T24 - Kitabında emniyette cemaatçileri yöneten bir imamdan söz eden Hanefi Avcı, Genelkurmay'da ve MİT'te de bir imam olduğunu söyledi. MİT’tekinin kod adı “Sinan Bey”.
“Haliç’te Yaşayan Simonlar; Dün Devlet Bugün Cemaat” adlı kitabıyla büyük tartışma yaratan Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Gülen cemaatinin adliyeden emniyete kadar kamuda kilit noktaları tuttuğunu öne sürdü.
Avcı bu yapının “ideolojik ve hiyerarşik birlik” olduğunu iddia etti. Radikal gazetesinin haberine göre cemaati “derin devlet” olarak görmeyen Avcı, bu konuda, “Ben bir örgütün devlete sızması ve devlet içinde hareket etmesi diye yorumluyorum. Ama o bakış açısıyla öyle yorumlanabilir. Adını iyi koymak lazım. Emniyette, adliyedeki olaylar hukuki, adli değildir, örgütsel faaliyettir. Daha çok devletin kurumlarını kullanıyor diye bakmak lazım” görüşünde.
Avcı, emniyetteki cemaat örgütünün AKP iktidarının başladığı 2003 öncesi ve sonrası diye iki döneme ayrıldığını öne sürerek, “Daha barışık ve pasif bir örgüt varken şimdi aktif operasyon yapan bir örgüt” diye konuştu.
Avcı, bu örgütün TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen ‘basit suç örgütü’ mü, yoksa ‘anayasayı ihlal’ başlığında düzenlenen, ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ gerektiren ‘yasa dışı örgüt’ olarak mı ele alınması gerektiği sorusuna, “En azından TCK 220’ye oturur ama diğer boyutuna biraz daha bakmak lazım” diyerek, TCK 309’u işaret etti.
Kitabında, emniyeti ‘Kozanlı Ömer’ adlı ‘imamın’ yönettiği savına yer veren Avcı, aynı şekilde TSK ve TBMM’nin de ‘imamları’ bulunduğunu iddia ediyor.
Kozanlı Ömer’i görmediğini ama bildiğini açıklayan Avcı, onu sadece bilmesi gereken insanların bildiğini de ekliyor. MİT’in içinde de bir imam olduğunu iddia eden Avcı, kod adının “Sinan Bey” olduğunu söylüyor.
‘Meclis'te de imam var'
Hanefi Avcı bütün imamların sivil olduğunu, resmi güç içinde bulunan kişinin imam olamayacağını da sözlerine ekliyor. İmamların hepsinin Türkiye’de olduğunu anlatan Avcı, Meclis’teki imamla ilgili olarak da, “Milletvekillerini idare eden, onlarla ilgili koordinasyonu sağlayan, sorunlarına bakan öyle kişiler var diye biliyorum” dedi.
Avcı, bir kanıt gösteremediği iddiasını ilişkin, kanıtların bulunabileceği adresleri işaret ettiğini belirtiyor. Kendisinin başka isimle ve IMEI numarasından İstanbul İstihbarat Şubesi’nce dinlenildiğini ve bu yönde bir şikâyet dilekçelesi verdiğini anımsatan Avcı, şöyle diyor;
“İmzasız ihbar mehtuplarıyla devletin dev sistemi çalışırken ben adres, yer, nokta veriyorum. Şu tarih ve sayılı mahkeme kararı incelenirse gözükecektir diyorum, denetlenmiyor. İçişleri Bakanı yapmıyor. İşte, size 5 bin delil! Gidin inceleyin. İnsanların ismi değiştirilerek dinleme kararı alınmış. Bu kararla kimlere santaj, sabatoj yapıldığını bulacaksınız. Adresi veriyorum, gidip almıyorsunuz.”
Ceza soruşturması bilgi verecek
Avcı, hakkındaki soruşturmanın, ortaya attığı iddialarla ilgili değil, kitap yazmasına ilişkin olduğunu tahmin ettiğini söylüyor. Ancak bir ceza soruşturması açıldığı takdirde, kurumlara atanan ‘imamların’ isim ve nitelikleri de dahil olmak üzere, elindeki bilgi ve belgeleri paylaşacağını belirtiyor.
‘İlk operasyon Şemdinli davası'
Avcı, cemaatin yargıya yönelik ilk operasyonel müdahalesinin Van’da Savcı Ferhat Sarıkaya eliyle açılan Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Şemdinli davaları olduğunu belirtiyor. Kitabında, Şemdinli iddianamesinin Sarıkaya tarafından yazılmamış olabileceğini iddia eden Avcı, eski savcının takibata uğraması gerektiğini de vurguluyor.
Avcı, orduda hükümete müdahaleye şartlanmış darbeci eğilimlerin olabileceğine dikkat çekmekle birlikte Ergenekon soruşturmasına kuşkulu yaklaşıyor: “Ortada böyle zihniyet etrafında örgütlenmiş insanlar olabilir. Ama eylemleriyle ilgili hiçbir şey anlatılamaz veya anlatılanlar kesinlikle o olamaz. Bu delilerle bu söylenemez.”
Avcı, delillerin sağlıklı olduğundan tereddüt duyduğunu, eldeki belgelerin yeniden ayıklanması ve incelenmesi gerektiğini kaydediyor.