2009 yılında Pittsburgh'de düzenlenen G-20 Zirvesi'nde petrol, gaz ve kömür sübvansiyonlarının kademeli olarak düşürülmesi kararlaştırıldı. Yayınlanan ortak bildiride, “fosil yakıtların gereksiz sübvansiyonu müsrif bir tutumu teşvik ediyor, temiz enerji kaynaklarına yatırımları zorlaştırıyor ve iklim değişikliğinin tehlikeleriyle mücadele çabalarını zayıflatıyor“ ifadeleri yer aldı.
Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve Uluslararası Enerji Ajansı gibi uluslararası örgütler de sık sık fosil enerjilere verilen sübvansiyon sorunu konusunda raporlar hazırlıyor ve yeniden yapılanma konusunda tavsiyelerde bulunuyor. Sübvansiyon seviyesinin belirlenmesi yöntem ve kriterleri çok farklı. Bu nedenle fosil enerji sübvansiyonlarının masraflarıyla ilgili veriler de belirsiz. Hesaplamalara göre, bu rakam yılda 400 milyar ile 1 trilyon euro arasında değişiyor. Yani fosil enerjiler dünya genelinde kişi başına yılda 60 ile 360 euro arasında teşvik ediliyor.
Uluslararası Para Fonu'nun tahminlerine göre, 2012 yılında fosil yakıtlar dünya genelinde 397 milyar euro sübvanse edilirken, yenilenebilir enerjiler sadece 74 milyar euro sübvanse edildi. 2007 yılında ise fosil yakıtlara verilen sübvansiyonlar 259 milyar euro, yenilenebilir enerjilerde ise 28 milyar euroydu. Uluslararası Enerji Ajansı ise özellikle petrol ve doğalgaz bulunan ülkelerin fosil enerjileri sübvanse ettiğini bildiriyor. İran, Suudi Arabistan, Rusya, Venezüella ve Nijerya gibi ülkelerde fosil enerjiler dünya piyasası fiyatlarının çok altında elektrik, ulaşım ve ısınma için kullanıma sunulsaydı, hükümetler çok para kaybederdi.
Ajans'a göre, bilhassa Hindistan, Çin ve Endonezya gibi ülkelerde tüketicinin ödeyebilmesi için fosil enerjiler büyük oranda sübvanse ediliyor. Uluslararası Yenilenebilir Enerjiler Örgütü'nden Dolf Gielen, sorunun sübvansiyonların kaldırılmasıyla çözülebileceği görüşünde: "Fosil enerji kaynaklarına sübvansiyonlar, dünya genelinde şu anda yılda 600 milyar dolar civarında. Yenilenebilir enerji kaynaklarına verilen sübvansiyonlara kıyasla altı kat daha fazla. Fosil enerjilerin sübvansiyonu aracılığıyla yenilebilir enerjiler ekonomik açıdan daha az hesaplı. Bu sorun, fosil enerji kaynaklarına sübvansiyonların kaldırılmasıyla çözülebilir. Bu da bir hayli zor.“
Suudi Arabistan'da değişiklik planı
Gielen'e göre, sübvansiyonlar gittikçe daha fazla oranda hükümetlerin görüş alanına giriyor. Gielen, Suudi Arabistan örneğini veriyor: "Suudi Arabistan şu anda örneğin elektriği petrolle çalışan elektrik santralleriyle elde ediyor. Orada petrol üretimi tahminen varil başına 20 dolara geliyor. Daha sonra bu petrol için dünya pazarında varil başına 100 dolar alıyor. Bu da bir çeşit sübvansiyondur. Suudi Arabistan hükümeti, bunun daha fazla devam ettirilemeyeceğini fark etti. Bu nedenle 2032 yılına kadar 54 gigavat kapasiteli güneş ve rüzgâr enerjisi santralleri inşa etmeyi planlıyor.“
Ekolojik-Sosyal Piyasa Ekonomisi Forumu'ndan ekonomi uzmanı Swantje Küchler'e göre, hükümet bütçesinden fosil enerji kaynaklarına doğrudan mali yardımlar ve vergi ayrıcalıkları da tartışmalı olarak sübvansiyon olarak sayılıyor. Örnek olarak ise taşkömürü madenciliğine yönelik Alman devlet yardımını ve Alman kömürünün fiyatlarının düşürülmesini gösteriyor. Küchler, fosil enerji kaynaklarının kullanımının iklim üzerindeki etkilerine de dikkat çekiyor. Küchler, "Karbondioksit emisyonu en başta iklim değişikliği nedeniyle masrafa yol açıyor. Bir ton karbondioksit başına 80 Euro olduğu tahmin ediliyor. Şu ana dek bu maliyet neredeyse hiç dile getirilmedi" diyor.
Küchler, fosil enerji kaynaklarının kullanımı sonucu ortaya çıkan küresel karbondioksit atığının yılda iklim üzerinde 1 trilyon 700 milyar euroluk masrafa yol açtığını belirtiyor.