Tolga Şardan
ÖSYM’nin yaptığı sınavlardaki usulsüzlerin araştırılması çerçevesinde itirafçı olan ‘FETÖ’ üyesi mühendis Muhammet Emin Akçelik, soruların dışarı çıkarılmasıyla ilgili kurumda yaşananları tek tek anlattı.
2016’da gözaltına alındıktan sonra itirafçı olan, ancak daha sonra verdiği bilgileri kabul etmeyen Akçelik’in anlatımları, eski ÖSYM Başkanı Ali Demir’in ifadesinde yer aldı. Kendisinin lise yıllarından bu yana Gülen Cemaati içinde yer aldığını, Ankara’daki üniversite eğitimi sırasında cemaat evlerinde kaldığını anlatan elektrik ve elektronik mühendisi Akçelik, ÖSYM’de çalıştığı sırada ‘FETÖ’cü olarak bildiği Süleyman Salın adlı yöneticinin kendisinden sanal sunum sistemi kurmasını istediğini anlattı.
Sınav sorularının söz konusu sitem üzerinden çıkarılıp cemaate verildiğini düşündüğünü söyleyen Akçelik’in ifadesi özetle şöyle:
ÖSYM Başkanlığı Soru Hazırlama ve Güvenliği Daire Başkanlığı’nda elektrik ve elektronik mühendisi olarak sistem yöneticisi görev yaparken, 1 Eylül 2016’da yayınlanan KHK ile ihraç edildim. Bu konu ile ilgili dün (14 Aralık 2016) savcı refakatinde ÖSYM Başkanlığında sınav sorularının ne şekilde alındığı ile ilgili samimi olarak yer gösterme yaptım. Şimdi detaylı olarak bildiklerimi anlatacağım.
Abim Bekir Akçelik, ODTÜ Tarih Bölümü mezunu. 2012-2013 yılları arasında yaklaşık 6 ay süreyle eski milletvekili olan ve 'FETÖ' kapsamında halen cezaevinde olduğunu bildiğim İlhan İşbilen’in danışmanlığını yaptı.
Lisedeyken Gülen Cemaati ile tanıştım. Birkaç kez şu an yerini hatırlamadığım Erzurum’daki cemaat evlerine gittim. Erzurum Fen Lisesi’nden 2007’de mezun oldum. Mezun olduktan sonra ÖSS’ye girdim. ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü bitirdim. 2007’de üniversiteye başladım, 2012’de mezun oldum. Üniversitede bulunduğum süre zarfında 5 yıl boyunca yine cemaate ait olan birkaç evde kaldım. ODTÜ’de okuduğum ve bölüm zor olduğu için ev abiliği yapmadım. İleride beni tanımamaları için evde kalanlarla sosyal ilişki kurmadım.
2012 Temmuz’da mezun olduktan sonra iş arayışına başladım. Bu sırada cemaatten olduğunu bildiğim ancak tanımadığım 40 yaşlarında bir erkek şahıs telefonla aradı. Balgat’ta görüşme yapmak istedi. Kabul ettim. Buluştuk, bana iş konusunda acele etmememi biraz beklememi söyledi.
Bu şahıstan iş konusunda netice alamayınca, TÜBİTAK’a siber güvenlik araştırmacısı olarak başvurdum. Kabul edildim. 2012 Ekim ayı gibi TÜBİTAK - SGE Ankara yerleşkesinde işe başladım. İşe başladıktan kısa süre sonra Kağan isminde gerçek ya da kod adı olup olmadığını bilmediğim kişi ile tanıştım. Evime gelmeye başladı. TÜBİTAK’ta çalıştığım beş ay boyunca görüştüm. Bu görüşmelerde Kağan’la Fethullah Gülen cemaatiyle alakalı sohbetler yaptık. 2012’deki KPSS’den yüksek puan aldığım için Kağan bana ÖSYM Başkanlığı Uzman Yardımcılığı için açtığı ilan olduğunu ve buraya başvurmamı söyledi. Konuyu araştırdım, 2013 yılı başlarında ÖSYM’ye başvurdum. 2013 yılı Mart ayı gibi ÖSYM’de uzman yardımcısı olarak göreve başladım.
