Gündem

FR: Transatlantik ilişkiler mafya filmini andırıyor

İran yaptırımlarının yürürlüğe girmesi ve Suudi Arabistan ile Kanada arasındaki gerginlik Alman basınında öne çıkan yorum konuları...

07 Ağustos 2018 12:19

Frankfurter Rundschau gazetesi ABD'nin yaptırım politikasının Avrupa'yı da esir aldığını dile getiriyor:

"Atlantik aşırı dostluk günümüzde eski mafya filmleri gibi işliyor. İleride bir gazeteci Başkan Donald Trump ya da Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'ya İran yaptırımlarında Batı'nın nasıl olup da birlikte hareket ettiğini sorsa, alacağı cevap ‘onlara ret edemeyecekleri bir teklifte bulundum' olur. İran'ın Yakın ve Ortadoğu'yu istikrarsızlaştıran bir ülke olduğu doğrudur. İran, Lübnan, Suriye ve Filistin topraklarına kadar her yere silah, savaş ve terör ihraç ediyor. Trump'ın bu durumu değiştirmek istemesi takdire değer. Ancak bunun için nükleer anlaşmayı tek taraflı feshedip İran'a ve yaptırımlara uymayan herkese yaptırım uygulamaya karar veriyor. İşte Atlantik aşırı dostluk böyle işliyor. İşte, ‘önce Amerika' böyle bir şey.”

Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesi Avrupa'nın İran anlaşmazlığında inisiyatif geliştirememesini eleştiriyor:

"Tecrübeler ABD ve Avrupa'nın ortak İran stratejisi uygulamaları gerektiğini gösteriyor. Tek başına ikisi de başarılı olamaz. Ortak hedefleri, nükleer ve füze programına, terör ve iç savaş destekçiliğine ve İsrail'i yok etme tehditlerine son vermek. Ama bu hedefe varmak için seçtikleri yollar farklı. Trump yaptırımlarda ısrar ederken, Avrupa nükleer anlaşmanın yaptırım uygulamadan yeniden ele alınmasını istiyor. Trump baskısız bir yere varılamayacağını söylemekte haklı. Avrupa İran'a cazip çözümler de sunulabileceğini ve yeni bir anlaşmaya varmak için mevcut anlaşmayı bozmaya gerek olmadığını söylüyor. Başarısızlıklar, ders alındığı sürece yararlı olabilir. Trump, İran ile zirve buluşmasına bile ‘hazırım' diyor. Avrupa'nın inisiyatifini ise ara ki göresin.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung Kanada ile Suudi Arabistan arasındaki diplomatik krizle ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Suudi Arabistan Kanada Büyükelçisini geri çektiği gibi Riyad'daki Kanada Büyükelçisinden de ülkeyi terk etmesini istedi. Suudi yönetimi içte ve dışta katı davranıyor ve kendi çizgisini izlemeyen dost ülkeleri bile rencide etmekten çekinmiyor. Veliaht Prens ülkesinde tepeden ekonomik ve sosyal reformlar dikte ediyor. Lakin kimse bu gelişmeyi kendi hesabına yazmayı aklına getirmesin. Suudi Arabistan gerçi benzeri görülmemiş özgürlüklere kapı açıyor ama Batılı anlamda liberalleşme yolunda olduğu söylenemez.”

Neue Osnabrücker Zeitung gazetesi Riyad yönetiminin başlattığı reformların kaçınılmaz sonuçlarına katlanmak zorunda olduğu görüşünü savunuyor:

"Söz konusu olan, insan hakları ve Kraliyet ailesinin mutlak egemenlik iddiasını daha fazla sineye çekmek istemeyenlerden bu hakkın esirgenmesidir. Veliaht Prens Muhammed bir Selman modernizasyonda kararlı ise şunu bilmelidir ki, toplumsal özgürlük propagandası yapan, zamanı geldiğinde daha fazla siyasi katılım talepleriyle karşılaşacaktır. Aniden kadınların otomobil kullanmasına izin verilen ülkede kafa yapılarının da değişeceği düşünülmelidir. Aynı zamanda özeleştiriye yer açmak gerektiği de.”

DW, dpa, AFP/AG, BK

© Deutsche Welle Türkçe