Gündem

Tartışılan Galataport'ta sona doğru; buraya nasıl gelindi; projenin özellikleri neler?

Doğuş Grubu'nun, Bilgili Holding ortaklığıyla yürüttüğü Galataport Projesi'nin tanıtım toplantısı gerçekleştirildi

26 Ağustos 2019 18:49
Damla Uğantaş

2002 yılından bu yana kamuoyunda tartışma konusu olan Galataport projesinde sona gelindi. Doğuş Grubu'nun, Bilgili Holding ortaklığıyla yürüttüğü Galataport Projesi, otel, kafe, restoran alanlarıyla ‘turizm kompleksi’ diye nitelendiriliyor. İlk geminin Nisan 2020'de yanaşması planlanan proje için Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Ferit Şahenk, "Galataport, Doğuş Grubu'nun ustalık dönemi eseri. İstanbul'un geçmişi ve geleceği daha önce hiç bu kadar birbirine yaklaşmamıştı" diye konuştu.

Galataport Projesi'nin lansman toplantısında en çok vurgulanan başlık, sahilin halka kapatılmayacağı ve sahil şeridinin kullanıma açık olacağı konusu oldu.Şahenk konuşmasında “Tam 200 yıldır halka kapalı olan 1.2 km’lik sahil şeridi halka açılıyor” dedi. Yeni limanın, İstanbul'a ilave 1,5 milyon turist kazandırması hedefleniyor.

Bilgili Holding Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Bilgili, "Galataport İstanbul, ziyaretçilerine pek çok alanda farklı deneyimler sunarak şehrin sosyal yaşamını değiştirecek bir yatırım. Projemiz açıldığında 200 yıldır erişime kapalı olan sahil şeridi, buraya gelen yerli ve yabancı turistlere adeta bir zamanda yolculuk deneyimi yaşatacak. İşte bu yüzden Galataport İstanbul bir liman projesi olmanın ötesinde anlamlar taşıyor" açıklamasında bulundu.

Rakamlarla Galataport

- Proje, Karaköy Rıhtımı’ndan Mimar Sinan Üniversitesi Fındıklı Kampüsü’ne kadar uzanan 1.2 kilometrelik sahil şeridini, 400 bin metrekarelik alanı kapsıyor.

- İhale bedeli dahil 1.7 milyarlık yatırım gerçekleştirildi.

- Yılda 7 milyonu yabancı, 25 milyon turist hedefleniyor.

- Otelleriyle, kafeleriyle, restoranlarıyla ‘turizm kompleksi’ diye nitelendirilen yeni limanın, İstanbul'a ilave 1,5 milyon turist kazandıracağı hesaplanıyor.

- 2020 yılında toplam 64 sefer, 2021 yılında ise yaklaşık 140 sefer Galataport İstanbul’a rezervasyon yaptı. Bunlar arasında, Carnival Corporation ve Royal Caribbean Cruises, Celebrity Cruises, Azamara, Viking Cruises, Holland America Cruise Line, Regent Seven Seas Cruises, Celestyal Cruises, Le Ponant, Silversea Cruises, Fred Olsen Cruises, Marella Cruises, Wind Star Cruises, Princess Cruises, Aida Cruises ve MSC bulunuyor.

- Yeraltında 29 bin metrekarelik bir terminal inşa edildi.

- 30 bin metrekarelik peyzaj alanı bulunuyor.

- 2 bin 300 araçlık otopark yapılacak.

- Mimar Sinan Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ve İstanbul Modern bu proje alanında yer alacak.

- Galataport, en yoğun döneminde, inşaat yüklenicileri ile birlikte 5,000 kişiye istihdam sağlayacak.

Galataport projesi Türkiye kamuoyunun gündemini 2002 yılından bu yana meşgul ediyor. Yıllar boyunca, tarihi binaların yıkılması ve yeni inşaatlar nedeniyle bölgedeki tarihi dokunun bozulması, sahil şeridi kullanımının kısıtlanacağı iddiaları ve ihale tartışmaları ile gündeme gelen projede şimdiye kadar yaşananlar şöyle:

2002'de açıklandı

7 Temmuz 1993 tarihinde, İstanbul 1 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından Kentsel SİT alanı olarak tanımlanan alan 15 Aralık 1994’te Tansu Çiller Hükümeti sırasında Bakanlar Kurulu tarafından turizm merkezi ilan edildi. O dönem alandaki tüm binaların turistik ve ticari amaçlarla onarılması ya da yıkılarak yeni binalar, terminaller ve oteller yapılması gündeme geldi ancak süreç içinde proje rafa kaldırıldı.

Galataport’un bugün tartışılan formu ise Mart 2002’de kamuoyuna duyurulan proje ile şekillendi. Bu dönem yap-işlet-devret modeliyle ihaleye çıkarılacak projenin yatırım bedeli 148 milyon dolar olarak belirlendi.

