İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella, parlamentoyu feshederek önümüzdeki yıl yapılması planlanan erken genel seçimlerin önünü açtı. Frankfurter Allgemeine Zeitung'da konuya ilişkin şu satırlar dikkat çekiyor:
"Seçmenlerin çoğu siyasetten ve siyasetçilerden bıkmış durumda. Bu Beş Yıldız Hareketi'nin yerleşik siyasete karşı bir parti olarak siyaset sahnesinde neden bazı başarılara imza atabildiğini de açıklıyor. Belediye başkanlığı seçimlerini kazanarak Roma’da iktidarı kazanan parti, beceriksizlik konusunda da üzücü bir tablo sunuyor. Buna rağmen Beş Yıldız Hareketi, iç mücadele yaşayan Sosyal Demokratlar ve Berlusconi'nin Forza İtalya’sını geride bırakarak gelecek yıl yapılacak seçimlerden en güçlü parti olarak çıkabilir. Seçimlerde hiçbir partinin çoğunluğu sağlaması beklenmiyor. Başka bir ifadeyle, hükümetin kurulması çok uzun zaman alabilir, hatta başarısızlıkla sonuçlanabilir. Bu İtalyan tarzı, şu sıralar Alpleri aşmış durumda.”
Münih merkezli Süddeutsche Zeitung ise İtalyan hükümetinin icraatının bir bilançosunu çıkartıyor:
"Adil bir hüküm şöyle olurdu: Birkaç parlak başarıyla birlikte orta. Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor: Şubat 2012'de kimse Demokratik Parti’nin iktidarını sürdürmesini beklemiyordu. Partinin kılpayı sağladığı çoğunluk biraz zayıf görünüyordu. Buna rağmen son ana kadar da dayandı. Bir yıldır başbakanlık koltuğunda oturan Paolo Gentiloni ise ülkeyi o kadar istikrarlı bir şekilde yönetiyor ki, birçok İtalyan Gentiloni’nin bir süre daha görevde kalmasını isterdi. Bu belki de çok gereksiz bir istek olmayacak. Zira yapılan tahminler, önümüzdeki seçimlerde hiçbir partinin hükümet kuracak çoğunluğu sağlayamayacağını gösteriyor. Bu da yönetici rolünü üstlenecek bir kaptana ihtiyaç duyulacağına işaret ediyor. Gentiloni bu görev için ideal bir isim olurdu.”
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, çarşamba akşamı St. Petersburg'da bir alışveriş merkezinde meydana gelen patlamayı "terör saldırısı" olarak nitelendirdi. Frankfurter Rundschau'daki yorumda konu şu sözlerle ele alınıyor:
"Bir bomba, 14 yaralı; St. Petersburg ucuz kurtuldu. Vladimir Putin, saldırının bir terör eylemi olduğunu açıkladı. Bu Rusya için çok doğal bir durum değil. Geçen yıl aralık ayında Soçi yakınlarında 92 kişinin ölümüyle sonuçlanan askeri uçağın düşmesinin bir saldırı olabileceğini resmi kurumlar inkar etmişti. Devlete bağlı yayın kuruluşlarında, Sibirya bölgesindeki Surgut kentinde yaşanan ve bir kişinin ölümü ve yedi kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan bıçaklı saldırı hakkında haberler yer almamıştı. Oysa ortaya çıkan bir videoda, saldırgan kendini IŞİD üyesi olarak tanıtıyordu. Rusya, verdiği bilgilere göre Suriye’de İŞID üyesi cihatçıları yok etti ve vatansever güvenlik birimleri, Batı’ya kıyasla teröre karşı daha başarılı bir mücadele yürütüyor. St. Petersburg'daki patlama ise Moskova’ya bir uyarı olmalı. IŞİD’in Ortadoğu'daki askeri yenilgisi, kendi ülkende hiç bir şekilde güvende olacağın anlamına gelmiyor.”
UNICEF, çatışma bölgelerinde yaşayan çocuklar için 2017 yılını "kabus gibi bir yıl" olarak değerlendirerek çocukların kalkan olarak kullanıldığına, öldürüldüğüne, çocuklara tecavüz edildiğine ve savaşmaya zorlandığına dikkat çekti. Hannoversche Allgemeine Zeitung'da konuya ilişkin şu satırlar yer alıyor:
"Savaşan tarafların Batı'da müttefikleri ve silah tedarikçileri bulunuyor. Şimdi Berlin ve Paris’teki siyasilerin Birleşmiş Milletler'in zayıflığından şikayet etmesi ve ABD'deki siyasi düzenin bozulmasına üzülmesi anlamsız kalır. Zira Almanya, çocuklara yönelik teröre karşı bir şeyler yapabilirdi. Suudi Arabistan'a silah gönderilmesini durdurabilirdi. Birleşmiş Milletler raporlarına göre, Yemen'de çocukların savaşta yaralanmasının sorumluluğunun yüzde 50'den fazlası Riyad öncülüğündeki askeri koalisyona ait. Berlin taşınabilir silahların ihracaatının engellenmesi de için daha fazla ilgi gösterebilirdi. Çünkü çoğunlukla bu silahlar çocukların eline geçiyor.”
dpa/AFP/JD/HS
© Deutsche Welle Türkçe