Fikret İlkiz*
Yargıda temel insan hak ve özgürlüklerini koruyan, sessiz ama kararlı ve tüm baskılara inat doğru bildiğini gerekçeli karar yapan yargıçların var olduğunu bilen birçok insan vardır.
Umutsuzluğa inat yargının umudu olan bazı hâkim ve savcıların bu yazıda sözü geçen derece yükselmesi ve birinci sınıf olmakla uzak yakın hiçbir ilişkileri yoktur.
HSK web sayfasında yer alan habere göre Avrupa Konseyi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Kararlarının İcrası Dairesi Başkan Yardımcısı Clare Ovey ve aynı dairede görevli hukukçular heyeti 9 Ocak 2020 tarihinde HSK’ya bir ziyaret gerçekleştirmiş.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısı, işleyişi ve görevleri hakkında genel bir sunum yapıldıktan sonra misafir heyetin sorularına detaylı cevaplar verilmiş.
Ne sordular ve ne cevaplar verildi acaba? Uygulanmayan AİHM karar sayısı kaçtır?
“Mahkeme kararlarının yeterli gerekçeyle yazılması hususunda Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından teftiş, terfi, meslek içi eğitim alanlarına yönelik olarak son dönemde yapılan çalışmaların misafir heyet tarafından olumlu” karşılandığı haber olarak web sayfasında.
Mahkeme kararlarımız yetersiz gerekçelerle mi yazılıyormuş! Hayret!
Artık yeterli gerekçelerle yazılmayan kararlar için yaptırım mı uygulanacak?
HSK, Anayasa’ya göre mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre yeniden kuruldu. 27 Nisan 2017 tarihi itibariye seçilen yeni kurul iki daireden müteşekkil olarak görev yapıyor (Madde 159). Kurulun başkanı Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabi üyesidir.
HSK’nın 13 üyesi Cumhurbaşkanı ve Meclis tarafından seçilir. Kurulun altı üyesini belirleyebilen / atayan Cumhurbaşkanıdır. Tarafsız bir güç değildir, partilidir. Parlamenter sistem yerine getirilen yeni sisteme göre mensup olduğu partinin siyasetinden yanadır. Tarafsızlık içinde HSK’ya üye tayin edebileceği tartışmalıdır. Üye seçimleri siyasetten arındırılmış sayılamaz.
16 Nisan 2017 Anayasa değişikliğinden sonra çoğunluğu oluşturan iktidar partisi AKP ve onu destekleyen parti olan MHP’nin oylarıyla Meclis tarafından seçilen yeni HSK üyelerinin yeni rejimdeki seçim ve atama usullerine göre, Hakimler ve Savcılar Kurulu için “mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatına göre kurulur ve görev yapar” demek güven verici bir Anayasal düzenleme değildir.
HSK bu yapısıyla hâkim ve savcıların “ilgililerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile teminat altına alınan hakların korunması konusundaki gayretleri” hakkında birinci sınıf hâkim ve savcıları değerlendirerek, derece yükselmelerine acaba nasıl karar verebilecektir?
Yoksa Avrupa Konseyi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Kararlarının İcrası Dairesi Heyetinin 9 Ocak 2020 ziyaretinden hemen sonra 15 Ocak 2020 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan İlke Kararı değişiklikleriyle mi? Toplantıda olumlu karşılanan bu muydu?
24 Şubat 1983 kabul tarihli 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nda hâkim ve savcıların derece yükselmesinin koşulları 21. Maddede gösterilmiştir.
Bu maddeye göre o tarihteki HSYK, 5 Nisan 2017’de 675/1 sayılı Kararla “Hakim ve Savcıların Derece Yükselmesi Esaslarına İlişkin İlke Kararı” almıştır (RG 15.04.2017-30048). Bu İlke kararının 6 maddesine göre HSK; “yükselme koşulları” şöyle belirlenmiştir:
Hakim ve savcıların;
a) Ahlaki gidişleri,
b) Meslekî bilgi ve anlayışları,
c) Gayret ve çalışkanlıkları,
d) Gördükleri işlerin birikmesine sebep olup olmadıkları,
e) Çıkardıkları işlerin miktar ve mahiyetleri,
f) Göreve bağlılıkları ve devamları,
g) Üst merciler ve müfettişlerce haklarında düzenlenen performans değerlendirme ve geliştirme formları, hâl kâğıtları ve sicil fişleri,
h) Kanun yolu incelemesinden geçen işlerine ilişkin düzenlenen kanun yolu değerlendirme formları (…) göz önünde bulundurularak yükselmeye layık olup olmadıklarına karar verilir.