Eylül 2005’te Galataport’un 'yap - işlet - devret' modeli çerçevesinde açılan ve 49 yıl süreyle işletilmesine yönelik ihale gerçekleştirildi. En yüksek teklifi 3 milyar 538 milyon Euro ile Sami Ofer’in ortağı olduğu Royal Caribbean Cruises önderliğindeki konsorsiyum verdi. Royal Caribbean-Global Yatırım Holding’in teklifi, diğer en iyi teklif 1 milyar 362 milyon Euro’da kaldığı için başarılı bir özelleştirme olarak değerlendirilse de bir süre sonra, ödemelerin 49 yıllık işletme süresinin son yıllarına yığıldığı, işletmenin ilk 40 yıllık döneminde çok sınırlı miktarda ödeme yapılacağı, 3 milyar 538 milyon Euro’luk teklifin o dönemki değerinin 200 milyon dolar olduğu anlaşıldı.

"Galataport, Galatamort oldu"

Ancak ihale edilen proje TMMOB İstanbul Şehir Plancıları Odası’nın başvurusu üzerine Danıştay 6. Dairesi tarafından oy birliği ile durduruldu. Danıştay 6. Dairesi, yürürlüğü durdurma kararını iki gerekçeye dayandırdı. Daire öncelikle, dava konusu imar planının dayandığı yönetmeliğin daha önce yine kendi dairelerince iptal edildiğine, dolayısıyla işlemin dayanaksız hale geldiğine dikkat çekti. 

Dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Danıştay kararının ardından yeni bir ihale sürecinin başlayacağını açıkladı. Unakıtan, "Mahkemelerden gelen kararı herkesin kabul etmesi lazım. Bu demokrasinin gereğidir. Şimdilik Galataport, Galatamort oldu" dedi.

İptal kararının ardından Kasım 2006’da  Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Galataport'la ilgili imar çalışmalarını bitirerek Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'na başvuruda bulundu ancak plan kurul tarafından reddedildi. Dönemin Maliye Bakanı Unakıtan, projenin yeniden ele alınmasının 2007 yılında yapılacak seçimlerden sonra olacağını açıkladı.

2008 yılında Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nin 1/100000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı'nın iptali için açtığı davada İstanbul 2. İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı aldı. Mahkeme kararında  bu ölçekteki planları hazırlama yetkisinin Çevre ve Orman Bakanlığı’nda olduğunu belirtildi. Şube Başkanı Eylem Tuncaelli, "İstanbul'a çakılan her çivi bu projeyle yapılacaktı. Yürütmeyi durdurma kararından sonra yapılacak kentsel düzenleme projelerinin hiçbiri yasal olmaz" dedi.

Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, iptal kararını temyize götüreceklerini söyleyerek “Bu ülkede iş yapmanın ne kadar zor olduğu ortaya çıktı. Belki hizmetlerimiz kıskanılıyor. Sıkıntıya düşmeyelim diye B planı hazır. Yeni bir çevre düzeni planı hazırladık. Olası ihtimal, böyle birtakım gerekçeler, yarın başımıza iş çıkartırlarsa ikinci adım olarak bu planı devreye koyup meclisimize bunu takdim edip bu işi bitirmek” dedi. Topbaş’ın açıklamalarının ardından yeni yapılan İstanbul İl Çevre Düzeni Planı, belediye meclisinde oy çokluğuyla kabul edildi.

Kıyı Kanunu değiştirildi

Aralık 2010’da Kıyı Kanunu’nda çok büyük bir değişiklik oldu. Bu değişikliğin Galataport, Haliçport ve Haydarpaşaport için çıkartıldığı çok açıktı. Yapılan değişiklikle kanun maddesi şöyle oluşturuldu:

“Kıyılarda, doldurma ve kurutma suretiyle elde edilen arazilerde kanun kapsamında öngörülen kullanımlara ilişkin imar planı Bayındırlık ve iskân Bakanlığı’nca 60 gün içinde re’sen onaylanır. Bu alanlarda 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun koruma amaçlı imar planına ilişkin hükümleri uygulanmaz.”

Bu, kıyılarda yapılan dolgu alanlarında inşa edilecek yapıların otoparktan, alışveriş merkezine kadar her şeyi kapsayabileceği anlamına geliyordu. Artık yeni bir ihalenin önündeki bütün imar ve hukuk sorunları aşıldı.

