Spor

'Futbolun ruhunda şiddet yatıyor'

Milyonları peşinden sürükleyen futbola kimileri ‘sadece bir oyun’ dese de Simon Kuper’ın da dediği gibi ‘futbol asla futbol değildir.’

05 Kasım 2009 02:00
Milyonları peşinden sürükleyen futbol; kimilerine göre bir tutku, kimilerine göre ise bir aşk. Bazıları ona ‘sadece bir oyun’ dese de Simon Kuper’ın da dediği gibi ‘futbol asla futbol değildir’.

Sahaya atılan yabancı maddelerin; söylenen küfürlerin, çıkan kavgaların sonucunda meydana gelen gerilimler, yaralanmalar ve hatta can kayıpları… Bunların karşısında sürekli caydırıcı cezalar veren ama başarısız kalan kurumlar. Açılımla birlikte Türkiye’de futbol, giderek şiddet kelimesiyle eşanlamlı bir hal almaya başladı. MİHA Muhabiri Necdet Burak Özyurt, Beşiktaş- Wolfsburg maçı öncesinde futbolda şiddeti Beşiktaş taraftarlarıyla konuştu.

Holiganlık her türlü zarar  vermeyi amaçlar

Maçı izlemek üzere Ankara'dan gelen 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Mehmet Akşam, saha ve tribünde yaşanan şiddetin nedenlerini takımlarının aldığı kötü sonuçlara ve tararftarların sosyo-ekonomik durumuna bağlıyor.

Fanatizm ve holiganlığın farklı kavramlar olduğunu vurgulayan Akşam, taraftarların bazen fanatizm adına şiddete başvurabildiklerini belirterek şöyle konuştu: “Fanatizm bir takımı sevmekle başlar ve bu sevginin sorumluluklarını beraberinde getirir. Holiganlık ise Vandallığı (şiddeti) içinde barındırır ve karşı tarafı yıkıp dökmeyi, her türlü zararı vermeyi amaçlar.”

Şiddetin nedeni bilinçsiz ve sağduyusuz taraftar

27 yaşındaki ev hanımı Banu İşçi, futboldaki şiddetin nedeninin bilinçsiz ve sağduyusuz taraftar olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: “ Eşim ve arkadaşımla rahatlıkla maç izlemek istiyorum fakat edilen küfürleri duyduktan sonra stadyumda maç izlemekten büyük rahatsızlık duyuyorum. Futbol, insanları bir araya getiren bir organizasyon. İzlemekten bu kadar zevk alınan futbol maçlarının içine çok fazla hırs girmemeli. Hamileyim, bu durumda bile Beşiktaş’ımı yalnız bırakmak istemedim ve stadyuma geldim. Eğer benim gibi taraftarlar birazcık saygıyı hak ediyorlarsa stadyumda gönül rahatlığıyla maç izleme imkânı sağlansın.

Çocuğum büyüdüğünde de onun tek başına maça gitmesine kesinlikle izin vermem! Onun sağlığı her şeyden önemli. Ama sıkı bir Beşiktaş’lı olmasını isterim. Stadyumlar bu haldeyken “ne seninle ne sensiz” durumunu yaşıyoruz. Umarım çocuğumun zamanına kadar bu tip sorunlar aşılır ve her isteyen gönül rahatlığıyla maça gider.”

'Alkol kavganın en önemli sebeplerinden biri'

Bir havayolu şirketinde danışmanlık yapan 28 yaşındaki Zeyyat Yıkılmaz ise Beşiktaş taraftarının profilinin genelde kavgacı olarak gösterildiğini söylüyor. ''Beşiktaş’lılar kavgayı başlatan değil, kavgaya tepkisini gösteren taraftar topluluğudur'' diye konuşan Yıkılmaz; ''Sağduyuluyuz ama damarımıza basıldığında gözümüz hiçbir şey görmez. Çok doğru bir şey değil belki ama her insanın bir dayanma noktası vardır. O an da, adrenalinle çok doğru düşünemeyebiliyor insan. Hakemlere veya oyunculara yabancı cisim atan insan; maçtan sonra mutlaka düşünüyordur; ben ne yaptım diye ama bu biraz geç oluyor tabii” dedi.

