktınız mı?

Atalay'dan mahkeme heyetine: Siz hukuk adına konuşmayın, siyaset yapın!

Siz hukuk adına konuşmayın, siyaset yapın! Savcı, Fethullahçı polislerin eylemini sahipleniyor. 15 Haziran'dan önce telefon konuşması yok, çünkü bizim lehimizedir o konuşma. Fethullahçı Nazmi başlatıyor soruşturmayı imzasız rapora dayandırıyor.

Fethullahçılar zulüm olup yağdılar. Bunu herkes gördü. Bunları araştırmadan nasıl iddianame hazırlar, nasıl esas hakkında mütalaa verirsiniz?"

Gezi davası İstanbul ACM'deydi. Biz orada yargılanmaya başladıktan bir süre sonra muhalefet şerhleri dikkat çeken ve bence bize ceza vermeyeceği belli olan mahkeme başkanı el çabukluğu ile bizim dosyadan alındı.

30 ACM başkanı Mahmut Bey inatla şerh yazmaya başladı, beraat kokusu aldım. Hemen değiştirildi.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 yıldır ne zaman canı sıkılsa Gezi diyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 yıldır ne zaman canı sıkılsa Gezi diyor, Gezi'deki dava diyor. Bu dosyadan ceza çıkmak durumunda. Bu dosya sürekli gündemde. Geçtiğimiz hafta çıkan haberlerle ilgili kısmi tensip geldi ama Beştepe'de bu davayla ilgili toplantı yapıldığı Adalet Bakanı Gül'ün fikri kabul edilmediği için istifa ettiğini biliyoruz. Bunu tekzip edemediler.

Bu denge içinde geçen gün İçişleri Bakanı açıklama yaptı. Heyetiniz Soylu hakkında suç duyurusunda bulunacak mı? Yargılamayı etkilemenin daha bariz bir örneği yok.

Soylu'nun peynir ihracatçıları ile ilişkisiyle ilgilenmiyorum.Benimle, Mücella abla ve Tayfun ile ilgili beyanda bulunmaktan men ediyorum ve sizin de suç duyurusunda bulunmanızı istiyorum.Eğer bu talebimi redderseniz karar tümüyle politik olacaktır.

Can Atalay'ın ardından konuşan Kavala'nın avukatı Köksal Bayraktar, "Siz bir tane bile tanık dinlemediniz, tevsii tahkikat taleplerini bir kenara ittiniz. Yasal olarak sizin sanıkları dinleme hakkınız bile yok." dedi.

Bayraktar şu ifadeleri kullandı:

"30 ACM'de verilen sanık ifadelerini tekrar ettirdiniz, başka hiçbir şey yapmadınız, işin esasına girmediniz. Doğrudan karara gitme amacındasınız.Müvekkilim usul hükümleri karşısında yalpalayan bir mahkeme karşısında 4 yıldan fazladır tutuklu.

Hiçbir davada olmayan bir şeyle karşı karşıyayız. Savcılık olmasına rağmen bakanlar bu davaya müdahil oluyor. 700 kişi müştekiyiz diyor, bunların biri dahi mahkemeye getirilmiyor.

Durum buyken karara gitmek doğru değil. Davayı yerinde muhafaza etme kararından geri dönülmesin, geri dönülmeyecekse tevsii tahkikat yürütülmesini, Barkey'in kaldığı otelin tespit edilip Nimet Çubukçu'nun dinlenmesini talep ediyorum."

Köksal Bayraktar'ın ardından sanık Ali Hakan Altınay'ın avukatı Tora Pekin, "Dosyaya getirilen ve tartışılan hiçbir delil yok, delillerin toplanması taleplerini reddetiniz. Bir tek delilin konuşulmadığı dosyada karara gidilmesi hakkında ne düşünürsünüz?" diye konuştu. 

Avukat Tora Pekin, AİHM'in Türkiye'ye dosyanın kapsamlı olması gerekçesiyle savunma için toplamda 6 ay süre verdiğini hatırlattı ve esas hakkında savunma için süre talep etti. 