2012 yılına gelindiğinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın, Galataport için hazırlattığı yeni proje planı İstanbul 2 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nda tartışma konusu oldu. 2 No’lu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mete Tapan şöyle konuştu:

‘‘Planda hiçbir şey belli değil. İstanbul Modern’in yıkılacağını nereden çıkarıyorlar anlamış değilim. Planda sadece bir leke olarak işaretli. O da kruvazör limanı diye işaretlenmiş. Ne yolları belli, ne yapılacak ya da yıkılacak binalar belli ne de kamuya açık alanlar. Ayrıntılı bir plan gelecek, yükseklikler belli olacak ondan sonra karar vereceğiz. Yeşil alan olarak Amerikan pazarı adıyla bilinen yerden başlayarak Kılıç Ali Paşa Camii arasındaki o alanı önermiştik. Ayrıca plan hazırlayanlara; Nusretiye Camii ve saat kulesi, Kılıç Ali Paşa Camii, İstanbul’un siluetine girmiş mimari eserlerdir. Burada yapılacak planda buna dikkat edilmesini istiyoruz. Yani daha yüksek bir yapı, bu tarihi yapıların önünü kesecek yapılaşmaya, siluete etki edecek bir yapılanmaya izin vermeyiz.’’ 

Planın detaylarının sunulmasının ardından İstanbul 2 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu projeyi onayladı ve Galaport için ikinci ihale süreci başladı.

İhale Doğuş Holding’in

"Galataport" adıyla ihaleye çıkılan Salıpazarı Liman Sahası'nın 30 yıl süreyle işletme hakkının verilmesi yöntemiyle özelleştirme ihalesi, 16 Mayıs 2013’te gerçekleşti. Doğuş Holding 702 milyon dolarla ihaleyi kazandı. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun onayının ardından ihale sonucu Resmi Gazete’de yayımlandı.

İki ihale arasındaki farklar

2005 yılında yapılan ilk ihalede yap-işlet-devret modeli planlanmıştı. 2013’te ise işletme hakkı devri yöntemi kullanıldı. İlk ihalenin süresi 49 yıl iken bu süre 2013’teki ihalede 30 yıla indi.

2005’teki ihalede emsal değeri 2 iken, 2013’de bu rakam 1,5 oldu. Bu, yüzde 25 daha az kapalı alan inşaatı demek. 2005’teki ihalede ödeme, kiralama süresinin bitiminde başlayacak, 10’ar yıllık aralıkla belli oranlarda ödenecekti. 2013’teki ihalede ise toplam miktarın yüzde 20’sinin peşin, geri kalanın ise taksitler halinde ödenmesi öngörüldü.

Bir kez daha durdurma

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nin başvuru üzerine proje için bir kez daha durdurma kararı verdi. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Danıştay'ın kararının Galataport projesinin imar planlarının yürütmesinin durdurulması anlamına gelmediğini öne sürdü. Fakat Danıştay'ın, meslek odalarının yürütmenin durdurulması isteminin reddini iptal etmesiyle Galataport imar sürecinin yerinde keşif ve bilirkişilik raporuyla yeniden değerlendirilmesine yönelik kararı, meslek odalarının projenin yürütmesinin durdurulması isteminin onanması anlamına geliyordu.

İlerleyen süreçte bilirkişi ve savcılığın olumsuz görüş bildirmesine rağmen projeye devam edildi.

Erdoğan’dan iptal kararına “hıyanet-i vataniye” tepkisi

Karar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından sert sözlerle karşılandı. 24 Kasım 2014’te Erdoğan, Kadın ve Adalet Zirvesi’ndeki konuşmasında, yargıçlara “rüşvet” imasına bulundu. Erdoğan şunları söyledi:

 “Başbakanlığım döneminde biz meşhur Tophane’deki Galataport’un ihalesini yaptık. İhale bitti, kazananı belli, hepsi belli. Bakın ihaleden sonra iki yıl geçti. Şimdi yargı karar veriyor yürütmeyi durdurma. Böyle bir anlayış olabilir mi?

Ben ülkemde bu yargıya nasıl güveneceğim, inanacağım? Cumhurbaşkanı hıyanet-i vataniye içinde olursa suçludur. Peki yargıç hıyanet-i vataniye içinde olursa nedir? Bakın iki yıl geçiyor siz böyle bir karar vermiyorsunuz, iki yıl sonra veriyorsunuz. Bu nedir? Vatanperverlik midir?

“Bir yargıç söylemişti, vicdanıyla cüzdanı arasında diye. Herhalde böyle bir şey var burada. Birileri cüzdanı bir yerde unutmuş. Vicdan da olmayınca böyle şeyler doğuyor.”

Eylül 2015’te Galataport projesiyle ilgili nihai Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu için "olumlu" karar verildi. Karar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın sitesinde askıya çıktı. 2016’ya gelindiğinde İstanbul Karaköy'de yapılması planlanan Galataport Projesi'ne başlandı. İnşaatı üç yıl sürecek proje için nargileciler ve antrepolar yıkılmaya başlandı.