Burada göreve başladıktan kısa süre sonra cemaat abisi olan Kağan beni Mahir kod adlı Bekir Şimşek ile tanıştırdı. Şimşek’le cemaat hakkında sohbetler yaparken bana, ‘ÖSYM cemaat için önemli bir yer. Cemaatçi olduğunu gizle. Kimseye belli etme. Bunun için namaz kılma, oruç tutma’ dedi. Bekir Şimşek’in dediklerini yapmaya çalıştım. Ancak buna rağmen orucumu tuttum.
Şimşek’le tahminen 3 yıl kadar görüştüm. 2014 yılı başlarında Şimşek’in evinde ÖSYM Bilgi İşlem Daire Başkanlığında görevli olan ancak Soru Hazırlama ve Geliştirme Daire Başkanlığındaki odayı kullanan Süleyman Salın ile görüştüm. Süleyman Salın’ın 10 yıldır ÖSYM’de çalıştığını biliyordum. Ancak cemaat ile bağlantısını burada öğrendim. Şimşek, kendisinin Salın ile irtibatlı olduğunu ve Salın’la uyum içinde çalışmamı söyledi. Salın’ın dediklerini yapmamı istedi. Ben de kabul ettim.
Daha sonra Şimşek’in evindeki sohbetlerde bana ‘2014 KPSS cemaatimiz için çok önemli’ dediğini çok iyi hatırlıyorum. Süleyman Salın, 2014 başlarında sistem yöneticisi olduğu için bende sanal sunucu kurmamı istedi. WSUS adlı sanal sunucuyu kurdum.
Sanal sunucuyu kurmamı istemesindeki amacı sınav sorularının sır cihazına yüklendiği sırada, yüklenen dosyaların ProNMS yazılımı aracılığıyla bir kopyasının da WSUS’a atılmasını sağlamaktı. WSUS’a atılan soruların bir kopyasını almadım. Bir kez Süleyman Salın’ı içinde sınav soruları olduğunu düşündüğüm CD ile odadan çıktığını gördüm. Süleyman Salın, Soru Hazırlama ve Geliştirme Daire Başkanlığında ortak olarak kullandığımız A-2009 numaralı sistem yöneticisi odasına genelde öğle arası geldi. Soruları da bu sırada aldığını düşünüyorum. Salın, sınav sorularını WSUS adlı sanal sunucudan alarak Fethullah Gülen cemaat abisi olan Bekir Şimşek’e götürdüğünü düşünüyorum. Korktuğumdan dolayı itiraz edemedim.
Salın ile birlikte çalışan ve admin (yönetici) şifresini bilen Salih Sabri Köse de Salın’ın yaptıklarını sorgulamadı. Bu şifre ayrıca ÖSYM Başkanının kasasında da mevcuttu. Sır cihazına yüklenen soruların birer kopyası WSUS adlı sanal sunucu içinde kopyalandığından dolayı Süleyman Salın sisteme girerek bu sınav sorularına ait kopyalara ulaşabildi.
Bununla birlikte Süleyman Salın’ın Bekir Şimşek’e hangi yıllara ait ve hangi sınavlara ait soruları götürdüğünü bilmiyorum. Sınav sorularının CD’ye yüklenmesi için kullanılan Fujitsu Siemens marka bilgisayar, kurumun diğer bilgisayarları ile birlikte değiştirildiğinden dolayı “geri döndürülemez şekilde silme” yapıldığından söz konusu bilgisayar üzerindeki veri kurtarma işlemi teknik olarak yapılamaz.
Bildiğim kadarıyla 2011’de ÖSYM’deki log kayıtlarını tutmak için ProNMS adlı yazılım kuruldu. Bu programın kurucusu Kazım Kargı adlı kişidir. ÖSYM’ye başladığında ProNMS’nin gerekli güncellemelerini yapmak ve sunucu üzerindeki sorunları çözmek için Dijipark firması yetkilisi Kazım Kargı gelmişti. Kazım Kargı’nın göreve başlamadan önce zaman zaman Süleyman Salın’ın yanına geliyordu. Kazım Kargı, sınav sorularının sır cihazına yüklenmesi sırasında WSUS’a soruların kopyasının aktarılması için gerekli güncelleme işlemlerini yapıyordu. Dolayısıyla sınav sorularının dışarıya çıkarılmasında Kazım Kargı’nın habersiz olması mümkün değildir.