Gündem

FR: Trump silah yasasını değiştirecek imkana sahip

ABD'nin Las Vegas kentindeki silahlı saldırı, İspanya'da Katalonya referandumu ve Filistinli gruplar Hamas ile El Fetih arasındaki uzlaşma sinyalleri Alman basınında dikkati çeken yorum konularını oluşturuyor.

04 Ekim 2017 02:11

ABD'nin Las Vegas kentinde otomatik silahlarla düzenlenen saldırıda en az 59 kişi yaşamını yitirdi. Frankfurter Allgemeine Zeitung'da bu saldırının ardından ABD'deki silah yasası irdeleniyor:

"... Gösterilen tepkiler hep aynı oluyor: Silah karşıtları daha sert yasalar talep ederken, silah lobisi anayasanın silah taşıma hakkını düzenleyen ek maddesine atıfta bulunuyor. Buna göre, kim silah taşırsa, acil bir durumda kendini savunabilir ve daha kötü bir olayı engelleyebilir. Ancak saldırganın bir otelin 32'inci katında 23 ateşli silahla kendini sağlama aldığı Las Vegas'ta görüldüğü gibi daha kötü bir olayın engellenmesinin bu şekilde mümkün olmadığını silah budalaları dikkate almıyor. Onlar için Las Vegas'ın bulunduğu eyalet adeta bir cennet: Çünkü Nevada Eyaleti'nde bir silah yasası yok gibi... Pazartesi günü çok sayıda kişinin öldüğü katliamın ardından ABD'de de silah satışları dikkat çekici bir şekilde arttı. Elbette hedef kendini savunmak. Ne kadar acı bir ironi."

Frankfurter Rundschau gazetesinde de Las Vegas'taki saldırının ardından ABD'deki silah yasası ele alınıyor:

"Bir çok Amerikalı her katliamın ardından olduğu gibi korktuğu için silah satışları artabilir. Washington'da hükümet ve Kongre yıllardır tartışılan silah yasasının sertleştirilmesi üzerine ciddiyetle eğilebilir. Ancak Las Vegas'taki katliam da Cumhuriyetçilerin çoğunlukta bulunduğu Kongre'nin ve Başkan Trump'ın tutumunu değiştirmeyecek. Aslında ironik bir şekilde Trump selefi Obama'ya kıyasla bir şeyleri değiştirebilecek imkâna sahip. Cumhuriyetçiler, Obama'nın silah yasasının sertleştirilmesi yönündeki bütün girişimlerini acımasızca bloke etmişti. Ama Trump, beyaz öfkeli Amerikalıların kahramanı. Eğer Trump bu insanlara silaha erişimin biraz zorlaştırılmasının Amerika'nın yararına olacağını anlatırsa, büyük olasılıkla onu dinlerler. Ama doğruyu söylemek cesaret ister ve bu kendini başkan olarak gösteren Trump'ın taşıdığı özellikler arasında pek yer almıyor."

Stuttgarter Zeitung'daki yorumda ise hafta sonunda Katalonya'da düzenlenen bağımsızlık referandumu ardından İspanya'da yaşanan kriz işleniyor:

"İspanya'daki kriz nasıl aşılacak? Olayda rol alan kişilerin istifa etmesi krizin aşılmasına yardım ederdi: İspanya Başbakanı Mariano Rajoy, hatta daha iyisi bütün hükümet. Bunun yanı sıra Katalonya'yı bu çılgın maceraya sürükleyen Katalonya Başbakanı Carles Puigdemont. Ancak her ikisi de görevini sürdürecek. Yine de Puigdemont'un şüpheye düşmesi iyi oldu. Eğer kendi yasalarını uygulayacak olsaydı, bu Çarşamba günü Katalonya Cumhuriyeti'ni ilân etmesi gerekecekti. Ama bunda tereddüt etti. Uluslararası arabulucuları göreve çağırdı. Avrupa Birliği'ne çağrıda bulundu. Ancak İspanya'daki sorunu sadece İspanyolların kendisi çözebilir."

Münih merkezli Süddeutsche Zeitung'ta Filistinli gruplar El Fetih ve Hamas'ın siyasi bölünmüşlüğe son verilmesi için attığı adım değerlendiriliyor:

"Eğer Hamas güvenlik organlarını Filistin Özerk Yönetimi'ne devretmezse, silahı bırakmazsa ve örgütün askerî kanadı görüşmelerden çıkan sonuçları kabul etmezse, barış için gereken çözüme ulaşılamayacak. O zaman da Lübnan'da Hizbullah ile olduğu gibi bir durum oluşur. Bu durumda, Hamas'ın Filistin Özerk Yönetim ile anlaşmazlık yaşadığı ve bu krizden çıkmak için İsrail ile askerî gerilimi tırmandırdığı 2014 yılına benzer bir senaryonun gündeme gelme tehlikesi bulunuyor. Bu nedenle, İsrail hükümeti Filistinli gruplar arasındaki anlaşmazlığın olası çözümüne ilişkin resmi açıklamalardan sakınıyor. Zira İsrail, bugüne kadar iki devletli çözüm için gösterilen çabalarda neden ilerleme kaydedilmediğine gerekçe olarak Filistinli gruplar arasındaki anlaşmazlığı gösteriyordu."

© Deutsche Welle Türkçe

JD/ÖA