Habertürk gazetesi yazarı Atilla Türker, futbol camiasında menajerlik sistemi üzerinden kulüplerin kasalarının boşaltıldığını ve durumun müdahale edilmezse her geçen gün daha da kötüye gideceğini belirtti.
Binlerce korsan menajer olduğunu ve bu durumun denetlenmediğine dikkat çeken Türker, ‘’yaşanılanları futbol camiasındaki hemen herkes biliyor. Teknik direktöründen futbolcusuna, Futbol Federasyonu başkanından medya mensubuna kadar herkes biliyor. Biliyor ama ne yazık ki bir türlü önüne geçilemiyor’’ ifadelerini kullandı.
Türker’in bugün (10 Mart 2016) yayımlanan ‘’Menajerler nasıl kazanıyor?’’ başlıklı yazısı şöyle:
Peki, resmi olmayanı? Bilinmiyor. Kimine göre 2 bin, kimine göre 4 bin... Çünkü bu tür korsanların kaydı yok.
İsteyen istediği zaman menajerlik yapabiliyor. Tonla para kazanabiliyor. Kulüplerin içi rahatlıkla boşaltılabiliyor.
Futbolumuzdaki başıbozuk alanların başında futbolcu menajerliği geliyor.
Bu mecra o kadar disiplinsiz bir mecra ki, isteyen istediği zaman balıklama dalabiliyor.
Cambaz bir menajer ile taklacı yönetici bir araya geldiğinde, 100 bin lira bile etmeyecek dandik bir futbolcu 1 milyon liraya herhangi bir kulübe pazarlanabiliyor.
Bir menajer nasıl ve ne kadar mı kazanıyor? Anlatayım. Eğer işini legal yaparsa, ahlaklı yaparsa, futbolcunun alacağı ücret üzerinden yüzde 10 komisyon alıyor. Deyin ki futbolcu yıllık 1 milyon Euro’ya imzaladı. Bu takdirde menajer de yüzde 10 olarak 100 bin Euro kazanıyor. Tabii yüzde 10’luk oran, genelde olan! Bu oran, artabiliyor da düşebiliyor da... Pazarlığa bağlı... Futbolcunun sözleşmesi eğer 3 yıllıksa, menajer de 3 yıl üzerinden komisyon alıyor. Söylememe gerek var mı bilemiyorum ama menajere ödenen bu para da kulübün kasasından çıkıyor.
Pazarlık nasıl oluyor?
Gelelim, işin yamuk bölümüne... Daha doğrusu bize ve size göre yamuk olan, başkaları için pamuk olan bölüme... Deyin ki... Futbolcunun değeri yıllık 200 bin Euro... Ama 1 milyon Euro’ya itelenecek. Taraflar hazır bekliyor! Okkalı bir indiragandi olacak. Menajer, cambaz yöneticiye elini uzatıyor. Pazarlık yapılıyor. Ama bu ne tür bir pazarlık bu biliyor musunuz! “Hangimiz daha fazla indirebiliriz” pazarlığı... Anlaşma sağlanıyor. Menajerin de, yöneticinin de cebine 300’er veya 500’er bin Euro giriyor. Hem de yıllık. Kulübün kasasından çıkıyor, cambazların kasasına giriyor.
Bu cambazlar bu şekilde yılda 3 futbolcu alsalar, her biri ile de 3’er yıllık sözleşme imzalasalar... Kulüpler tabii batar!
Ortada hırsızlık olmasına rağmen, pek bir tehlikesi de yok... Alan razı, veren razı...
Futbolcunun sözleşmesi buna göre yapılıyor. Herkes memnun kalıyor. Taraflar alacağı ücrete bakıyor!
Bu yazdıklarım, işin, sözleşme ücreti ile ilgili bölümü... Bir de bonservis ücreti var. Bu daha değişik... Onu da başka bir yazıda anlatırım ama şunu hemen belirteyim. Bu yaşanılanları futbol camiasındaki hemen herkes biliyor. Teknik direktöründen futbolcusuna, Futbol Federasyonu başkanından medya mensubuna kadar herkes biliyor. Biliyor ama ne yazık ki bir türlü önüne geçilemiyor!
Böyle gelmiş, böyle gidiyor.
Hesap soran yok
Camiadaki cambazlar “Aldım verdim” diyorlar, tonla parayı cebe indiriyorlar.
Hesap soran yok. İnceleyen yok. Taklacı menajerler aldığı paraya bakıyor, cambaz yöneticiler de “Ne yapayım, futbolcu uyum sağlayamadı” diyor. Bu kadar...
O yüzden değil mi zaten, taklacı menajerlerin sayısı her geçen gün artıyor.
O yüzden değil mi zaten, cambaz yöneticiler koltuğu kolay kolay bırakmıyor.
Saçma sapan transferlerle birileri zengin ediliyor. Vurgun düzeni tüm hızıyla devam ediyor. Bazı kulüplerimiz her geçen gün kötüye gidiyor.
Gün geçmeye görsün ki, birileri feryat figan etmesin... Birileri de gününü gün etmesin. Bu yüzden zaten, birileri en iyi futbolcusunu satarken bile yüzüne gözüne bulaştırıyor. Kulübün paraları bir yerlere gidiyor.
Sözün özü: Transfer işi, ciddi iştir... 3-5 kişiye bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir.