Gündem

FR: Bush ile Trump arasında pozitif algılanmak zor değil

ABD Başkanı Obama'nın veda turu kapsamında Berlin'i ziyareti basında öne çıkan yorum konusu. Frankfurter Rundschau'ya göre Obama'nın pozitif algılanmasında Bush ile Trump arasında görev yapmış olması önemli rol onuyor.

18 Kasım 2016 02:00

Braunschweiger Zeitung Türk askerlerinin Almanya'ya iltica etmesinin Türkiye'deki siyasi gerilim hakkında çok şey anlattığını yazıyor:

"NATO'da görevli Türk askerleri Almanya'ya iltica başvurusunda bulundu. Bu toplumun içinde bulunduğu gerilim, daha çarpıcı bir biçimde nasıl tasvir edilebilir? Bir askerin ülkesine sırtını dönmesi için çok şeyin olup bitmiş olması lazım. Batı bu Türkiye ile ne yapacak? Batı, bu diktatörlük rejimini sessizce izlemekle yetinemez. Ama aynı zamanda da kimse Türkiye ile bir kopuşu hayal bile etmek istemiyor. NATO açık bir güneydoğu kanadının altından kalkamaz, keza mülteci vaziyeti nedeniyle Türkiye'den bağımsız bir çözüme uzak olan Avrupa Birliği de."

ABD Başkanı Barack Obama veda turu kapsamında Berlin'e düzenlediği ziyarette Merkel'e sekiz yıllık ortaklığı için teşekkür etti. Obama'nın Berlin ziyareti Alman basınında da geniş yer buluyor. Schwäbische Zeitung Obama'nın başkanlık dönemini şu sözlerle değerlendiriyor:

"Barack Obama bugün Berlin'den ayrılıyor ve Avrupa'da birçokları görevden ayrılan ABD Başkanı'nın arkasından duygulu gözlerle bakıyor. Adam tutkulu bir siyasetçi, karizmatik bir tip, cezbedici ve parlak bir hatip. Başbakan Angela Merkel ile kamuoyunun karşısına duygusal bir şekilde çıktığında bunu bir kez daha ispatladı. Peki, ama Obama dış politikada gerçekten neyi başardı? Müttefiklerine karşı casusluk yaptırdı, insansız hava araçlarıyla savaşı yaydı ve Suriye lideri Esad'a müsamaha gösterdi. Yanlış bir izlenim oluşmasın, Obama kötü bir başkan değildi. Rusya'yla nükleer silahların hurdaya çıkartılması konusunda anlaştı. İran ile nükleer anlaşmanın sağlanmasındaki çabaları da teşekkürü hak ediyor. Ama istediklerinden daha azını başarabildi. Avrupa açısından etkisini yüceltmek uygun olmaz. Selefi George W. Bush, halefi Donald Trump olan bir ABD Başkanı açısından pozitif olarak algılanmak çok da zor değil.”

Frankfurter Rundschau'da yer alan yorumda Obama'nın Berlin ziyaretinde aşılamak istediği iyimserlik duygusunun çok da gerçekçi olmadığı vurgulanıyor:

"ABD Başkanı Barack Obama bir kez daha elinden gelen her şeyi yaptı. Demokrasiden hayranlıkla söz etti, Başbakan Angela Merkel'i övdü. Ve 44'üncü başkan, 45'inci başkanla birlikte her şeyin o kadar berbat olmayacağını bıkmadan yorulmadan savundu. İnsan haberi duyunca istiyor ki Atlantik'in iki yakasındaki ilerici güçler çabucak toplanıp ayağa kalksın ve New Yorklu demagoga karşı gelmekle de kalmayıp doğru siyasi kararlarla onu gereksiz hale getirsin. Ancak buna dair inanç eksik: ABD'de Demokratların bu acı verici mağlubiyetin yaralarını sarmak için uzun zamana ihtiyacı var. Avrupa ne yazık ki vahim durumda ve ziyadesiyle kendi sorunlarıyla meşgul. Böylelikle Obama'nın veda turunun, katılımcıların korkularını bastırmak için düzenledikleri gürültülü ve tiz bir şölen olduğu izlenimi uyanıyor. Sabaha baş ağrısıyla uyanacaklar; sorunların ve yapılacak birçok işin kendilerini beklediğini fark edecekler."

Stuttgarter Zeitung'da yer alan yorumda Obama ile Merkel'i buluşturan küreselleşme perspektifinin Donald Trump'ın seçilmesiyle birlikte yara aldığı fikri öne çıkıyor:

"Küresel sorunların birlikte daha iyi bir çözüme kavuşturulacağı bilgisi, görevden ayrılan ABD yönetimini Avrupa'daki hükümetlerin çoğunluğuyla buluşturuyor. Merkel ve Obama bir gazete için ortak kaleme aldıkları makalede 'Küreselleşme öncesindeki bir dünyaya geri dönüş olmayacak' diye yazdılar. Her ne kadar doğru olsa da çoğu zaman başarısız olan 'küreselleşmeyi kendi değerlerimiz ve tasavvurlarımıza göre şekillendirme' yaklaşımını izliyorlar. ABD'de bunu en azından deneme sözü, seçimle görevden alınmış oldu. AB ülkelerindeki seçim sandıklarında da sert ekonomik rekabetin veya savaş mültecilerinin olduğu dünyayı düşünsel ya da gerçek duvarların arkasına itme arzusu gittikçe daha fazla dile getiriliyor."

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ercan Coşkun