CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun çevrimiçi olarak düzenlenen Taksim Toplantıları'ndaki konuşmasıyla ilgili eski milletvekili Uluç Gürkan'ın "Üç kez Gazi Mustafa Kemal dediniz, Atatürk soyadını hiç anmadınız" sözlerini köşesine taşıyan Sözcü yazarı Serpil Yılmaz'ın yazısından sonra başlayan tartışmaya dahil olan gazeteci- yazar Cüneyt Akman, bu tartışmaların muhalefeti bölme yolunda bir tuzak/operasyon olduğunu savundu.
Twitter hesabından yorum yapan Cüneyt Akman, eski milletvekili Uluç Gürkan'ın o dönem yazı işleri müdürü olduğu Devrim Gazetesi'ne röportaj veren 68 öğrenci hareketinin liderlerinden Deniz Gezmiş'in Atatürk'ten Mustafa Kemal diye bahsetmesini ve muhabirin soruda Atatürk yerine Mustafa Kemal ifadesini tercih etmesini örnek vererek, ''Uluç Gürkan, Deniz Gezmiş'in röportajını da sen ne biçim Atatürkçüsün, niye Mustafa Kemal diyorsun diye eleştirmiş mi? Sanmıyorum'' dedi.
Uluç Gürkan'ın kurduğu ‘Mustafa Kemal Gençlik Vakfı'nı da örnek gösteren Cüneyt Akman, ''Niye 'Atatürk Vakfı' değil de "Mustafa Kemal Vakfı" diye Uluç Bey'i haksız yere yerden yere mi vuralım?'' diye sordu.
Beyazıt Kütüphanesi'ne gideceklerin, CHP'nin metinlerinde sayısız Mustafa Kemal ibaresi göreceklerini belirten Akman, ''En azından 60'lar ve 70'lerde hatta 80'ler başlarında CHP'lilerin konuşma ve yazılarında Mustafa Kemal ismi fazlasıyla ağır basar'' dedi.
Atatürk'e Mustafa Kemal diye seslenmenin normal olduğunu söyleyen Cüneyt Akman, ''Atatürk sıradan bir devlet büyüğü değil; tıpkı soyadı gibi bu halkın baba gibi gördüğü bir kişidir, büyüklerin de küçüklerin de ailesindendir. Bu halk ona sevdiği için öyle der, saygısızlıktan değil'' ifadelerini kullandı.
Gazeteci Akman, ''İslamcıların, kötü sıfat takıp Kemal diye seslenemedikleri için Mustafa Kemal demeleri ile Deniz'in, devrimcilerin, sosyal demokratların sevgi ve saygıyla Mustafa Kemal demelerini birbiriyle eş veya benzer görmek, göstermek vahim bir hatadır'' diye yazdı.
Cüneyt Akman'ın paylaşımları şu şekilde:
''Atatürk'e birçok hitap şekli yerleşmiştir dilimizde. Ruhi Su'nun "Ankara'nın Taşına Bak" ezgisinde "Gazi Kemal" geçer; 68'liler daha çok "Mustafa Kemal'' derdi. Menderes'in vb. "Gardrop Atatürkçülüğü"ne tepki olarak... Atilla İlhan Gazi Paşa/Mustafa Kemal Paşa'yı tercih ederdi.
Yine aynı sebepten sol kesim eskiden beri "Atatürkçülük" yerine "Kemalizm" terimini tercih ederdi. İlk terim Mendereslerin, Demirellerin, Evrenlerin kabul ett(ird)iği müesses nizamın ehlileşmiş ideolojisi; diğeri devrimci mirasın ideolojisi olarak görülürdü.
Bazı İslamcıların Atatürk kelimesini şeytanın Bismillah diyememesi gibi ağızlarına alamayışları ayrı bir mesele. Onların birçoğu yakın zamana kadar Mustafa Kemal dahi diyemezdi. Tercihleri hakaretamiz bazı sıfatlar eklenmiş "Kemal"den ibaretti.
İktidara yerleşmiş sağın tipik tavrı ise Atatürk düşüncesinin devrimci özelliklerini budayıp onu mümkün mertebe kendine benzetmektir. Bir taraftan Atatürk'ü zem eder, öbür taraftan onun düşüncelerinin silikleştirilmiş ve çarpıtılmış bir hayaletini herkesten çok sahiplenirler.
Sırasıyla Menderes'in, Demirel'in ve en son olarak Evren'in bu çarpıtılmış "Atatürkçülük" yaratıp onu benimseme formülünü şimdi de Erdoğan rejimi yapıyor. Atatürk bu kez sadece yetenekli bir Osmanlı paşası olarak "Gazi Mustafa Kemal" olarak sahipleniliyor.
Emin olun @Canan_Kaftanci'nın sözleri bağlamından koparılarak ve ardından Sözcü gazetesinde bir yazı eliyle kışkırtılmaya çalışılan şu saçma "Atatürk mü-Mustafa Kemal mi?" tartışması muhalefeti bölme yolunda az işe yarasın, AKP İslamizmi günde beş vakit Atatürk demeye başlar.
Ben yazılarımda bağlamına, yazıda bahsettiğim döneme, vurguladığım kimliğine ve biraz da ağız alışkanlığına bağlı olarak Mustafa Kemal, Mustafa Kemal Atatürk, Kemal Atatürk, Atatürk, Gazi Mustafa Kemal gibi isimlerin tamamını kullanırım, kullandım. Mustafa Kemal 1.tercihimdir
Bu meselenin CHP içinde özellikle daha "ulusalcı" kesimin pek sevmediği malum. Canan Hanım üzerinden yeni bir kavga vesilesi olarak ortaya çıkmasını ise hiç de tesadüfi olarak görmüyorum. Bu bir operasyondur ve menşei de az çok belli.