"Kesintiler olan tapelerin kararları ve ses kayıtları yok"

Can Atalay, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman'ın avukatı Evren İşler,  "Hem iddianamenin hem de esas hakkında mütalaanın dayanağı olan tapelerle ilgili sorunlar var. Kesintiler olan tapelerin kararları ve ses kayıtları yok. Bunlar olmadan işlem yapılması mümkün değil.  Ne yaparsanız yapın, nasıl kıymetlendirirseniz kıymetlendirin bu kararlar hukuka uygun hale gelmeyecek. Kararların ve ses kayıtlarının dosyaya getirilmesini istiyoruz." değerlendirmesini yaptı. 

Benim müvekkilim kaçak değil. Anayasadaki hakkını kullanarak yurt dışına yerleşmiştir. Mahkeme İstinabe ile ifadesinin alınmasına karar vermek yerine hakkında yakalama çıkarmıştır" diyen İnanç Ekmekçi'nin avukatı Aynur Tuncel Yazgan, müvekkilinin sözlülük ilkesi gereğince ifadesinin alınmasını istedi.

Çiğdem Mater'in avukatı Hürrem Sönmez, "Mütalaada 'anlaşılmıştır' ile biten cümleler var. Müvekkilim ile ilgili 'Gezi kalkışmasının başarısız olması sonucu belgeselin yarım kaldığı anlaşılmıştır' denilmiş. Ben avukatı olarak neden çekmediğini bilmiyorum. Siz nereden anladınız?  Hukukla bağlı bağımsız mahkemelerin yargılama yapacağına inanıyoruz hâlâ. Müvekkilin ‘Ermenistan Erivan film festivaline götürülen ve hükümeti yıkmak için çektiği’ iddia edilen videonun ne olduğunun tespit edilmesini ve iddia makamının iddiasını somutlaştırmasını talep ediyoruz." dedi.

Yiğit Aksakolu’nun avukatı Serdar Laçin esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmak için süre talep etti. Avukat Laçin ayrıca tevsii tahkikat talebinde bulundu.

Avukat Kazan'ın ses kaydını dinletme talebi kabul edilmedi

Yiğit Aksakoğlu'nun avukatı Aslı Kazan, soruşturma dosyasında imzası bulunan üç hâkimin Fethullahçı yapıya mensup olduğunu hatırlattı. Ses kayıtlarının da eksik olduğunu söyleyen avukat Savcı, Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti, bu yolla çarpıtma yapıldığını belirtti. Kazan ses kaydını dinletmek istedi, mahkeme başkanı kabul etmedi. 

Osman Kavala, "Taleplere katılıyorum ve bunlarla ilgili kararınızı bekliyorum." dedi. Taleplerle ilgili görüşü sorulan duruşma savcısı Edip Şahiner süre taleplerinin kabulüne karar verilmesini istedi. Savcı Şahiner Osman Kavala'nın tutukluluk halinin de devamına karar verilmesini talep etti.

Osman Kavala: Casusluk suçundan tutuklanmış olduğumun hukuksuz olduğu aleni hale gelmiştir

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mesut Özdemir'in savcının görüşüne ilişkin beyanını sorması üzerine Osman Kavala  şunları söyledi: 

Beraat ettikten ve tahliye kararı verildikten sonra iki ayrı suçtan tutuklandım. Barkey ile görüşmelerle ilgili herhangi bir somut bilgi ve belge de konmadı dosyaya. Bu görüşmeler sadece birbirine yakın baz istasyonundan gelen sinyale dayanıyordu. Casusluk suçundan tutuklanmış olduğumun hukuksuz olduğu aleni hale gelmiştir. Özellikle ‘casusluk’ suçlamasına dair ne ortada temin edilmiş bir bilgi var, ne de iddia makamı bu bilginin ne olduğunun araştırılmasına dair bir çaba. Casusluk suçlamasının kurucu unsurunun var olmadığını, bu husus var olmadan böyle bir suçlama yapılması tamamen hukuk dışıdır.

Osman Kavala'nın avukatı Tolga Aytöre, "2 yıldır casusluk suçlamasıyla ilgili tutukluluğun devamını istiyorsunuz. Bu suçlama hiçbir suçun unsuru olamaz. Bu yargılama siyasi baskı altında yapıldığı için güvenmiyoruz. Siyasi bir coşkuyla yazılmış bir mütalaa bu. Bu iddianame ve mütalaanın ayak izlerine basmayın, aldatılıyoruz. Bu çok uzun sürmez, hukuktan uzaklaşanların çok da uzağa gidemediğini gördük. Karar, takdir heyetinizin" dedi.

