Gündem

Gelecek Partisi: Şiddetten etkilenen kadınların korunması yükümlülüğü, Koronavirüs kapsamında alınacak tedbirler ile ortadan kaldırılamaz

01 Haziran 2020 00:50

Gelecek Partisi'nin Kadın Politikaları Başkanlığı, kadına şiddete yönelik "Orda dur" başlıklı bir bildiri yayımladı. Bildiride "Şiddet uygulayanların sağlığı, şiddet görenlerin yaşam haklarından ve fiziksel ve ruhsal bütünlüklerinden hiçbir şekilde üstün tutulamaz" ifadelerine yer verilirken ilgili bakanlıkların duyarsızlığına da dikkat çekildi. Bildiride, aynı zamanda şiddet mağduru kadınların devlete yaptığı yardım çağrılarının karşılıksız kaldığına da değinildi. Yayımlanan metinde, HSK'nın aldığı tedbirin, Koronavirüs önlemleri içerisinde değerlendirilmesinin hatalı olduğu vurgulanırken, içişleri ve adalet bakanlarının sessiz kalmasının "HSK'nın, 30 Mart 2020 tarihinde 'Covid-19 Kapsamında İlave Tedbirler' başlığı ile yayınlanan genelgesiyle ilgisi var mıdır?" ifadeleri kullanıldı.

Bildiride "Doğrudan, ya da dolaylı olarak şiddete maruz kalan, şiddete maruz kalma tehlikesi altında bulunan ya da şiddetten etkilenen kadınların korunması yükümlülüğü, Koronavirüs salgını kapsamında alınacak tedbirler ile ortadan kaldırılamaz, ya da bu tedbirler göz önüne alınarak değerlendirilemez" denildi.

İşte Gelecek Partisi'nin kadına şiddete yönelik yayımladığı manifestonun tam metni:

"Kadına yönelik şiddet vakalarında son günlerde ciddi bir artış gözlenmektedir. Sadece geçtiğimiz hafta içinde 6 kadın eşi, sevgilisi ya da yakınları tarafından gördüğü şiddet sonucunda hayatını kaybetmiştir.

Şiddet olaylarını rakamlar üzerinden değerlendirmek ne kadar acıysa, şiddet neticesinde hayatının kaybeden kadınların sessiz çığlıklarını duyurmak üzere devletten yardım istediği halde, hayatlarını kaybetmiş olmaları da o kadar acıdır.

"Bakanlığın sessiz kalmaya devam etmeleri de dikkat çekici"

Gerçekleşen bu cinayetlere rağmen, en küçük adli vakalarda dahi ekranlarda demeç vermesine alıştığımız İçişleri Bakanı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlarının sessiz kalmaya devam etmeleri de dikkat çekicidir.

Mart ayı başında, İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanan verilerde yılın ilk ayında yaşanan olaylarda 2019 yılının ilk çeyreğine oranla ciddi bir azalma olduğu belirtilmişti. Ancak Nisan ve Mayıs ayında karşılaştığımız tablo geçen yıla oranla gerçekleşen artışın resmidir.

Gelecek Partisi Kadın Politikaları Başkanlığı olarak soruyoruz; başta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı olmak üzere, İçişleri ve Adalet Bakanlarının yaşanan kadın cinayetleri karşısında suskun kalmalarının, HSK'nın, 30 Mart 2020 tarihinde "Covid-19 Kapsamında İlave Tedbirler" başlığı ile yayınlanan genelgesiyle ilgisi var mıdır?

Bahse konu genelgenin 10. Maddesinde, "6284 Sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerin korona virüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerektiğine" ibareleri yer almaktadır.

6284 sayılı kanunda sayılan tedbir kararları, şiddet faillerinin sağlığı göz önünde tutularak verilemez. Faillerin uzaklaştırılması, onlara mekân sağlanması ve olanakların geliştirilmesi devletin yükümlülüğüdür.

Şiddet uygulayanların sağlığı, şiddet görenlerin yaşam haklarından ve fiziksel ve ruhsal bütünlüklerinden hiçbir şekilde üstün tutulamaz.

Bu anlamda doğrudan, ya da dolaylı olarak şiddete maruz kalan, şiddete maruz kalma tehlikesi altında bulunan ya da şiddetten etkilenen kadınların korunması yükümlülüğü, Koronavirüs salgını kapsamında alınacak tedbirler ile ortadan kaldırılamaz, ya da bu tedbirler göz önüne alınarak değerlendirilemez.

"Bakanlıklardan açıklama talep ediyoruz"

HSK'nın aldığı söz konusu tedbir, kadınların başvurabilecekleri en önemli koruyucu ve önleyici tedbir mekanizmasını ciddi ölçüde zayıflatmaktadır.

Gelecek Partisi olarak, şiddetin her türlüsünü reddetmekle beraber, ülkenin her yerinden kadınlarımızın ölüm haberleri gelirken sessizliğini koruyan ilgili Bakanlıklardan açıklama talep ediyoruz.

Şiddeti uygulayanlardan olmadığımız gibi, şiddete karşı sessiz kalanlardan da olmayalım. Kadına karşı şiddetin emaresini gördüğümüzde ORDA DUR diyelim.

Hep beraber sesimizi yükselttiğimiz zaman, kadınlarımız daha güvenli bir ülkede yaşıyor olacak. Sessiz kalırsak kendi kadınlarımız ve kızlarımız da bu şiddete maruz kalacak.

Şimdi sesimizi yükseltme ve kadına karşı şiddete DUR deme vaktidir."