HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ çözüm sürecine yeniden dönüş çağrısı yaparak, “Sayın Öcalan'a uygulanan esaret politikasının bitirilmesi gerekiyor. Tecritin derhal kaldırılması ve bütün sorunların çıkış yeri olan, dağıtılan o masaya yeniden dönülmesini istiyoruz" dedi. Yüksekdağ, sokağa çıkma yasağının sürdüğü Şırnak'ın Cizre ilçesinde yaralıların bulunduğu bodrum katına ilişkin, "Vahşet bodrumunda katledilenler için kendimizi sorguluyoruz” diye konuştu.
"Bugün bir kontra yapılanmasıyla, Cizre ve Sur'da özel bir savaş yürütülüyor" diyen Figen Yüksekdağ, parti genel merkezinde düzenlenen Kadın Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yarın gerçekleştirilecek Parti Meclisi Toplantısı öncesinde partinin yarısını oluşturan Kadın Meclisi'nde bir araya geldiklerini belirtti. Yüksekdağ, "Bugün bu şiddet iktidarı kendi sonunu hazırlıyor. Onlar sona gidiyor olabilirler, gidecekler de ama bizler mücadeleye daha yeni başladık" dedi. Yüksekdağ, "Bugün saray iktidarı kendisine bağlı bir savaş birimi örgütlemiş durumda. Cizre ve Sur'da özel bir savaş yürütülüyor" ifadesini kullandı.
İçerisinden geçilen sürecin tüm toplumsal mücadele dinamiklerini olduğu kadar, kadın özgürlük dinamiklerini de ciddi şekilde etkilediğini ifade eden Yüksekdağ, şiddet politikalarının zirve yaptığı bir dönemden geçildiğini savundu. Savaşların tırmandırıldığı dönemlerde kadınların daha da baskı altında tutulduğunu kaydeden Yüksekdağ, siyasi iktidarın erkek egemen baskıcı yönetme anlayışına itiraz ettiğini bunun karşılığında ise kadın ölümlerinin arttığını kaydetti.
Tarih boyunca bütün erkek siyasi iktidarların kendini kadını terbiye etmeye adadığını, belli bir hizaya çekmeye çalıştığını, ayrımcılık ve baskıyla cezalandırdığını vurgulayan Yüksekdağ, şunları söyledi:
"Bütün bu baskılara, saldırılara ve ayrımcılığa rağmen, kadın özgürlük mücadelesi de direnişini, varlığını ısrarla sürdürüyor. Bu kadar koyu karanlığa rağmen, esaret zincirini parçalayan kadınlar varsa o toplumda umut var demektir. Ülkenin yarınının umut bayrağını kadınlar taşımaktadır. Kadınlar teslim olmadığı müddetçe umut da yitirilmeyecektir."
Aylardır Sur'da, Lice'de, Nusaybin'de, Cizre'de Silvan'da halkın iradesinin teslim alınmaya çalışıldığını savunan Yüksekdağ, halkın bu yönetim şekline karşı itirazının hizaya çekilmeye çalışıldığını, bu karanlıktan çıkmanın yolunun ise direnmekten geçtiğini ifade etti.
“Vahşet bodrumunda katledilenler için kendimiz sorguluyoruz”
Yüksekdağ, "Halka karşı uygulanan zulmün sona erdirilmesi için dört bir yanda seferber olduk. Ne yazık ki bu seferberliğimiz vahşet bodrumunda katledilen kardeşlerimizi kurtarmaya yetmedi. Bunun için üzgünüz, kendimizi sorguluyoruz. Bu zulme karşı öfkeliyiz. Artık AKP ve Saray iktidarı o bodrumun enkazında kalmıştır. Artık AKP ve Saray iktidarının geleceği o bodrumda kilitlidir. Ama halklarımızı bu karanlığa mahkum edemeyecekler" diye konuştu.
“Cizre ve Sur’da özel bir savaş yürütülüyor”
"Bugün saray iktidarı kendisine bağlı bir savaş birimi örgütlemiş durumda" iddiasında bulunan Yüksekdağ, "Bugün bir kontra yapılanmasıyla, Cizre ve Sur'da özel bir savaş yürütülüyor. Kendileri durmadan paralel yapı üretiyor, üretmeye devam ediliyor. Bugün bu şiddet iktidarı kendi sonunu hazırlıyor. Onlar sona gidiyor olabilirler, gidecekler de ama bizler mücadeleye daha yeni başladık. Bugün bu mücadeleyi ileri taşıdığımızda bu zulüm iktidarı da gidecek yer bulamayacak" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Kürt sorununun çözümü ve demokratikleşme süreci kavramıyla akla il gelen şeyin Abdullah Öcalan olduğunu kaydederek, şöyle konuştu:
“Masaya yeniden dönülmesini istiyoruz”
"Sayın Öcalan'a dönük uluslararası komplo ve 16 yıldır devam eden tecrit aslında bir Kürt sorunu olmasının ötesinde bir Türk sorunu, bir Türkiye sorunudur. Bugün ne yazık ki bu komplocu zihniyet, bu yıkıcı siyaset hala ayakta durabileceğini sanıyor. Yıllardan sonra bir kere daha Sayın Öcalan'a katı bir tecrit uygulanıyor. Dolmabahçe mutabakatını yok sayanlar, oradaki uzlaşmayı silip atanlar, masayı devirenler, yaklaşık 9 aydır İmralı'da yine aynı komplocu zihniyetle ağırlaştırılmış bir tecrit uyguluyor. Komplocu yöntemlerle bu siyasetin kendisini sürdüremeyeceği açık ve net bir şekilde ortadadır.
Türkiye'nin çok ciddi bir yol ayrımında olduğunu ifade eden Yüksekdağ, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu Türkiye halkı çok ciddi bir siyasi krizle karşı karşıyadır. Bu Türkiye halkının demokratikleşme krizidir. Türkiye halklarının ve siyasetin bu sancıdan çıkabilmesi için her şeyden önce Kürt sorununda komplocu siyasete son verilmesi, Sayın Öcalan'a uygulanan esaret politikasının bitirilmesi gerekiyor. Tecritin derhal kaldırılması ve bütün sorunların çıkış yeri olan, dağıtılan o masaya yeniden dönülmesini istiyoruz."