Samimi yurtsever CHP'lilerin bir kısmı belki o ilk kızgınlıkla bu kışkırtmaya çabuk kandılar ama ne onlar ne de geniş seçmen kitlesinin biraz düşündükten sonra bu oyuna gelmeyeceğini umuyorum.
Bu akışa gelen bazı doğrudan veya dolaylı eleştirilere de cevap vermezsem saygısızlık etmiş olurum. Öncelikle bu tartışmanın başlamasında toplantıdaki sorusuyla kritik bir rol oynamış olan değerli @Uluc_Gurkan'ın da paylaştığını tahmin ettiğim birbiriyle ilintili 2 iddia...
İddialar şu: TR sol geleneğinde (ki CHP'nin bu geleneğin içinde olduğu herhalde inkar edilmez) Mustafa Kemal adının Atatürk adına göre daha çok kullanıldığı, böyle bir tercih/gelenek/alışkanlık olduğu doğru değildir VE/VEYA CHP, 68/78'lilerin ait olduğu o geleneğe ait değil.
Bu iddialar bazen açık bazen dolaylı olarak benim akışıma gelen eleştirilerde mevcut. Zaten bu iddiaların birini veya her ikisini de savunmuyorsanız @Canan_Kaftanci'nu "niçin Atatürk yerine Mustafa Kemal kullanıyorsun" diye eleştirmek aklen ve mantıken olanaksız.
Onun için o iddialara bir cevap olarak bazı belgeleri getirelim: Değerli @Uluc_Gurkan sanırım 1998'de bir vakıf kuruyor. Adı: ‘Mustafa Kemal Gençlik Vakfı’ Niye 'Atatürk Vakfı' değil de "Mustafa Kemal Vakfı" diye Uluç Beyi haksız yere yerden yere mi vuralım?.
Gelelim 68'lilere. 68'i en iyi kim temsil eder? Şüphesiz Deniz Gezmiş! Aşağıdaki D. Avcıoğlu'nun Devrim Gazetesinin Deniz'le yaptığı röportaj var. Yazıda Devrim muhabiri soruyor: 'MUSTAFA KEMAL’in gençliğe yüklediği devrimci görevler nelerdir, biraz daha açıklar mısın?"
Deniz Gezmiş Devrim'e verdiği röportajda Atatürk'ten 5 kez bahsediyor; hepsinde de Mustafa Kemal diye... Atatürk adını ise kullanmıyor. Haberde Atatürk adı 1 kez giriş yazısında geçerken muhabir soruda yine Atatürk değil Mustafa Kemal'i tercih ediyor.
Peki Devrim Gazetesinin sorumlu yazıişleri müdürü kim: Uluç Gürkan! Deniz Gezmiş'in röportajını da sen ne biçim Atatürkçüsün, niye Mustafa Kemal diyorsun diye eleştirmiş mi? Sanmıyorum.
Beyazıt kütuphanesine gidecekler bizzat CHP'nin metinlerinde sayısız Mustafa Kemal ibaresi görecektir. Ve en azından 60'lar ve 70'lerde hatta 80'ler başlarında CHP'lilerin konuşma ve yazılarında Mustafa Kemal ismi fazlasıyla ağır basar. Birçoğunu ilgi ve meslek gereği okudum.
Akışa gelen bir diğer eleştiri: "Soyadı kanunu çıktıktan sonra siz mutlaka soyadıyla hitap etmelisiniz. Aksi saygısızlıktır. Siz Lenin'e Ulyanov, Menderes'e Adnan mı diyorsunuz?" İlk anda mantıklı gelebilecek bu iddia da fena halde yanlıştır.
Bazı büyük insanlar halklarınca tıpkı babaları, kardeşleri gibi benimsenir. Onlara tam isimleriyle hitap ettikleri gibi aileden biri gibi de seslenirler: Nadiren Nazım Hikmet RAN denir. Deniz Gezmiş "Bizim Deniz"dir. Guevera değil Binbaşı Ernesto, dahası Che (Arkadaş) dersin
Atatürk sıradan bir devlet büyüğü değil, tıpkı soyadı gibi bu halkın baba gibi gördüğü bir kişidir, büyüklerin de küçüklerin de ailesindendir. Ona Mustafa Kemal diye seslenmek normaldir. Önemli olan bağlam ve duygudur. Bu halk ona sevdiği için öyle der, saygısızlıktan değil.
İslamcıların, kötü sıfat takıp Kemal diye seslenemedikleri için Mustafa Kemal demeleri ile Deniz'in devrimcilerin, sosyal demokratların sevgi ve saygıyla Mustafa Kemal demelerini birbiriyle eş veya benzer görmek, göstermek vahim bir hatadır.
Canan Kaftancıoğlu yaptığı konuşmada Atatürk'ü bir zamanlarki liboşlar benzeri yersiz eleştirseydi bu hitabı en çok ben eleştirirdim. Ama suçlayanlar bile konuşmanın Atatürk'ü savunan ve saygılı konuşma olduğunu kabul ediyor. O zaman neyin kavgası bu? Ya da kimin kavgası?
Bu "tartışma"ya katılmak istemezdim. En son bir toplantıda Canan Hanımı iletişim tercihleri yüzünden hayli sert eleştirmiş biri olarak bu sözleri savunmak en son bana düşer. Ama bu tartışmayı, müttehimlerin de istemeden bir tuzağa düşmesi olarak gördüğümden uyarmak istedim.''