HSK tarafından alınan kararla hâkim ve savcıların derece yükselmeleri bakımından bu ilke kararının 6. maddesine 15 Ocak 2020 tarihli ve 31009 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2 ayrı ek yapıldı. Buna göre;
i) Örnek karar ve mütalaaları ve varsa meslekî eser ve yazıları, katıldıkları meslek içi ve uzmanlık eğitim programları ile genel sicil durumları,
j) Yargı bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı ilkeleri temelinde; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesince yapılan incelemelerde ihlal kararına sebebiyet verip vermedikleri, neden oldukları ihlalin niteliği ve ağırlığı ile ilgililerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile teminat altına alınan hakların korunması konusundaki gayretleri, göz önünde bulundurulacak.
HSK, “Birinci Sınıfa Ayrılan ve Birinci Sınıf Olan Hâkim ve Savcıların Çalışmalarının Değerlendirilmesi Esaslarına İlişkin İlke Kararı”na da bu şartı ekledi.
Zaten olması gerekenin yapılmadığının anlaşılması üzerine ve yetersizliklerle yazılmış gerekçelerden çıkan böyle bir dersten kaç hâkim ve kaç savcı sınıf geçebilir?
Yargı bağımsızlığı ve hakimlik teminatı ilkelerine göre “örnek karar ve mütalaa” mı arıyorsunuz? Varsa bilmek isteriz ve aslında çok karar ve mütalaa var ama hepsi aksine kararlar… Gerekçesiz ve yetersiz. Birbirinden alınmış ve kopyalanmış kararlar…
Özellikle Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına neden uymamak gerektiği konusunda ilk derece mahkemesi olarak "biz biliriz, yargılamayı biz yapıyoruz" ve "AYM kararımızı bozamaz, temyiz merci değildir", "AİHM bizim iç işlerimize karışamaz" dedikleri ve yüksek dereceli mahkeme kararlarına karşı direndikleri pek çok kararları var.
Bu gerekçelerle süslenmiş kararlara göre ne Anayasa ne Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin önemi vardır…
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları dikkate alınmaz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (iç hukukumuzda kanun) 10. Maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğünün ihlal edilemeyeceğine dair Sözleşmenin gerekçe yapılarak verdikleri beraat kararları yoktur…
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nce yapılan incelemelerde ihlal kararına sebebiyet verdikleri ve bu nedenle oluşturdukları ağır ihlaller o kadar çoktur ki….
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile teminat altına alınan hakların korunması konusunda derece yükseltilmesi bekleyen birinci sınıfların yargı tarafsızlığı ve hakimlik teminatı temelinde gayretleri yoktur; aksine gayret gösterdikleri örnek karar ve mütalaalar çoktur.
AİHM ve AYM istatistiklerine bakmak yeterlidir. Başta adil yargılanma hakkı olmak üzere ifade özgürlüğünün ve diğer temel hak ve özgürlüklerin ne kadar çok ihlal edildiği hakkındaki istatistiklerine konu AİHM ve AYM kararları yargının yarattığı hukuksuzluğun ve güvensizliğin ta kendisidir…
Yargıda birinci sınıf umursamazlığa rağmen yükselen dereceler olabilir mi?
Yükselenler, yükseltildi… Gerekçesiz kararlarıyla hak ihlallerinde bulundukları AİHM ve AYM kararlarında adları yazılı olan yargıçlar ve dava açan iddianame sahipleri savcıların HSK tarafından dereceleri yükseltildi ve yüksek dereceli yargıçlar ve savcılar oldular zaten…
Her ceza davasının ardından gelen üstün gayretlerin karşılığı olarak dayanılmaz derecelerle yükseltilenler yüksek dereceli yargı mensubu oldular.
Bunların arasında yükselme derecesini düşüreceğiniz var mı? Düşürebilir misiniz?
Geride kalanların, “derece yükseltilmesini bekleyenlerin” ise; ilgililerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile teminat altına alınan hakların korunması konusunda gayretleri olmadığı gibi AİHM ve AYM kararları umurlarında bile değil!
*Bu yazı ilk kez Bianet'te yayımlanmıştır.