Gündem

FT'den TL'nin düşüşüyle ilgili başyazı: Akıllı bir otokrat neyi kontrol edemeyeceğini bilir

FT, liradaki sert düşüşün ardından Merkez Bankası'nın faiz artırmasının doğru bir karar olduğunu yazdı. Ancak FT, Erdoğan'ın finans piyasalarının güvenini kazanabilmesi için "gerçekçi ve aklı başında" politikalar yapması gerektiğini belirtti.

24 Mayıs 2018 07:12

Finans piyasalarının yakından takip ettiği Financial Times (FT) gazetesi, dolar kurunun lira karşısında rekor kırmasını "Liradaki düşüş Türkiye'yi faiz artırımına zorladı" başlığıyla sürmanşetinden verdi ve konuyla ilgili hem bir haber/analiz hem de başyazı yayınladı.

FT, "Akıllı bir otokrat, neyi kontrol edemeyeceğini bilir" başlıklı başyazısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın piyasaların faiz artırım talebine karşılık vererek doğrusunu yaptığını belirtti ve şu ifadelere yer verdi:

"Erdoğan, küresel finansın seyrinin ne derse ona göre hareket etmeyeceğini öğreniyor. Akıllı bir yönetici, politikalarını da değiştirmeyi bilmelidir.

"Faizlerin yükseltilmesi doğru bir karardı. Başka benzer adımlar atmak durumunda da kalabilir."

ABD'de faiz artırım beklentilerinin doları güçlendirmesi ve Türkiye'de de Merkez Bankası'nın bağımsızlığına yönelik kaygılar liranın son günlerde ciddi değer kaybına uğramasına neden oldu. Dolar/TL kuru, dün 4.92'nin üzerine çıkarak tüm zamanların en yüksek düzeyini gördü.

Lira, yıl başından bu yana yaklaşık yüzde 20 değer kaybederek, dolar karşısında en fazla gerileyen gelişmekte olan ülke para birimleri arasında yer aldı.

FT, başyazısında, liradaki düşüşün önlenememesi halinde 2001 yılındaki kriz öncesi görülen "eski kötü günlerin" yeniden yaşanabileceği uyarısında bulundu:

"Söylemeye dahi gerek yok, Erdoğan'ın otokratik yönetimi altında Merkez Bankası'nın bağımsızlığı düşüncesi de çok uzun bir zamandır geçerliliğini kaybediyor. Hassas konularda karar verme gücü yalnızca kendisinde.

"Uzun bir zamandır, para birimindeki değer kaybına verilecek en bariz yanıt olan sert bir faiz artırımı seçeneğini hayata geçirmekten kaçınıyordu.

"Bu direnç, kısmen ideolojik nedenlerden kaynaklanıyor. Erdoğan, faizi 'tüm kötülüklerin anası ve babası' olarak tanımlıyor.

"Ancak bu direncin siyasi nedenleri de var. Gücünü pekiştirme planlarının başarıya ulaşması, Kasım 2019'da olması gerekirken 24 Haziran 2018 tarihine çektiği cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin her ikisini birden kazanabilmesine bağlı.

"Bu siyasi kumar, liradaki düşüşün hızlanmasıyla birlikte giderek riskli bir hal alıyor."

FT yazıda, Türkiye'deki yüksek enflasyon, cari açığın finansmanı için yabancı sermaye girişine duyulan ihtiyaç ve kurdaki yükselişin döviz borcu olan şirketler üzerine yarattığı baskılar gibi ekonomiye yönelik bir dizi ciddi riskin sürdüğüne dikkat çekti:

"Tüm bu risklerin ışığında harekete geçilmesi şarttı. Esas soru Merkez Bankası'nın 'geç likidite penceresinde' yaptığı 300 baz puanlık faiz artımının yeterli olup olmayacağı.

"Bunun alternatifleri döviz rezervlerini kullanmak ve sermaye kontrollerine başvurmak olur. Sermaye kontrollerine başvurmak ülkeye fon girişini azaltır.

"Türkiye'nin döviz rezervleri Nisan ayı sonu itibariyle 85 milyar dolar olduğundan dolayı ilk seçeneğe başvurmak mümkün görünüyor. Ancak Ağustos 2016'dan bu yana rezervler 17 milyar dolar azaldı. Rezerv kullanımının da bir sınırı var.

