Fehmi Koru*
Teknolojik gelişmeleri yakından izleyebilen bir yakınım “Yazılarına fazlaca zaman ayırdığını biliyorum; vakitçe sıkıştığında bırak yazını ChatGPT yazsın” aklını verdi.
Bu sabah mesaiye geç başladım. Aklımda yakınımın o sözleri, yazıya oturduğumda tavsiyesini denemek istedim.
ChatGPT’nin daha da gelişmiş versiyonu olan GPT-4 ile işe başladım.
Gelişkin sistem Türkçe sorduğum soruma cevap veremedi.
Aynı soruyu bu defa ChatGPT’ye yönettim.
Sorum şuydu: “Irak savaşı 2003 konusunda Fehmi Koru üslubunda bir makale yazar mısın?”
Utanmaz program, hiç zorlanmadan, bana hemen “Elbette, Irak savaşı 2003 hakkında bir makale yazabilirim” mukabelesinde bulundu; ardından da şu cümleyi ekleyerek: “İşte Fehmi Koru üslubunda yazdığım bir örnek makale:”
Şaka yaptığımı sanıyorsanız aldanıyorsunuz. ChatGPT gerçekten de bana benim üslubumda olduğunu ileri sürerek bir makale yazıverdi. Soruma gelen cevap bir-iki saniye ya sürdü, ya sürmedi.
Makalenin başlığı şu: “Irak Savaşı 2003: Bir Hata mı, Yoksa Felaket mi?”
Giriş paragrafını da aktarayım bari:
“2003 yılında ABD önderliğinde başlatılan Irak savaşı, bugün hala tartışmaların odağında yer almaktadır. Savaşın gerekçesi olan Irak’ın kitle imha silahları bulundurduğu iddiası sonradan doğru çıkmayınca, savaşın meşruiyeti sorgulanmıştır. Peki, Irak savaşı bir hata mıydı, yoksa felaket mi?”
Ne dersiniz, benim üslubumu andırıyor mu?
Tam anlamıyla tatmin edici bulsaydım, bana hayli vakit kazandıracak bu yardımı elimle itmez, bilgisayarın hediyesi olan birkaç paragrafı daha aktarıp bu yazıyı bağlayabilirdim.
Sıkışınca muhtemelen öyle yapan meslektaşlar -bugün yoksa bile- bir süre sonra çıkacaktır.
Bazılarının yazıları bugün dahi -muhtemelen ChatGPT adını işitmemiş oldukları halde- bana makine tarafından otomatik yazılmış gibi geliyor.
Herhangi bir konuyu kendimi onların yerine koyup zihnimde tasarlıyorum, ardından yazılarına göz attığımda, büyük çapta tasarladığım gibi çıktıklarını görebiliyorum.
Muhalif-muvafık fark etmiyor; pek çok yazar konulara kendilerinden beklendiği gibi yaklaşıyor. Bugünkü yazısı ile kısa süre önce aynı konudaki bir başka yazısı arasında çelişki bile olabiliyor.
Tıpkı, 2003 Irak savaşını benmiş gibi yazan ChatGBT programı gibi.
Örnek olarak, ChatGBT’nin hediyesi şu ilk paragrafı ben de yazmış olabilirdim:
“Birçok uzman, Irak savaşının bir hata olduğunu düşünmektedir. Öncelikle, Irak’ın kitle imha silahları bulundurduğu iddiası sonradan doğru çıkmamıştır. Bu nedenle, savaşın gerekçesi hatalıydı. Ayrıca, savaşın sonucunda Irak’ta büyük bir kaos ve istikrarsızlık ortaya çıkmıştır. Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra ülkede güç boşluğu oluşmuş ve mezhep çatışmaları artmıştır. Bunun sonucunda, Irak’ta on binlerce insan hayatını kaybetmiştir.”
Doğru. Dahası da var ama: Savaş yalnızca Irak’ta yıkımlara sebep olmakla kalmamış, bütün bölgedeki dengeleri bir daha düzeltilemeyecek biçimde bozmuştur. 2023 yılında Ortadoğu manzarası 2000 yılının Ortadoğu manzarasıyla mukayese edilemeyecek kadar olumsuz ise, bunun en büyük sebebi, Batı’nın bölgeye ordularıyla müdahale etmesidir.
