"Bazı basın-yayın organlarında, Türkiye Futbol Federasyonu Etik Kurulu Raporu'ndan alıntılar olduğu iddia olunan bir takım ifadeler yer almış; Kulübümüz, bu ifadelerle 'yegâne suçlu' ilan edilmeye çalışılmıştır.
Bu haberlerin, Fenerbahçe’ye karşı maksatlı ve kötü niyetli karalama aracı olarak kullanan odakların, kulübümüzü suçlu ilan etmeye yönelik süregelen çabaları çerçevesinde yeni bir spekülasyonundan başka bir şey olmadığı ve hiçbir hukuki değeri bulunmadığı bilinmelidir;
Çünkü:
1) Her şeyden önce, soruşturmanın geldiği nokta itibarıyla, ortada geçerli bir Etik Kurulu Raporu’nun bulunmadığı bilinmelidir.
İddianamenin yetkili mahkeme tarafından kabulü ile birlikte dosya üzerindeki gizliliğin kalktığı, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından iddianamenin tüm ekleri ile birlikte istenildiği, Etik Kurulu’nun bu yeni ve güncel veriler üzerinden değerlendirme yapıp nihai raporunu hazırlayacak olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Etik Kurulu Raporu diye kamuoyuna lanse ettirilmeye çalışılan metnin içeriği ne olursa olsun, şu an itibarıyla hiçbir hukuki değeri olmayan bir vesika olduğu bilinmelidir.
2) Gözden kaçırılmaması gereken bir başka gerçek ise, TFF’nin resmi açıklamalarında bildirdiği ve olayların gelişiminden anlaşılan bir takım hususlardır. Bunları sıralamak gerekirse:
i. Habere konu edilen, sözde Etik Kurulu Raporu’na dayanak oluşturan bilgi ve belgelerin, Kurul’a 22 Temmuz 2011 itibarıyla iletilen verilerle sınırlı olduğu,
ii. Soruşturma dosyasından hangi takımlarla ilgili hangi evrakların verileceği konusunda tek seçicinin savcılık olduğu ve Etik Kurulu’na dosyanın tümünü görüp istediği belgeleri temin etmesi konusunda bir imkan sağlanmadığı,
iii. Belgelerin, Kurul’a iletilme tarihi olan 22 Temmuz 2011’den sonra soruşturma kapsamında pek çok gelişmenin olduğu ancak bunların temini için Etik Kurulu’nun savcılığa başvurup 22 Temmuz 2011’den sonra dosya kapsamında oluşan gelişmelere dair talepte bulunmasına rağmen savcılık tarafından bu ek ifadelerin Kurul’a verilmediği, hususları tüm gerçekliğiyle görülmekteyken; kulübümüzü, yargısız infazla suçlu ilan etmeye kalkmak insafsızlıktır.
3) Kaldı ki, TFF Etik Kurulu Başkanı, henüz birkaç gün önce katıldığı bir panelde, ilgili raporu 26 klasör üzerinden hazırladıklarını belirtmiş; iddianamenin düzenlenmesine temel teşkil eden delillerin kurula daha önce sevk edilen evrakın 3 katı kadar olduğuna dikkat çekmiştir. Yine aynı toplantıda Etik Kurulu Başkanı kişilerin ifadesinin alınmasının gerekliliği ve bu yapılmadan oluşturulacak kanaatin eksik olabileceğine de, haklı olarak vurgu yapmıştır.
Buradan da anlaşıldığı üzere, TFF Başkanlığı’na sunulan ilgili rapor ciddi manada eksiktir. Rapor, mutlaka, iddianamenin tümünün ve eklerinin temini ile geçerli bir rapor haline getirildikten ve tüm savunmalar alındıktan sonra yorum ve değerlendirmeler yapılmalıdır.
4) Basına yansıyan Etik Kurulu Raporu’nun, iddianamenin tüm verileri üzerinden değerlendirme içermediği için hiçbir hukuki geçerliliği olmasa da, basında yer alan haberler incelendiğinde bir takım sorular akla getirmektedir:
i. Etik Kurulu’nun yazılı talebine karşılık, savcılık tarafından 22 Temmuz 2011’den sonra soruşturma ile ilgili ortaya çıkan güncel gelişmeler (bilhassa ek ifadeler) neden Kurul ile paylaşılmamıştır?
ii. Soruşturmanın tüm ekleri üzerinden değerlendirme yapan Savcılık, bulguları neticesinde 8 takıma iddianamesinde yer verirken, ilgili Etik Kurulu Raporu nasıl olur da sadece Fenerbahçe’yi suçlu gösterir nitelikte kurgulanmış olabilir?
iii. Etik Kurulu üyeleri, gerçekleştirdikleri faaliyet bir disiplin yargılaması olmasa dahi, nasıl oluyor da savunma almadan kanaat oluşturabilir?
Unutulmamalıdır ki; iddianamede sadece kulübümüzün adı geçmemekte; 8 ayrı kulüp daha iddianamede yer almaktadır.
Yargılamanın ana ilkelerinden olan masumiyet karinesini, biz sağduyulu ve aklıselim bir camia olarak başta cezaevinde bulunan yöneticilerimiz ve kulübümüz ama aynı zamanda soruşturma kapsamındaki her kişi ve kulüp için talep ediyoruz.
Buna karşın, hukuka saygılı tavrımızı bir zaaf olarak değerlendirmeye çalışan ve spekülasyon peşinde koşan sözde habercilerle, bu halden istifade etmeye çalışan entelektüel gelişimini tamamlayamamış mihrakları hukuka ve yasal süreçlere saygıya davet ediyoruz."