Gündem

Gaziantep saldırısı: Beybahçe mahallesi Ankara Garı iddianamesinde

10 Ekim 2015\'te 95 kişinin hayatını kaybettiği Ankara Tren Garı saldırılarından sonra hazırlanan iddianamede, Gaziantep\'te 54 kişinin ölümüne neden olan saldırının gerçekleştiği mahalleyi, Kürt vatandaşları ve düğünleri işaret eden ifadeler yer

23 Ağustos 2016 09:20

Gaziantep'te 54 kişinin hayatını kaybettiği intihar saldırısının meydana geldiği Beybahçe mahallesinin IŞİD üyelerinin olası saldırılar için istihbarat topladıkları bir bölge olduğuna ilişkin bir belgenin Ankara Garı iddianamesinde yer aldığı ortaya çıktı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianamede yer alan ve IŞİD üyelerinden Yunus Durmaz'ın bilgisayarında ele geçirilen belgede 'KCK'lı olduğundan bahsedilen bazı Kürtlerden ve düğünlere eylem ihtimalinden' söz ediliyor.

10 Ekim ve Suruç saldırılarının planlayıcısı ve IŞİD'in 'Türkiye emiri' olduğu öne sürülen Yunus Durmaz, 20 Mayıs'ta kaldığı eve düzenlenen baskın sırasında evdeki patlayıcıları infilak ettirmişti.

Olayda ölen Durmaz'ın bilgisayarında bulunan belgeler Ankara Garı iddianamesine girdi. Bu belgelerden birinde, Durmaz'ın bir başka örgüt üyesine gönderdiği öne sürülen mesajlara ilişkin notlar yer alıyor.

Bu notlardan, IŞİD'in saldırıya hedef olan düğünün yapıldığı Beybahçe Mahallesi'nde daha önce keşif çalışması yaptığı ve bazı kişilerle ilgili istihbarat topladığı anlaşılıyor. 500 sayfalık iddianamenin 348. sayfasında yer alan ifade şöyle:

"... KCK ve mahalle komisyonunda görevli Vanlı Çevresi tarafından parti adına çalışan biri olarak biliniyor. KCK çalışmalarından haberdar ve de organize işleriyle uğraşıyor. Beybahçe mah. oğlu berber hemen berber dükkanı yanında bakkalları var. Berber dükkânının adı berber..."

Notların ilerleyen bölümlerinde, belgeyi hazırladığı düşünülen Yunus Durmaz, notların alındığı sırada dört gün kalmış olan Ankara mitinginde saldırı düzenlemek için izin istediğinden bahsediyor ve ''Buraya Türk kardeşi istişhadi olarak göndereceğiz'' diyor.

İstişhadi ifadesiyle 'IŞİD'in şehadet eylemi' olarak nitelediği intihar saldırısını kastettiği sanılıyor.

İddianamenin 76. sayfasında yer alan ve yine Durmaz'ın bilgisayarında bulunan notlarda, bu kez düğünlerin hedef alınmak istendiğine ilişkin ifadeler yer alıyor. Belgede, düğünlere katılanlar PKK'lı olarak niteleniyor. Bu düğünlerde, PKK bayrağı açılıp PKK şarkıları söylendiği belirtilerek, ''Amel yapalım mı diye soruyorum, bugünlerde düğün var, tamam derseniz amel yapacağız inşallah'' ifadesine yer veriliyor.

Yine aynı yazışmalarda 'Antep'te suikast ve mıknatıslı bomba ameli' için izin isteniyor ve artısını eksisini düşündükleri, 'aralıklı ve kuvvetli vurulmazsa polisin üstünü çabuk kapatacağı' öne sürülüyor.

BBC Türkçe, savcılık iddianamesindeki bu iddialarla ilgili olarak haftasonu meydana gelen saldırı öncesinde herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığını sormak için Gaziantep emniyeti ve valilikle ayrı ayrı görüşme taleplerinde bulundu. Valilik, herhangi bir açıklama yapılmayacağını bildirirken, emniyette ise, açıklama yapmaya yetkili bir kişiye ulaşılamadı.