Yalana dolana saparak hem de…
ABD başkanı George W. Bush işgal harekatı başlatabilmek için Irak’ta kitle imha silahları bulunduğu ve ülkesini hedef alan 11 Eylül (2001) saldırılarının talimatını da Saddam Hüseyin’in verdiği iddialarını ortaya atmış, arkasına taktığı İngiltere başbakanı Tony Blair ile bütün dünyaya bunları gerçek olarak kabul ettirmeye çalışmıştı.
Sonradan yalan olduğu ortaya çıktı her iki iddianın.
George W. Bush – Tony Blair ikilisi yanlarına Türkiye’yi de çekmek için her türlü şaklabanlığı yapmaktan geri durmadı. Washington’dan Türkiye’ye savaşa karşı çıkıldığı takdirde tehditler ve Amerikan askerlerinin topraklarında konuşlanması ve işgalin birlikte gerçekleştirilmesi konusunda uyumlu davranılması durumunda da mükafatlar telaffuz edilerek yoğun baskı uygulandı.
Çok şükür, TBMM’nin o zamanki üyeleri, Amerika’nın Türkiye topraklarını atlama tahtası olarak kullanmasına da, işgale fiilen katılmaya da geçit vermedi.
Deniz Baykal liderliğindeki CHP girişime karşı çıktı. Yeni iktidar olmuş AK Parti’nin ilk başbakanı Abdullah Gül’dü ve o milletvekilleri üzerinde baskı uygulamadı. TBMM başkanı Bülent Arınç da oylama sonucunu kurala uygun yorumlayarak tezkereyi çöpe attı.
Medyanın savaştan yana tutumuna rağmen, ABD ve İngiltere’ye savaşında müzahir olma amaçlı tezkere, 1 Mart 2003 tarihindeki tarihi oturumda milletvekilleri tarafından reddedildi.
ABD ile İngiltere’nin kendi halklarını yalanlarla aldatarak bağımsız bir ülkeye gerçekleştirdikleri işgal sonrasında gerçekler ortaya çıkınca kendilerini unutturmaya çalışan liderleri konumuna düşmekten kurtuldu AK Parti yönetim kadrosu.
Sonradan başbakan ve cumhurbaşkanı da olan Tayyip Erdoğan uzun süre 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinin yanlış olduğunu savundu.
Tezkere geçseydi siyasi hayatımızda bugün AK Parti olmayabilirdi. AK Parti iktidarı 20 yılı aşkın sürebilmişse, Irak savaşından uzak durulmasının bunda büyük payı vardır.
ChatGPT bu gerçeklerden habersiz görünüyor.
Habersizliği, yazıya başlık olarak seçtiği ‘Hata mı, yoksa felaket mi?’ sorusuna verdiği cevaptan anlaşılıyor. ChatGPT’ye göre, Irak savaşı bir felaket -hatta hata bile- sayılmazmış. Bir diktatör –Saddam– devrilmiş ya, ondan dolayı. Ayrıca, Irak halkı savaş sayesinde özgürlüğüne kavuşmuş.
Bu yavelere hala inanan oluyor mu, bilemem.
“Yazılarını artık ChatGPT’ye yazdırabilirsin” aklını veren yakınımın tavsiyesine gözü kapalı uysaydım, bu yazım, 20 yıl önce bu günlerde Türk medyasında çıkan, ne şiş yansın ne kebap türü yazılara benzer bir şey olacaktı.
Irak savaşının 20. yıldönümüydü önceki gün. Batı medyasında çıkan değerlendirmeler bile, işgal girişimini ve onu sağlamak için gerçekleri yamultan ABD ve İngiltere yönetim kadrolarını, ChatGPT’nin bana yakıştırdığından çok daha sert ifadelerle kınıyor.
Ben de kınıyorum.
George W. Bush ve Tony Blair’i kınamakla kalmıyor, onların savaş maceralarını gerçekleştirmelerine zemin hazırlayan medyayı da kınıyorum.
O günlerde bütün gücümle savaşa karşı çıktığım için kimlerin saldırılarına maruz kaldığımı, elin bilgisayar programı nereden bilecek?