Spor

Fenerbahçe: Türkiye'ye 2. sınıf ülke muamelesi yapılıyor

Fenerbahçe, UEFA'nın Şampiyonlar Ligi kararının ardından yapılan açıklamada, masumiyet karinesi ve savunma hakkının ihlal edilmesinin "2. sınıf ülke muamelesi” oldu

27 Ağustos 2011 03:00

T24 -  Fenerbahçe, UEFA'nın Şampiyonlar Ligi kararının ardından yapılan açıklamada, masumiyet karinesi ve savunma hakkının ihlal edilmesinin "2. sınıf ülke muamelesi” olduğu savunularak, “Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz” denildi.



Fenerbahçe, şike soruşturmasıyla ilgili bir açıklama daha yaptı.


Açıklamada şöyle denildi:


Kulübümüzün Şampiyonlar Ligi’nden men edilmesiyle sonuçlanan UEFA & TFF ortak girişimi sürecinde, UEFA tarafından gönderilen mektup üzerine, Fenerbahçe Spor Kulübü olarak ilgililerden tek bir talebimiz oldu: yalnızca adalet ve eşit muamele istedik, ne daha fazlasını, ne daha eksiğini talep ettik.


UEFA’dan TFF’ye iletilen, TFF’den de bize 23 Ağustos 2011 saat 16.00 civarında sunulan, "UEFA Bildirimi Hakkında" konulu mektup ile Kulübümüzden, Şampiyonlar Ligi’ne katılımdan vazgeçtiğimizi, 24 Ağustos 2011 saat 12.00’a kadar, 18 saat gibi mantıkla izah edilemeyecek kısalıkta bir süre içerisinde, beyan etmesi istenilmişti.


Biz dışarıdan gelen hakka, hukuka, yasalara, talimatlara ve hiçbir resmi yazışma usulüne uygun olmayan böyle bir talebi ve yaklaşımı Fenerbahçe Yönetim Kurulu olarak kabul etmedik ve ayrıca, bu yaklaşımı ülkemize karşı bir hakaret olarak değerlendirdiğimizi TFF’ye ileterek, gönderilen mektuptaki gayrı ciddi yaklaşıma vurgu yaptık.


Bu yaklaşıma karşılık, TFF’ye bir öneri sunduk ve Fenerbahçe nezdinde ülkemize yapılan bu ikinci sınıf muameleye karşı Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu, yargı süreçlerinin belirli aşamaları bulunduğunu, ülkemizde konu ile ilgili yasal sürecin halen devam ettiğini vurgulamak suretiyle ortak bir duruş sergilenmesi gerektiğini belirttik. Bu talebimizi, TFF’nin 15 Ağustos 2011 tarihinde vermiş olduğu ve bir kısmında aynen "Bu aşamada bir hüküm verilmesinin doğru, adil ve hakkaniyete uygun olmayacağı kamuoyu takdirlerine sunulur" şeklinde ifade edilen kararına dayandırdık.


Fenerbahçe Kulübü olarak tek bir mantıklı beklentimiz vardı, o da TFF’nin henüz daha bir hafta önce vermiş olduğu kendi kararı arkasında durmasıydı, ne var ki bu TFF’ce yapılmadı, Kurum daha henüz bir hafta önce verdiği kendi kararının arkasında durmadı.


Türkiye’de soruşturmayla ilgili işleyen yargı sürecine saygı duyulmamasını ve en temel hukuk kaidelerinden olan masumiyet karinesi ile savunma hakkına riayet edilmemesini, tüm Türkiye’ye yapılmış bir 2. sınıf ülke muamelesi olarak görüyoruz ve kesinlikle kabul etmiyoruz!


Tam da bu noktada, olayımızdaki hukuksuz baskılara maruz kalan TFF değil de bir başka ülke federasyonu olsa sonuç yine böyle mi olurdu diye sormak istiyoruz. Bu sorumuza yanıtı, ülke kamuoyumuz ile bazı uluslararası örnekleri paylaşmak suretiyle hep birlikte sorgulamak isteriz:


