Gündem

'Gaziantep'te ölenlerin arasındaki küçük çocuk şimdi neden yok?'

Ezgi Başaran: Gaziantep'te ölenlerin arasında dedesinin elini tutup bankamatiğe gitmekte olan küçük bir çocuk da vardı. Şimdi bize anlatın, o niye artık yok?

22 Ağustos 2012 14:26

Ezgi Başaran

(Radikal, 22 Ağustos 2012)

 

Onurlu davalara, ahlaklı duruşlara geçmiş olsun

 

Gaziantep’te, şehrin en işlek caddesinde, akşam vakti katliam yapıldı. (Şimdilik) 9 vatandaşımızın hayatını kaybettiği bir terör eylemi. Ülkenin tamamının sinir uçlarına basıp geçen bir terör eylemi. Ne olduğu, neden olduğu hem gayet açık hem de gayet karmaşık. İnceleyelim.

***

Eylemin üstünden 1 saat kadar ya geçti ya geçmedi, AK Parti Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Twitter üzerinden açıklama yaptı: “PKK, Esad’ın Suriye’de yaptığını Antep’te yapmaya başladı. Arkasında halk desteği bulamadığı için sivil halka saldırmaya başladı.”

Şimdi bu açıklamadaki soruna bakalım: PKK’yı, zorba ya da tiran, herhangi bir ülkenin lideriyle eşdeğer tutuyorsan geçmiş olsun. PKK-Esad analojisi, Esad’ın terörist olduğunu değil, PKK’nın gücünü kabul ettiğin anlamına geliyor. Tekrar geçmiş olsun, istediğin kadar Meclis’i toplama.

***

Dün sabah PKK’dan bir açıklama geldi: “20 Ağustos günü Antep merkezde bir patlama meydana gelmiştir. Hem devlet yetkilileri hem de Türk basını bu olayı hareketimiz üzerine yıkmaya çalışmaktadır. Bu patlama ile güçlerimizin herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Kamuoyu ve halkımız da bilmektedir ki güçlerimizin sivillere yönelik bir girişimi olamaz.”

PKK bu sözlerinin herhangi bir inandırıcılığı olacağını düşünüyorsa sivil halkı içine alan eylemlerinin listesiyle karşılaşır. Ki bazıları için KCK lideri Karayılan da özür dilemiştir, bazıları için ise Amerikan icadı alçak savaş dilini kullanarak ‘collateral damage’ imasında bulunmuştur. Dolayısıyla bu eylemin olağan şüphelisi olmaktan rahatsız oluyorsa PKK’ya da geçmiş olsun.

***

Bu arada ‘Birkaç Mehmet şehit oluyor diye Meclis’i toplamayan’, bu sözüyle ‘collateral damage’in devlet zihniyetindeki versiyonunu gözler önüne seren Hüseyin Çelik de konuştu: “PKK’nın Suriye istihbarat örgütü El Muhaberat ile birlikte çalıştığı biliniyor. Elimizde kesin bilgi yok ama işin içinde Suriye parmağı olabilir. PKK’nın Amanos grubunun propaganda yapmak için yol kestiği haberini alıp bu olaylar Antep’e sıçramasın diye aramızda konuşmuştuk. Akşamına bu eylem oldu.”
E, bravo. Bol bol askeri planlar üstünden konuşalım, akşamına şaşalım. Hükümet hâlâ Suriye meselesinde durduğu yeri beğeniyorsa, PKK’yı askeri operasyonlarla bitirebileceğine inanıyorsa büyük geçmiş olsun. Bundan neredeyse bir yıl önce, 5 Aralık 2011’de Bülent Arınç’ın Bursa’da ne dediğini hatırlayalım: “Başbakanımız, ‘Amanoslar’ı temizleyeceksiniz’ diye talimat verdi ve Amanoslar şimdi temizlendi. Örgüt üyelerinin elleri kırıldı, çökertildi, silahlarıyla birlikte yakalandı. Umarım Amanoslar’dan bir daha saldırı duymayacağız.”

Demek ki o eller öyle kırılmıyor, saldırılar böyle durmuyormuş.

***

9 insan patlayarak öldü. Aralarında dedesinin elini tutup bankamatiğe gitmekte olan küçük bir çocuk da vardı.
Şimdi bize anlatın, o niye artık yok?
İncirlik’teki Alman istihbaratçılarını (BND), Özgür Suriye Ordusu’na verilecek silahları organize etmek için bizim sınıra konuşlanan CIA ajanlarını, El Muhaberat’ı, Amanos’un ormanlarındaki Türkiye ordusunun geçmiş başarılarını, devlet liderlerinin ‘kararlı’ duruşlarını, PKK’nın Suriye fırsatını nasıl değerlendirdiğini, İsrail’le aramız nane olduğu için Heron alamadığımızı, Heron alamadığımız için sınırlarda takip ve tetkik yapamadığımızı...
Hepsini sırayla dizerek güzel güzel silahlı-silahsız karanlık adamları anlatın.
Herkes kendi açısından onurlu davasını, ahlaklı duruşunu, minik bir çocuğun anlayabileceği dilden anlatmayı denesin. Yoksa artık olmuyor mu? E, geçmiş olsun.