Birleşmiş Milletler Atomik Radyasyonun Etkileri Bilimsel Komitesi, Japonya'daki Fukuşima nükleer santralinde 2011 yılında başlayan erimenin, 1986'da meydana gelen Çernobil örneğinde olduğu gibi bölgenin bir numaralı kanser sebebine dönüşmediğini açıkladılar.
Komitenin hazırladığı raporda, bölgede yaşamakta olan 1000'e yakın çocuğun maruz kaldıkları radyasyon dozu nedeniyle tiroid bezi kanserine yakalanma risklerinin düşük olduğu kaydediliyor.
Çernobil'deki nükleer reaktörün patlaması sonucu civar ülkelere yoğun miktarda radyoaktif toz bulutları ulaşmasıyla ürünler radyoaktif iyota maruz kalmışlardı.
Bu nedenle, yetkililer o dönemden sonra yaşanan en büyük nükleer felaket olması sebebiyle Fukuşima faciasının hemen sonrasında civar bölgelerin boşaltılması için harekete geçmişlerdi.
Komitenin 300 sayfalık bildirisinde, Fukuşima kazası sonrasında meydana gelen radyasyon sızıntısı nedeniyle kalıtsal hastalık ya da kanser vakalarında bir değişiklik gözlemlenmediği belirtiliyor.
Raporda ayrıca, kaza sonrası radyasyona bağlı kanser vakalarında artış olmaması, Japon yetkililerin acilen uyguladıkları güvenlik protokollerine bağlanıyor.
Bu açıklamalarla birlikte söz konusu raporda bölgede yaşayan çocuklarda radyasyona bağlı tiroid bezi kanseri risklerinin halen bulunduğu notunun da altı çiziliyor.
Tiroid bezlerinin önemi, yaşamsal fonksiyonları düzenleyen hormonları içermesinden kaynaklanıyor. Radyoaktif iyotun en fazla zarar verdiği bölge tiroid bezleri olduğundan özellikle çocukların bu noktada hayli savunmasız oldukları bilinmekte.
Komite ayrıca, çocuklar arasında tiroid bezi kanseri vakalarının nadiren görüldüğünü, bu nedenle risk yüzdesinin düşük olduğunu belirtiyor.