1. Hatırlanacağı üzere İtalya’da, 2006 yılında ortaya çıkan skandalda, şike yaptığı tespit edilip kesinleşen Milan’a önce Seri B’ye düşürülme cezası verilmiş, daha sonra ise kulübün bir üst kurula yaptığı itirazın kabul edilmesini takiben şikeden dolayı Seri A’da kalmak ile birlikte 8 puanının silinmesine karar verilmişti. UEFA, şike yaptığı kendi ulusal federasyonunun kararı ile kesinleşmiş ve ceza almış Milan’ı Şampiyonlar Ligi’nin söz konusunu 2006-2007 sezonuna katılımdan men etmemiştir ve ne tesadüftür ki Milan o sezon Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmuştur. Diğer bir deyişle UEFA, en önemli markası olduğunu belirttiği Şampiyonlar Ligi’ne, adı şikeyle anılmak bir yana bundan ötürü mahkum olmuş bir takımı dahil etmekten kaçınmamıştır. Hal böyle iken, aynı UEFA’nın daha soruşturma aşaması süren, ulusal federasyonun henüz herhangi bir karar alamamış olduğu olayımızda sergilediği yaklaşım hakkaniyet çerçevesinde izah edilememektedir.


2. Bir diğer örnek, güncel bir dosyadan olup, şike iddiaları nedeniyle Yunanistan’da Disiplin Kurulu tarafından bir alt lige düşürülen Olympiakos Volou ve Kavala kulüplerinin Tahkim Kurulu’na yaptıkları itirazın kabul edilmesi üzerine, iki takım da 2. Lig’e düşmeyerek, Olympiakos Volou’nun sezona -10, Kavala’nın ise -8 ceza puanla başlamasına karar verilmesi olayıdır. (Son bilgilere göre bu kulüpler Yunan Spor Mahkemesi tarafından amatör lige düşürülmüştür.)


Bu olayda dikkatinizi çekmek istediğimiz nokta şudur, Yunan Federasyonu Disiplin Kurulu’nun küme düşürme kararına rağmen UEFA, spor hukuku bakımından iç yargı yolu olan Tahkim Kurulu kararını beklemiş ve resmi olarak Federasyon kararı ile küme düşürülmüş Volou takımının Avrupa Ligi’nde Lüksenburg’un Differdange takımı ile oynamasına müsaade etmiştir. Bu çok yeni tarihli uygulamada da görülmektedir ki UEFA, spor hukuku bakımından Federasyonların iç yargı yollarının tüketilmesini beklemektedir ve ancak kararın kesinleşmesinden sonra harekete geçmektedir. Oysa bizim olayımızda, değil iç yargı yollarının tüketilmesi, spor hukuku bağlamında yargılamanın başlaması dahi beklenilmeksizin bir karar alınması talep olunmuş ve sağlanmıştır ki bu durum en temel hukuk kaidelerinden olan savunma hakkının hukuka uygun bir biçimde kullanımına imkân tanınmasının apaçık bir ihlalidir.


3. Şimdilik vereceğimiz bir başka örnek ise Portekiz’dendir. Porto kulübü ile ilgili UEFA karar vermek için, 2004 yılında söz konusu olan şike iddiaları ile ilgili olarak Portekiz makamlarınca yürütülen yargı sürecinin neticelenmesini tam 4 yıl boyunca beklemiş, kendi kararını yargı sürecinin neticelenmesi için 4 yıl bekledikten sonra vermiştir.


Bu örneklerden de görülmektedir ki, uluslar arası federasyonun, TFF’nin hakka ve hukuka riayet çerçevesinde, son derece büyük bir titizlikle yürütmekte olduğu soruşturmaya saygı duyma zorunluluğu vardır. Fakat TFF, kendisine gelen bir mektup üzerine panik psikolojisiyle hareket etmiş, 2011-2012 sezonunun ve ülke futbolunun geleceğini riske atmıştır.


Eşit muamele ilkesi ışığında adil yargılanma talebimiz, kulübümüze, Türk futboluna ve ülkemize reva görülerek uygulanan hukuksuz dayatmaya karşı duruş sergileyemeyen TFF tarafından temin edilmemiştir.


Netice itibarıyla, bir kez daha vurgulamak gerekirse, bu konu kesinlikle sadece Fenerbahçe ile ilgili değildir. Konumuz esasında, Türkiye’nin iç yargı süreçlerine uluslararası arenada saygı duyulmasının temini ve dışarıdan gelen baskılara karşı duruşumuz ile alakalıdır ve ne yazık ki bu önemli sınavda TFF sınıfta kalmış, sadece başarısız olmakla kalmayıp Kulübümüzün adalet arayışında sürece hukuksuz bir müdahalede bulunmuştur. Şunun çok iyi bilinmesini isteriz ki Kulübümüz, maddi manevi tüm yasal haklarını her türlü mecrada aramaya kararlılıkla devam edecektir.