Geçen pazartesi günü başkent Paris yakınlarındaki Créteil semtinde maskeli üç kişi ‘Yahudi ve zengin oldukları’ varsayımıyla çiftin evine girmiş, genç kadına tecavüz ederek evdeki değerli eşyaları çalmıştı. Fransa bu olayın ardından Yahudilere karşı önyargıları ve artan antisemitizmle nasıl başa çıkılabileceğini tartışıyor.
Pazar günü Créteil’de düzenlenen protesto gösterisine katılan Fransa İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve, antisemitizmin ‘sosyal hastalık’ haline geldiğini belirterek , ırkçılık ve antisemitizme karşı milli mücadele çağrısı yaptı. İçişleri Bakanı bu yılın ilk on ayında Yahudilere karşı saldırılarda yüzde yüz oranında artış kaydedildiği uyarısında bulunurken, Fransa’daki Yahudi kuruluşları Temsil Konseyi Başkanı Roger Cukierman da Yahudilerin Fransa’da kendilerini tehdit altında hissettiklerini ve bazılarının ülkeyi terk ettiklerini vurguladı.
İsrail Yahudi Ajansı verilerine göre Fransa, Yahudilerin terk ettiği ülkeler arasında ilk sırada geliyor. Ajans verilerine göre, bu yıl Fransa’dan İsrail’e göç eden Yahudilerin sayısı 5 bine yaklaştı. Fransa, 500 bini aşkın Yahudi nüfusuyla Yahudilerin en yoğun yaşadığı ülkeler sıralamasında Avrupa’da birinci, dünyada ise ABD ve İsrail’in ardından üçüncü sırada yer alıyor.
Fransa'da Yahudilere yönelik saldırılar özellikle temmuz ayında artış gösterdi. Bunda İsrail’in Gazze’de yürüttüğü, yüzlerce Filistinli sivilin hayatını kaybettiği operasyonların etkili olduğu düşünülüyor. Berlin’den tarihçi Marie-Christin Lux, Avrupa’daki pekçok ülkede olduğu gibi Fransa’da da Yahudilerin tarihte sürgünlerle karşı karşıya kaldıklarına, ancak Fransa’nın özel bir konumu bulunduğuna dikkat çekiyor:
“Fransız Devrimi’nden bu yana Fransa’da büyük Yahudi cemaatleri bulunuyor. Fransa, Almanya ya da Doğu Avrupa ülkelerinden çok daha önce, Yahudilere vatandaşlık haklarını tanıyan ilk ülkeydi.”
"Önyargılar kökleşmiş durumda"
Pekçok Yahudi kendini önce Fransız, sonra Yahudi olarak tanımlıyor ve Fransa’da kendini evinde hissettiğini belirtiyor. Ancak anketlere bakılırsa Fransızlar bu görüşte değil. Aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin seçmenlerinin yaklaşık yüzde 40’ı Yahudi Fransızların diğer Fransızlar kadar Fransız olmadığını düşünüyor. Düşünce kuruluşu Fondapol’ün araştırmasına göre Yahudilere karşı önyargılar da oldukça kökleşmiş durumda. Ankete katılanların yaklaşık beşte biri Yahudilerin çok fazla siyasi güce sahip olduğunu, her dört katılımcıdan biri de Yahudilerin finans dünyasında haddinden fazla nüfuz sahibi olduğunu düşünüyor. On kişiden biri ise işvereninin Yahudi olmasını tercih etmiyor. Tarihçi Lux, bu Yahudi stereotipin Fransa’da hep var olduğunu ve varlığını sürdürdüğünü belirtiyor:
“Bu stereotip Fransa’da toplumsal katmanlardan bağımsız olarak kökleşmiş durumda. Ekonomide büyük nüfuza sahip, zengin Yahudi imajı daha 19’uncu yüzyılda da güçlüydü.”
"Tarih tekerrür ediyor"
Tarihçi Lux, eskiden kalma zengin Yahudi tiplemesine günümüzde İsrail’in politikalarından doğan olumsuz tablonun da eklendiğini, ve bu tablonun özellikle sol görüşlü Fransızları etkilediğini belirtiyor. Lux, günümüzde Fransa’da yükselişe geçen antisemitizmin arkasında çeşitli etkenler bulunduğunu belirtiyor ve ekliyor:
“1929’daki dünya ekonomik krizinin ardından da antisemitizm yükselişe geçmişti. Şu an Fransa yeniden çok büyük sosyal ve ekonomik sorunlarla karşı karşıya. Bu noktada tarih tekerrür ediyor gibi görünüyor. Özellikle de Paris ve çevresinde, şehir planlaması açısından sorunlu varoşlarda bu problemler daha açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Okul pedagojisinde de bu tür önyargıların önüne geçebilecek ögelerin eksikliği hissediliyor.”
Marie-Christin Lux önyargılarla mücadele için devlet desteğinin ve iradesinin devam etmesini umuyor ve antisemitizmin tek başına Müslümanlara atfedilmemesi uyarısında bulunuyor: “Tartışmaların yeniden durulmasına izin verilmemeli. Bu Müslümanların ya da Yahudilerin değil, tüm Fransa’nın bir sorunudur. Ve tüm Fransızları ilgilendiriyor.”