Nargilecilere tahliye davası

Tophane’de Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa Camisi ile tarihi çeşme arasında bulunan nargile kafelerini işleten kiracılara tahliye davası açıldı. Proje kapsamında bölgede bulunan 20 nargile kafenin tamamı kapatıldı. (Kaynak: Tansu Pişkin – Bianet)

Yıkılmayacak denilen bina yıkıldı

Mart 2017’de ise yıkılmayacağı söylenen ve birinci derecede tarihi bina olan Paket Postanesi yıkıldı. Şubat 2017’de de İstanbul’un ve Türkiye’nin ilk modern deniz yolcusu uğurlama ve karşılama salonu olma özelliğini taşıyan Karaköy Yolcu Salonu proje kapsamında yıkıldı. 


Paket Postahanesi

Yıkılan binaların tarihi

Karaköy Yolcu Salonu 1940’larda inşa edilmiş erken Cumhuriyet döneminin özgün yapılarından biriydi.

Türkiye’nin ilk modern deniz yolcusu uğurlama ve karşılama salonu olma özelliğini taşıyordu.

Mimarı Rebii Gorbon’du. Gibbon’un projesi 1935’te açılan İstanbul Limanı Yolcu Salonu Proje Müsabakası’nın birinci seçilmişti.

Paket Postanesi 1892’de başlayan Galata Rıhtım inşaatı sürecinde, 1907-1911 yılları arasında Gümrük binası olarak inşa edilmişti. Daha sonra sadece paket kabul eden ve gümrük işlemi yapan bir işlev kazandı. 

Boğaz ile Kemankeş Caddesi arasında ince, uzun bir yapı şeklinde uzanan bir binaydı. Erken dönem betonarme bina örneklerinden olan binanın özel bir kubbesi bulunuyordu. Kubbe yapıldığı dönemin oldukça ileri yapım teknikleri kullanılarak inşa edilmişti. Kubbenin üst örtüsünde ahşap kaplama üzerine doğal bir taş olan arduvaz kullanılmıştı.


Karaköy Yolcu Salonu

İstanbul Modern’in binası da yıkıldı

İstanbul Modern Müzesi, 22 Mayıs 2018 tarihinde çalışmalar nedeniyle 14 yıldır bulunduğu 4 No'lu antrepodan Beyoğlu Meşrutiyet Caddesi’ndeki eski Union Française binasına taşındı. Müzenin bulunduğu bina da proje kapsamında yıkıldı. İstanbul Modern’in ilerleyen süreçte yeniden eski yerine dönmesi planlanıyor.

İkinci ÇED süreci

11 Eylül 2015 tarih ve 3982 karar no ile ÇED Olumlu belgesi verilen Salıpazarı Kruvaziyer Limanı için dip tarama projesinin yapılması gerekli oldu. Bu uygulama bir önceki ÇED Olumlu kararı alınan raporda yer almadığı için yeniden ÇED'e başvuruldu. İnşaat çalışmaları devam eden Salıpazarı Kruvaziyer Limanı projesi kapsamında proje alanı içerisindeki platformların altında kalan 500 bin metreküp denizel kökenli malzemenin dip taranması yapılacak ve Marmara Denizi açıklarında bulunan uygun bir dökü alanına taşınacak. Bu uygulama 9 milyon 700 bin TL'ye mal olacak.

Söz konusu denizel kökenli malzemenin döküm izni için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na bağlı (ÇŞB) Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’ne (ÇYGM) başvuru yapıldı.

Meslek odalarının itirazları

TMMOB İstanbul Mimarlar Odası ve TMMOB İstanbul Şehir Plancıları Odası, projeye başından beri karşı çıkan sivil toplum örgütlerden en önemlileri oldu. Bianet’ten Alper Balcıoğlu’nun 2014 yılında yayımlanan haberine göre, her iki oda da şu iki ana madde üzerinden projeye itirazda bulundu:

1- 2013’te Beyoğlu’nun koruma amaçlı imar planı, bütüncül olmadığı ve Galataport gibi mega projeleri içermediği için iptal edildi. İki oda da bu karara dayanarak bölgenin plansız olduğunu savundu. Anayasa’nın 43. Maddesi “Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararının” gözetilmesini öngörüyor. Proje kapsamında ise kamuya açık olması gerekli alan, özel kullanıma açılarak yapılaşmaya maruz kaldı.

2- Bölgenin insan ve yaşam odaklı değil, sermaye odaklı dönüştüğüne dair iddialar. Galataport projesinin, insan-deniz ilişkisini koparacağından korkuluyor ve sahil şeridinin soylulaştırılmasına ve sosyal dokunun rant uğruna bozulacağına işaret ediliyor. Ayrıca bölgedeki küçük esnafın da, artan kiralar karşısında bölgeyi terk etmekten başka seçeneği kalmayacağı vurgulanıyor.