"Para biriminin zayıflığı, Erdoğan'ın Türkiye'nin finans piyasalarının güvenini kaybetmesine neden olan alışılmadık görüşleri ve dengesiz politikalarına yönelik yüksek sesli bir uyarı oldu.

"Finans piyasaları, hapse attığı bahtsız gazeteciler gibi değildir. Beğensin ya da beğenmesin, piyasaların olumlu düşünmesine ihtiyacı var. Bunu geri kazanabilmesinin yolu da gerçekçi ve aklı başında politika yapmaktan geçiyor."

FT, başyazısının yanı sıra liradaki değer kaybıyla ilgili "Döviz krizi, Erdoğan'ın kuşatma altında olduğu düşüncesini derinleştiriyor" başlıklı bir de haber/analize sayfalarında yer verdi.

Gazetenin Ankara muhabiri Laura Pitel imzasıyla yayınlanan yazıda, Erdoğan'ın ekonomi kurmayları arasında "az sayıda kalan piyasa dostu" isimlerin liradaki düşüş karşısında dikkat çekici derecede sessiz kaldıkları belirtildi.

Haberde, Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın liradaki düşüşün "yurt dışı kaynaklı bir operasyon" olduğuna dair sözlerine yer verildi ve şöyle devam edildi:

"Albayrak'ın son yıllarda cumhurbaşkanının en yakın kurmaylarından birine dönüşmesi, cumhurbaşkanlığı sarayındaki kuşatılma hissinin giderek arttığının da bir sembolü oldu.

"Analistler ve yetkililer, Türk siyasetine ağırlığını koyduğu 15 yıllık süre boyunca karşı karşıya geldiği hem gerçek hem de hayali tehditlerin, Erdoğan'ı kendisine yalnızca duymak istediklerini söyleyen kapalı bir grup insanın içine çekilmek zorunda bıraktığını söylüyor.

"Türk bir yetkili, 'Danışmanları, bir grup gerizekalı ve dalkavuktan oluşuyor' dedi ve 'Artık aklıbaşında tavsiyeleri dinlemez oldu' diye ekledi."

Haberde, "hükümetin en kıdemli ekonomi yetkilisi" olarak tanımlanan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in liradaki sert düşüşün ardından yalnızca sağduyulu politikaların galip geleceğini "umduğunu ve buna inandığını" söylediği İngilizce bir Twitter mesajı attığı ve bundan sonra da Merkez Bankası devreye girene kadar "hayvan videosu ve Galatasaray'ı tebrik eden bir mesaj haricinde lira hakkında tek kelime dahi etmediği" ifade edildi.

Haberde, Şimşek'in sesinin "cumhurbaşkanının ekonomi ekibinin içindeki daha eksantrik kişiler" tarafından bastırıldığı belirtildi. Bu isimlerden birinin Yiğit Bulut olduğu vurgulandı.

Yazıda şu ifadelere yer verildi:

"Piyasalar, erken seçim ilan edilmesinin ardından 24 Haziran'daki seçimlerin siyasi belirsizliği bitireceği ve çok ihtiyaç duyulan reformların hayata geçirilmesini sağlayacağı beklentisiyle yükselişe geçti.

"Ancak, Erdoğan, bu ay içerisinde Londra'ya yaptığı bir ziyaret sırasında faiz oranlarının yükseltilmesinin zararları hakkında yatırımcılara nutuk çekti ve ekonomi politikalarını daha fazla kontrol edeceğini söyledi.

"Londra merkezli bir danışmanlık şirketinden bir analist, 'Bu, gerçek bir dönüm noktası oldu… Yatırımcılar uzun yıllardır bu hükümetin iş dünyası yanlısı olduğuna inanıyordu. Ama şimdi bana, (Erdoğan'ın) bu söylediklerine gerçekten inanıp inanmadığını sormaya başladılar' dedi.

"Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, cumhurbaşkanının seçimlerde oylarını artırmak için ulusal bir kriz varmış duygusu yaratmak adına bilinçli bir şekilde liradaki değer kaybına izin verdiğini öne sürdü.

"Nedeni ne olursa olsun, ekonomistler cumhurbaşkanının ülkeyi resesyonun eşiğine sürüklediğini düşünüyorlar."