Dünya

Filistin'de alternatifsizlik sarmalı

Filistinliler, radikal Yahudilerin saldırıları karşısında gönüllü mahalle grupları oluşturuyor. Başkan Abbas'a duyulan güven azalırken, alternatifsizlik umutsuzluğu körüklüyor.

12 Ağustos 2015 21:05


Batı Şeria’da Nablus yakınlarındaki Duma’da yaşayan Sami Davabşe, gönüllü grupların haftanın yedi günü 24 saat devriye gezdiğini belirtiyor. Aynı zamanda Filistin yönetimine bağlı Nablus idaresi bakanlığı genel müdürü olan Davabşe, işgal altındaki Batı Şeria’da Filistinlileri kendilerini koruyabilmeleri için planlar geliştirmeye çağırmıştı. Şu an sadece Nablus değil, diğer bölgelerde de bu çağrıya uyularak müdafaa grupları oluşturulmuş durumda.

Duma sakinleri 31 Temmuz'daki kundaklama olayının şokunu hala üzerinden atamadı. Ateşe verilen evde 18 aylık bir bebek olay yerinde, babası da sekiz gün sonra hastanede yaşamını yitirdi. Anne ile dört yaşındaki oğlu ise ağır yanıklarla mücadele ediyor. Kundaklanan evin duvarlarına yazılan İbranice sloganlar gözleri aşırı sağcı Yahudi yerleşimcilere çevirmiş, göz altına alınan radikallerin çoğu serbest bırakılırken iki kişi altı ay idari hapis cezasına çarptırılmıştı.

Müdafaa grupları silahsız olduklarından fazla bir şey yapamayacaklarının farkında. Ama en azından şüpheli bir durumda zamanında müdahale ederek yeni bir trajedinin önüne geçmeyi umuyorlar.

Aşırı sağcı Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik saldırıları ve şiddet eylemleri bölgede alışılmadık bir durum değil. BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (UNOCHA) verilerine göre yılın ilk yarısında Filistinliler'e ve onlara ait toprak, mal ve mülke yönelik Yahudi yerleşimciler tarafından 100’ü aşkın saldırı düzenlendi. Bu rakam 2013'te 400, 2014 yılında 331 olarak kaydedilmişti.

'Tartışmalı güvenlik anlaşması

Filistin Özerk Yönetimi’nin kolluk güçleri, halkı Yahudi yerleşimcilerden korumak için ellerinden geleni yaptıklarını açıklasa da, Batı Şeria’da yaşayan Yahudi yerleşimciler üzerinde hukuki bir yaptırımları bulunmuyor. İsrail ile yapılan güvenlik anlaşması ise daha çok İsrail’in güvenliğinin garanti edilmesi yönünde işliyor.

Odense kentindeki Güney Danimarka Üniversitesi'nden Çağdaş Ortadoğu Araştırmaları Profesörü Martin Beck, şunları söylüyor:

“İsrail için Filistin Özerk Yönetimi’nin ana işlevi İsrail’in güvenliğini garantilemek. Yani, güvenlik alanında son derece asimetrik bir işbirliği söz konusu. İsrail’in gözünde Filistin tarafının, yani Özerk Yönetimin görevi, İsrail’in güvenlik sorunu bulunmamasını sağlamak. Yani Özerk Yönetim belli ölçüde işgalin küçük ortağı konumunda bulunuyor. İşgalin karşıtı değil.”

Batı Şeria’da müdafaa gruplarının kurulması, Filistin Özerk Yönetimi ve Başkan Mahmud Abbas’a azalan güvenin de bir göstergesi.

Yaklaşık on yıldır görevde bulunan Mahmud Abbas seçimlere gitmeye yanaşmıyor. Koltuğunu Yaser Arafat döneminin ağır toplarından Muhammed Dahlan’a ya da Gazze Şeridi’nde kontrolü elinde bulunduran Hamas’a kaptırmaktan korkuyor. 2006 yılında yapılan seçimleri Hamas kazanmış, Filistin Özerk Yönetimi Ramallah ve Gazze olmak üzere ikiye bölünmüştü.

"Alternatif yok"

Siyaset sahnesine yeni isimlerin çıkması ise şu an mümkün görünmüyor. Eski isimler, Filistin devletinin inşası yönünde ilerlemeler kaydedemedi. Tam tersine günümüzde Batı Şeria ve Ramallah’taki Filistinli halkın hareket özgürlüğü İsrail tarafından daha da kısıtlanmış durumda. El Fetih ve Hamas arasındaki kardeş kavgasını sona erdirme ve Ramallah ile Batı Şeria’da bir birlik hükümeti kurulması yönünde atılan tüm adımlar ve çabalar da boşa çıktı.

Batı Şeria’daki ekonomik durum Gazze’ye göre çok daha istikrarlı. Filistin İstatistik Dairesi verilerine göre Batı Şeria’da işsizlik oranı 2015’in ilk çeyreğinde yüzde 16 olarak kaydedildi. Hamas’ın kontrolündeki Gazze Şeridi’nde ise bu oran yüzde 41. Ancak Batı Şeria’da Abbas yönetiminden memnun olmayıp Hamas’ı alternatif olarak görenler de var. Ortadoğu uzmanı Prof. Martin Beck iki alternatifin de tatmin edici olmadığını belirtiyor:

“Filistinliler’in büyük bir bölümü işgale karşıtlık noktasında hemfikir olsa da şu an mevcut iki seçenek de cazip değil. Bir yanda Mahmud Abbas’ın, işgalin küçük ortağı olarak İsrail ile yaptığı işbirliği, diğer yanda İsrail ile işbirliği yapmayan, hatta her fırsatta İsrail’e saldıran Hamas. Çünkü yaşanan savaşların bedelini de Filistin halkının kendisi ödüyor.”