Ankara Garı'nın önünde düzenlenen saldırının mağdurlarının avukatlarından İlke Işık, BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlarken, Diyarbakır, Suruç, Ankara ve Gaziantep'te düzenlenen saldırıların ortak özelliklerinin 'önceden bilinmeleri' olduğunu ifade ediyor.

Cumartesi günü düzenlenen saldırıya ilişkin 'ön bilgiler'in, 10 Ekim Ankara saldırısına ilişkin iddianamede çok açık ve net bir biçimde yer aldığını savunan Işık, şöyle devam ediyor:

"Bu katliamın da emareleri vardı. 10 Ekim Ankara saldırısı iddianamesinde, Antep'teki katliamın gerçekleştiği ve Kürt vatandaşların bulunduğu mahallenin adı çok açık bir biçimde yer alıyordu.

"Yunus Durmaz'ın bilgisayarından çıkan ve iddianameye giren bu belgelerde, Antep'te Kürt vatandaşlara yönelik bir katliam hazırlığı içerisinde olunduğuna ilişkin çok net ifadeler var. Hatta katliamın gerçekleştiği mahallenin ismi bile yazıyor. Örgüt içinde yetkili kişiden izin isteniyor."

Işık, "Antep katliamından sonra hepimizin en dikkatini çeken ve en çok canımızı yakan şey, patlamaya ilişkin bilgilerin iddianamede çok açık şekilde yer alması ve fakat önlem alınmaması oldu" diyor.

Işık, katliamın gerçekleştiği mahalle isminin özel olarak iddianamede yer almasının önemine dikkat çekerek, şu görüşleri dile getiriyor:

"İddianameye bile geçecek kadar somut şeyler var ortada. Biz bu dosyanın avukatları olarak bunu görebiliyorsak ve okuyorsak, emniyet ve istihbarat yetkililerinin de bunu biliyor olması gerekir. Biz yetkililerin bu bölgelerde önlem almaya yönelik çalışma yapmadığını düşünüyoruz."

"Katliamlar birbirini izledi. 'Diyarbakır patlamasını araştırsaydık Suruç olmayacaktı' demiştik. Ardından, 'Suruç tüm yönleriyle araştırılsaydı Ankara katliamı yaşanmayacaktı' dedik. Şimdi de, Ankara katliamı araştırılsa Antep olmayacaktı diyoruz."

10 Ekim Ankara katliamının bir diğer avukatı Sevinç Hocaoğullları da, Gaziantep'teki saldırının önlenebilir olduğu, ama yeterince önlem alınmadığı için önlenemediği görüşünde.

Hocaoğullları, "10 Ekim Ankara katliamı iddianamesinde yer alan bilgilerden, Gaziantep katliamının da aynen Ankara katliamı gibi, kimi istihbarat bilgilerine rağmen gerçekleşmiş olabileceğini görüyoruz" diyor.

Hocaoğulları, Ankara saldırısında da benzer şeylerin yaşandığını belirterek, şöyle devam ediyor:

"Ankara katliamı gerçekleşmeden önce, devlet bu katliamın hazırlıklarına ilişkin pek çok istihbarat bilgisine sahipti. Eylemi gerçekleştiren şahıslar hakkında ihbarlar ve teknik takip vardı. Ancak yollar katliamcılar için adeta açılmıştı.''

"Gaziantep'te IŞİD yapılanması olduğunu devlet biliyordu. Bu kişilerin nerelerde yapılandıkları biliniyordu. Sınırlardan rahatça geçiyor olmaları çokça kez tartışıldı. Bunlar ne Türkiye'de ne de Antep'te bilinmeyen şeyler değil. Hele emniyetin bilemeyeceği şeyler hiç değil."

Avukatlar, 10 Ekim Ankara saldırısından sonra kamu yetkililerinin de soruşturmaya dâhil edilmesini sıkça talep ettiklerini ancak bu taleplerin reddedildiğini aktarıyor.

Hocaoğulları, "Ankara katliamından sonra tek bir kamu görevlisi dahi soruşturulmadı. Ülkemizde katliamların son bulması isteniyorsa atılması gereken adımlardan biri de katliam soruşturmalarının emniyet, istihbarat yetkililerini kapsayacak şekilde genişletilmesidir" diyor.