Yıkılmaz maçtan önce alınan alkol konusunun da altını çizerek hem taraftar gruplarının hem de emniyet güçlerinin kontrol altına alınması gerektiğini söylüyor.

'Hepimiz suçluyuz'

Tekirdağ'da yaşayan 30 yaşındaki Tuncer Çeşmelier, futbolda şiddete karşı olduğunu ve maça her geldiğinde tedirginlik yaşadığını anlatıyor: '' Olay çıkacak mı, evimize geri dönebilecek miyiz diye düşünüyoruz. Bu olup bitenden taraftar olarak ben suçluyum, gazeteci olarak sen suçlusun, hepimiz suçluyuz. Sonuçta bu suçu işleyen insanlar da toplumun bir parçası değil mi?”

'En ufak bir kıvılcımda fitil hemen ateşleniyor'

Maçı izlemek için Tire'den gelen 30 yaşındaki Mustafa Bayramoğlu rakip takımın seyircisi olmadığı ve Avrupa kupası maçı olduğu için herhangi bir endişesinin bulunmadığını söylüyor. Bayramoğlu çıkan olayların kaynağını şöyle anlatıyor:
“Maalesef halkımızın yapısı buna müsait. En ufak bir kıvılcımda fitil hemen ateşleniyor. Sağduyu ve hoşgörü artık bizde eskisi gibi değerli değil. Mesela bugün buraya gelirken otobüste küçük bir tartışma yüzünden, iki insan birbirine giriyordu. Futboldaki şiddetin kaynağının buralarda olmadığını kim söyleyebilir.”

'Holiganlık bir tutkudur'

Gemlik'ten gelen 23 yaşındaki Oğuzhan Obuz futbolda şiddete karşı olmadığını ancak dozajının iyi ayarlanması gerektiğini belirtiyor. ''Kan dökülmesini kimse istemez ama futbolun ruhunda zaten bir şiddet yatıyor'' diyen Obuz,  holiganlığı bir tutku olarak tanımlıyor.

'Alkollü kişilerin stada girmesi yasaklanmalı'

Obuz'la beraber İstanbul'a gelen Hamiyet hanım ise şiddetin her türlüsünü kınıyarak şöyle devam etti: ''Futbolun şiddetle anılmasının en büyük nedeni, tribün içinde yaşanan kavgalar ve seyircilerin sahaya yabancı cisimler atması. Bu iki suçun temel kaynağı da maçlardan önce alınan alkoldür. Stadyuma herhangi bir alkollü içecek sokulması yasak fakat bence alkollü kişilerin stada girmesi de yasaklanmalı. Çünkü alkol beraberinde şiddeti de getiriyor. Bu da kimsenin istemediği acı olayları doğuruyor.”

'Şiddetin temeli medya'

Günümüz futbolunda ortaya çıkan sorunun temelinin medya olduğunu söyleyen 59 yaşındaki turizmci Turan Keçecioğlu, şiddetin tohumlarını televizyon kanallarında konuşan ve birbirlerine saldıran yorumcuların attığını savunuyor.Koyu Beşiktaşlı olduğunu belirten Keçecioğlu, ''Bu holigan olduğum anlamına gelmez. Bir kişinin Beşiktaşlıyım diye Fenerbahçe’ye ya da Galatasaray’a küfür etmesi kabul edilebilir bir şey değil. Ben derbilerde Fenerbahçelisinin, Beşiktaşlısının, Galatasaraylısının yan yana birlikte maç izlediği yılları hatırlıyorum. Bu konuyu rant amacıyla işleyen medya, sorumluluklarını bilip ona göre davranırsa zaman içinde kendiliğinden çözülür bu mesele.''