"Osman Kavala ile tahliye ve beraati yan yana yazmaktan korkuyorlar"

Kavala'nın avukatlarından İlkan Koyuncu beyanında şunları kaydetti:

"Osman Kavala ile tahliye ve beraati yan yana yazmaktan korkuyorlar. Bizim dosya ilk geldiğinde bir tanık vardı, onu hiç dinlemediniz. Yargıtay kararına uydunuz mu, direndiniz mi anlamadık. Sorgusu yapılan tanıkların tekrar sorgusunu yaptınız, bunu neden yaptınız? Bir insanı casuslukla suçlayarak vatan haini ilan ettiniz. Mütalaada bu suçlama başka bir suçun unsuru haline getirildi"

Kavala'nın avukatlarından Köksal Bayraktar, "Bir insanı casuslukla suçlayarak vatan haini ilan ettiniz. Mütalaada bu suçlama başka bir suçun unsuru haline getirildi.  Ölçülülük işlenen fiile göre tespit edilir diyor AİHM. Müvekkilimiz hangi fiili işlemiş? Hangi suçun vasıf ve mahiyeti? Biz burda 3 ayrı suçlamadan yargılanıyoruz" diye konuştu.  Köksal Bayraktar tahliye talep etti. 

Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verildi. 

Dava öncesi Çağlayan Adliyesi'nde açıklama

Gezi Dayanışması, duruşma öncesi Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya çok sayıda siyasi parti temsilcileri ve STK katıldı. Açıklama yapan Akif Burak, “Gezi, ülkemizin toplumsal tarihinin en parlak ve onurlu sayfasıdır. Gezi Direnişi Anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen, hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla, üçüncü kez yargılanmak isteniyor. Toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılmak, karalanmak isteniyor. İstedikleri sadece bu değil. Gezi'nin Haksızlığa, adaletsizliğe, keyfiliğe, dayatmaya, baskıya karşı direnmenin adı olduğu, bir parktan tüm ülkeye ve dünyaya yankılanan; kente, doğaya, yaşama sahip çıkanların hep bir ağızdan, bir arada söyledikleri şarkı olduğu unutturulmak isteniyor” dedi.

 

Dava süreci

Gezi Parkı eylemlerine ilişkin aralarında iş adamı Osman Kavala, gazeteci Can Dündar, Ayşe Mücella Yapıcı ve oyuncu Mehmet Ali Alabora'nın da bulunduğu 16 sanığın "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan yargılandığı dava, 18 Şubat 2020'de karara bağlanmıştı. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tutuklu sanık Osman Kavala'nın da aralarında olduğu 9 sanığın beraatına, firari sanıklar Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi ve Mehmet Ali Alabora'nın ise dosyalarının ayrılmasına hükmetmişti. Savcılığın yerel mahkemenin kararını istinafa taşımasının ardından İstanbul Bölge Adliye 3. Ceza Dairesi 22 Ocak 2021'de 9 sanık hakkındaki beraat kararını bozmuştu.

Bozma kararının ardından İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 28 Nisan 2021'deki duruşmada bu dava ile yakalamalı sanıklar Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi'nin dosyasının birleştirilmesine karar vermişti. Bunun yanı sıra Osman Kavala ile Henri Barkey'in FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin 'Anayasa'yı ihlal' ve 'Devletin gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etme' suçlarından İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandıkları davanın Gezi Parkı ana davasıyla birleştirilmesine karar verilmişti.

Öte yandan Gezi Parkı olaylarına ilişkin Beşiktaş'ın taraftar grubu Çarşı üyelerinin de aralarında bulunduğu 35 sanık hakkında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince verilen karar Yargıtay tarafından bozulmuştu. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Gezi Parkı olaylarına ilişkin dava ile Çarşı davası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun belirtildiği kararda, 'örgüt üyeliği suçunun özelliği nazara alınarak, her iki dosyanın birleştirilmesi tarafına gidilmesi, sanıkların hukuki durumlarının buna göre takdir ve tayini gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma neticesinde beraatlarına karar verilmesinin bozma nedeni sayıldığı vurgulanmıştı.

Davalar verilen bozma kararlarının ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde birleştirilmişti.

21 Şubat'ta görülen duruşmada Çarşı davasının Gezi Parkı davasından ayrılmasına karar verildi.