T24 Dış Haberler
Dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Haiti, 1804 yılında bir halk ayaklanmasıyla Fransız sömürgecileri ülkeden kovarak bağımsızlık ilan etti. Fransa’nın ise Haiti’ye dönerek bağımsızlığını ilan eden ülkeden tazminat talep etmesi uzun sürmedi. Haiti, on yıllarca kölelikten kurtuluşun tazminatını öderken, yabancı bankalara da borçlanarak ülkenin kalkınması için harcanabilecek büyük miktarı kaybetti.
The New York Times’tan gazeteciler, bağımsızlığından itibaren yabancı güçler, yabancı bankalar ve kendi yozlaşmış liderleri tarafından yağmalanan Haiti’nin bugün geldiği noktayı inceledi. New York Times muhabirleri, arşivlerden topladıkları belgeler ve uzman görüşleriyle altı maddede bugün en yoksul ülkelerden biri olan Haiti’nin neden bu durumda olduğunu derledi.
"Her şeyin başın çifte borç"
1791-1804 yılları arasında yaşanan Haiti Devrimi’yle halk, bir Fransız kolonisi olmaktan kurtulmuş, bağımsızlığını ilan etmişti. Modern tarihin ilk halk kaynaklı başarılı köle isyanından birkaç yıl sonra, 1825 yılında Fransızlar Haiti’ye geri dönmüş, özgürleştirilmiş kölelerden tazminat istemişti.
Fransa’nın talebi, beş yıllık ödemeyle kendilerine 150 milyon Fransız Frankı verilmesiydi. Haiti’nin ödeyebileceğinden çok fazla olan bu miktar karşısında Fransa, ülkeyi bir grup Fransız bankasına borçlanmaya zorladı. Yeni bağımsızlığını ilan eden Haiti, çifte borç karşısında kaldı.
"Borcun Haiti’ye gerçek bedeli"
The New York Times, Haiti’nin 64 yıl boyunca ödediği paranın bugünün parasıyla 560 milyon dolara ulaştığını tespit etti.
Öte yandan bu süreç içinde yaşanan kayıpları 560 milyon doları geçeceği belirtilirken gönderilen her frankın, Haiti’nin kalkınması, vatandaşların kazanması için ayrılacak paraların kaybı anlamına geldiği vurgulandı. Arşiv belgelerinin incelenmesi ve 15 dünyaca ünlü ekonomistle yapılan görüşmelerin sonucunda NYT, Fransa’nın Haiti’ye ödettiği bedelin 21 milyar dolar ile 115 milyar dolar arasında olabileceği sonucuna vardı.
Dünyaca ünlü ekonomist Thomas Pikketty bu durumu “Borç aracılığıyla neo-sömürgecilik” olarak değerlendirirken Haiti’nin devlet inşası sürecinin bu yolla bozulduğunu belirtti.
Fransa’dan gelen çifte borcun, Haiti’yi 100 yıldan uzun sürecek bir borçlar sarmalına soktuğu da vurgulandı.
"Altın bulan Fransız bankası"
Ülkeyi yıkan çifte borçla geçen 50 yılın sonunda Haitililer, ülkenin kendi ulusal bankası olacağı haberini aldı. Öte yandan Avrupa’daki örneklerine bakıldığında ülkenin demir yolları ve fabrikalarını finanse edecek olan Haiti Ulusal Bankası’nın yalnızca ismiyle “Haiti’ye ait” olduğu belirtildi.
Haiti Ulusal Bankası, Paris merkezli Crédit Industriel et Commercial (C.I.C) ve yatırımcılarının bir ürünüydü. Haiti’nin ulusal bankası Paris üzerinden kontrol ediliyor ve Haiti hükûmetinin her işleminde komisyon alınıyordu. Times’ın ulaştığı belgeler Fransız bankası ve yatırımcılarının Haiti’den on milyonlarca dolar aldığını gösterdi.
"ABD, Haiti’ye bir yazar kasa gibi davrandı"
ABD ordusu, 1915 yılında Haiti’yi işgal etti. İşgalin resmi açıklaması Haiti’nin çok yoksul ve kendi aygıtlarıyla bırakılamayacak kadar istikrarsız durumda olmasıydı. Dönemin Dışişleri Bakanı Robert Lasing, işgalin “anarşi ve baskıyı” sonlandıracağını iddia ediyordu.
İşgal sırasında bir grup donanma askeri, Haiti Ulusal Bankası’na girerek 500 bin dolar değerinde altınla çıktı. Günler sonra bu altın Wall Street’te değerlendiriliyordu.
Gelecek yıllar boyunca ABD, Haiti’de baskın güçtü. Bazı tarihçiler ABD işgali döneminde Haiti’nin kalkınmasında önemli adımlar atıldığını söylese de bazıları ABD’nin Haiti’lileri zorla çalıştırdığı, bazı askerlerin işçileri halatla bağladığı örnekler olduğu, Haitililerin hiçbir ücret almadan yolla yaptığını aktarıyor.
ABD’li yetkililer tarafından hazırlanan raporlar, neredeyse 10 yıl boyunca Haiti’nin toplam gelirinin dörtte birinin National City Bank tarafından kontrol edilen borçları ödemekle harcandığını gösteriyor.
"Aradaki bela: Yolsuzluk"
Haitili bir tarihçi olan Georges Michel, pek çok tarihçi gibi Haiti’nin bugün geldiği yoksulluk noktasında dış güçlerin yanı sıra yolsuzluğun da büyük bir rol oynadığını söylüyor.
Tarihçiler, Haiti liderlerinin çoğu zaman kendi çıkarları için ülkenin çıkarlarını sattığını belirtirken seçilmiş yetkililerin radyo programlarında açık bir şekilde rüşvet aldıklarını söyledikleri, oligarkların çok az vergi ödeyerek tekelleştiğini hatırlatıyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü, Haiti’nin dünyada yolsuzluğun en fazla olduğu ülkelerden biri olduğunu gösteriyor.
"Fransızların öğretmediği tarih"
Atalarının sömürgecilikten elde ettiklerinden nesillerce faydalanan Fransızlar olsa da Haiti’nin çifte borç dönemini derslerde öğretilmediği belirtildi. The New York Times, Haiti’nin çifte borcundan faydalanan ailelerin yeni kuşaklarından 30 kişiyle yaptıkları konuşmalardan pek çoğunun yaşananları bilmediği sonucuna vardı.
Fransa’nın bu geçmişin üzerini örtmek için çabaladığı belirtilirken Haiti’de de 2003 yılına kadar bu konunun gündeme gelmediği belirtildi.
2003 yılında dönemin başkanı Jean-Bertrand Aristide, Haitililerin Fransa’nın uyguladığı borcu reddettiğini ve tazminat talep ettiğini açıklamıştı. Tazminat için net bir miktar da sunan Aristide, 2004 yılında devrilirken The New York Times’a konuşan eski bir büyükelçi, Aristide’in devrilmesinde pek çok faktör etkili olsa da tazminat talebinin de bir payı olabileceğini söyledi.